Devlet adamı,
siyasetbilimci ve hukukçu (D. 1855, Seydişehir / Konya - Ö. 18 Mart 1918,
İstanbul). Tam adı İbnü’l - Emin Mahmud Es’ad Seydişehri. Bazı kaynaklarda
aslen Seydişehirli olmakla birlikte, Afyon’un Sandıklı ilçesinde doğduğu
belirtilmektedir. Çopuroğullarından Nâib (şer’i hakim) Güzel Efendizâde diye
tanınan Muhammed Emin Efendi’nin oğludur. İlköğrenimini Seydişehir ve Konya’da
yaptıktan sonra İstanbul’a gitti. On beş yıl cami hocalarının, özellikle
Elbasanlı Abdulkerim Efendi’nin derslerine devam etti. Mantık, hikmet, kelam,
tefsir, fıkıh ve fıkıh usulü okudu. 1881’de hem âlet (fen) hem de âli (manevi,
dinî) ilimlerden icazet (diploma, yeterlilik) aldı. Aynı yılın sonuna doğru
Şeyhülislâmlıkta kurulan ilim encümeni önünde sınav vererek ders-i âmm (halka
ders vermeye yetkili cami hocası) oldu.
Bir yandan Fatih Camiinde
medrese öğrencilerine ders verirken, diğer taraftan pozitif bilimleri öğrenmek
için Menşe-i Muallim-i Askerî’nin idadî (lise) bölümüne devam ederek matematik,
geometri, cebir, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve mekanik öğrenimi gördü.
Ayrıca Fransızca ve resim dersleri aldı. Sonra Harbiye Mektebi Nâzırı Edhem
Paşa’nın yardımı ve Asker Eğitimi Meclisinin kararıyla, askeri okul mezunu
olmadığı halde sivil öğrenci olarak Erkân-ı Harbiye sınıfına kabul edildi.
Burada pozitif bilimlerin çeşitli dallarında üst düzeyde öğrenim gördü. 1884
yılında yapılan sınavda başarı göstererek yüksek matematik öğretmenliği
diploması aldı. 18 Haziran 1880’de İstanbul Darülfünunun Hukuk Şubesi (İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi) açılınca oraya girerek 1886’da pekiyi derece ile
mezun oldu. Hukuk Mektebinde Hasan Fehmi Paşa’dan devletler hukuku, Münif
Paşa’dan hukuk felsefesi, Gabriel Norandunkyan Efendi’den devletler özel hukuku
dersleri aldı.
Es’ad Efendi, yirmi dört
yaşında iken ilk görev yeri olan Gülhane Askeri Rüştiyesine Osmanlıca ve din
bilgisi öğretmeni olarak (1879) atandı. Bu arada Encümen-i Mahsusta sınava
girerek 1882’de dava vekilliği (avukatlık) ruhsatı aldı. 1885’te avukatlık
stajını tamamlayınca öğretmenlikten ayrılarak Aydın ili Bidayet Mahkemesi
Birinci Reisliğine atandı. Ek görev olarak İzmir İdadisinde (lise) fizik,
kimya, jeoloji, biyoloji derslerini okuttu. Bu yıllarda İzmir’deki Halit Ziya
(Uşaklıgil) ve Tevfik Nevzad gibi ünlü edebiyatçılarla dostluklar kurdu.
1896’da Hazine-i Maliye’nin hukuk müşavirliğine getirildi. İstanbul’da bu
görevini yürütürken tanınmış edebiyatçılardan Ahmet Midhat Efendi ile tanışıp
arkadaş oldu. Görevine ek olarak Mekteb-i Mülkiye-i Şâhâne (Siyasal Bilgiler
Fakültesi)’de genel iktisat hocalığı yaptı. Ali Şahbaz Efendi’nin ölümü üzerine
1898’den itibaren devletler hukuku dersleri vermeye başladı. Bu görevi ile
birlikte Hukuk Mektebinde Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye hocalığını üstlendi. 1900
yılında Darülfünun Edebiyat Şubesinde (İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi) İslâm tarihi dersleri vermeye başladı. Bu görevine, tarih ve İslâm
tarihi konusunda yaptığı incelemelerin katkısı oldu. 1907’de Rumeli vilayetinin
teftiş ile görevlendirildi.
Meşrutiyet’in ilanından
(1908) sonra Mülkiye Mektebinin ders programında değişiklik yapılınca burada
okuttuğu ilm-i servet-i milel ve devletler hukuku hocalığından istifa etti.
Aynı yıl Maliye Nezareti Müfettişliğine yükseltildi. 1909 yılında Hüseyin Hilmi
Paşa hükümetinde Defter-i Hâkânî Nâzırlığı’na (Tapu Kadastro Bakanlığı)
getirildi. Bir ara Adliye Nâzırlığına da vekâlet etti. Bu görevde iken tapu ve
kadastro mevzuatının yenileştirilmesine çalıştı. 1913 yılında Şûrây-ı Devlet
Tanzimat Dairesi Reisliğine getirildi. 17 Ekim 1915’te Isparta Mebusu olarak
Meclis-i Mebusana girdi. Fakat on yedi gün sonra (3 Kasım 1915) bu görevinden
istifa ederek emekliliğini istedi. İstifası kabul edilmedi. Bu görevi sırasında
da müderrislik görevini bırakmayarak Mekteb-i Kuzat’ta (Kadılık Okulu)
devletler hukuku ve İslâm hukuku dersleri vermeye devam etti. Mebusluk görevi
devam ederken öldü.
Mahmud Es’ad Efendi’nin
1899’da evlendiği Refiye Hanım’dan Ahmet Ertuğrul (Kazasker), Ömer İsfendiyar
(Kazasker), Mehmet Korkut (Kazasker) adlarında üç erkek, Nezahat ve Fatma
adlarında iki kız çocuğu olmuştu. Mahmud Es’ad Efendi’ye çeşitli tarihlerde
çeşitli rütbeler, payeler ve nişânlar verilmişti. 1896’da mahreç payesi,
1899’da “Haremeyn Muhteremeyn” payesi, 1893’te “4. Rütbeden Nişân-ı Âli
Osmanî”, 1900’de “Altın Liyakat Madalyası”, 1902’de “1. Dereceden Nişân-ı Ali
Osmanî”, bunlardan bazılarıdır.
“Merhum Mahmud Es’ad
Efendi’ den iki sene ‘Hukuk-u Düvel’ okumuş, vatan perverâne mutalaâlarından da
ayrıca müstefid olmuştuk. Pek çalışkan, intizamperver bir zât idi” (Ömer Nasuhi Bilmen)
“M. Es’ad Efendi, ilmî
kıyafet taşırdı, başında sarığı ve sırtında uzun bir cübbe vardı. Bu kıyafetle
beraber yabancı dillerden tercüme yapması, iktisad ve devletler hukuku gibi
ilimlerin müderrisliğini üstlenmesi garibimize giderdi. Mektepten çıktıktan
sonra Tanin gazetesinde ‘Karikatür’ başlığı altında bir seri mizahî yazılar
yazmıştım. Bunlar arasında: ‘Cübbe İçinde Bonjur’ başlığı altındaki yazı M.
Es’ad Efendi’nin mizah şeklinde tasviridir. (O yazıda hülâsa şöyle denilmişti:)
‘Cübbe İçinde Bonjur’ cümlesi onun şahsiyetinin hülâsasıdır. Bu ifâde
kendisinin yalnız harici şahsiyetine ait değildir. Bütün manevi hayatına da
şâmildir. Onun bütün varlığı, böyle mütenakız bir titizlik içindedir. Bununla
beraber birdenbire böyle iç içe iki varlık olduğunu herkes fark etmez. (...) Şark ile garbı
nefsinde toplayan bu üstad, kimseye benzemez hatta hayatının muhtelif
safhalarını takib edenler onu bir kere camide, sonra mektepte, daha sonra
nezaretteki dairesinde görenler, muhtelif zaman ve mekânda O’nu kendisine
meczedemezler. Onun gece ile gündüzdeki kıyafeti bile başkadır. Giyinişinde
görülen hususiyet ayniyle halinde, hareketlerinde ve konuşma tarzında da
vardır. O, yürürken bir askerdi, dizlerini bükmezdi, vücudunun üst tarafı
meyilli, belinden aşağısı dimdik olduğu halde rap rap giderdi.” (Asım Us)
M. Es’ad’ın, Usul-i
Hadis adlı kitabı yayımlandığı zaman, ünlü düşünür ve devlet adamı Cevdet
Paşa, kendisine gönderdiği mektupta, büyük bir zekâ ve ilmî iktidar keşfetmiş
olduğunu bildirmişti.
“Ömrü boyunca durmadan
çalışan bir zekâ harikası, bir bilgi hazinesi olan M. Es’ad Efendi, hemen hemen
bütün ilimlerle meşgul olmuş ve çeşitli ilimlere dair birçok eser yazmıştır.
Dindar, halûk, güler yüzlü ve kibar bir zat idi. Fevkalade bir hitabet
kudretine malik, telkin kudreti pek yüksek, hafızası da zekâsı gibi harika idi.
Unutmanın ne demek olduğunu bilmezdi. Daima ilmiye kıyafetinde, sarıklı olarak
gezerdi. Arabî ve Farisî lisanlarına hakkıyla vakıf olduğu gibi Fransızca,
İngilizce ve Almanca da bilirdi. Bütün bu bilgileri sırf kendi gayreti ve
âteşin zekâsı sayesinde kazanmış, emsali ender yetişen ilim adamlarımızdandı.” (Ebulula Mardin)
ESERLERİ (Rumi takvim
yılı ile):
DERS KİTAPLARI: İktisad
(1211, 1226), İtmâm-ı Temyiz (1299), İlmu’l Arz ve’l Meâdin (Kısm-ı
Amelî, 1303), Tarih-i Sanayi (1307), Tasnif-i Tabiî (Biyoloji,
1311), Hukuk-ı Hususiye-i Düvel (1312), Hukuk-ı Düvel (c. IV,
1326-1330), Tarih-i İlm-i Hukuk (1331).
ÇEVİRİ: Avrupa
Medeniyeti Tarihi (tsz.), Kamer (Amédée Guillemin’den, Fransızcadan,
1311), Hukuk-ı Hususiye-i Düvel (Fransızcadan, 1312),
DİNİ ESERLERİ: Usûl-i
Fıkıh (1302), Ravzatu’l-Cennât fi Usûli’l İtikad (1305), Telhis-i
Usul-i Fıkıh (1309), Telhis-i Usûl-i Fıkıh (1313), Din-i İslâm (1314),
Şeriat-ı İslâmiye ve Mister Carlyle (Carlyle’ın Kahramanlar adlı
eserinde yer alan Kahraman Muhammed bölümünün eleştirisi, 1315), Usûl-i
Hadis (1316), Taaddud-i Zevcât (Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye
ile, 1316, yeni bas. Çok Eşlilik adıyla, 2006), Ferâizu’l Ferâiz (1326),
Kitabü’n-Nikâh (1328), Kitabü’n-Nikâh ve’l Talak (1328), Tarih-i
Din-i İslâm (3 cilt, 1327-1342; yeni bas. İslam Tarihi adıyla 1995, sad. ve
yay. haz. Ahmet Lütfi Kazancı - Osman Kazancı, Süleyman Uludağ’ın önsözüyle), Tarih-i
Edyân (1330), Müdafaa - Misyonerlere Cevap (1331).
KAYNAKÇA: Ebu’lula Mardin / Huzur Dersleri (s. 338, 1966),
Mücellidoğlu Ali Çankaya / Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler (c. II, 1968),
İrfan Ünver Nasrattınoğlu / Afyonkarahisarlı Şairler Yazarlar Hattatlar (1971),
Mahmud Es’ad Efendi / Tarihi Dini İslâm (Süleyman Uludağ’ın önsözü, 1995),
İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) - Ünlü Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri
Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013).