Bekir Berk

Hukukçu, Yazar

Doğum
Ölüm
Eğitim
İstanbul Hukuk Fakültesi

Hukukçu, yazar (D. 1926, Ordu - Ö. 1994, İstanbul). Beşiktaş 20. İlkokul, Ortaköy Gaziosmanpaşa Ortaokulunu bitirdikten sonra başladığı Kabataş Erkek Lisesini bırakıp yatılı sınavlarını kazanarak girdiği Balıkesir Lisesinden mezun oldu (1945), aynı yıl devlet olgunluk diplomasını aldı. İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdikten (1951) sonra başladığı avukatlık mesleğini yirmi yıl sürdürdü.

Bediüzzaman Said Nursi ve Nur talebelerinin önde gelen avukatı olarak ün kazandı. İstanbul Barosundan istifa ederek yurt dışına çıktığı 1972 yılında hacca gitti, 1974’te Cidde Radyosunun Türkçe bölümünde spikerliğe başladı. Mart 1989’da yaş haddi nedeniyle emekliye ayrıldı. Millî Türk Talebe Birliğine bağlı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti Yönetim Kurulu, MTTB Komünizmle Mücadele Komisyonu üyeliği; Türk Kültür Ocağı (iki dönem), Türkiye-Pakistan Dostluk Cemiyeti, Milliyetçiler Federasyonu, Milliyetçiler Derneği İstanbul Şubesi başkanlıklarında bulundu. Said Nursi ve Nur talebelerini savunmayı ısrarla sürdürmesine itiraz eden üyeler ve hastalığı nedeniyle Milliyetçiler Derneğinden ayrılarak, bütün hayatını dinî faaliyetlerden dolayı tutuklanan Nur talebelerinin savunmalarına ayırdı.

Haddini Bil Kemalist” başlığını taşıyan ilk yazısı, İstanbul’da yayımlanan Altın Işık dergisinde çıktı. Daha sonra Altın Işık, Güzel Ordu, Tez Kalkınma, Sebilürreşad, Demokrat Akşehir, Orkun, Ocak, Büyük Doğu, Komünizme Karşı Mücadele, Hukuk Yolu, Yeni Asya, Yeni Nesil, Köprü vd. gazete ve dergilerde yayımlandı. Komünizme Karşı Mücadele dergisinin (1950-52) kurucusu ve yayımcısı idi. Edebiyat Dünyası, İlim ve İman, Tarihten Sayfalar, Konu ve Çözüm, Yeni Buluşlar adlı programları yaptı.

ESERLERİ:

Komünizme Karşı Mücadele (1950-1952), Dünya Anayasalarında Din (1961), Patrikhane ve Kıbrıs (1962), Mülâkât, Ankara Dâvâsı, İslâmî Hareket, Müslümanlar Kızıllarla Bir Tutulamaz (1969), Kanunsuz Suç Olmaz, İlmî ve Hukukî Açıdan Nurculuk Davası (1971), Kararlar I - II, İthamları Reddediyorum (1972), Hakkın Zaferi İçin (1972), Zafer Bizimdir (1972), Türkiye’de Nurculuk Davası (1973), Doğu Olayları ve Tehlikenin Kaynağı (1991), Körfez Fitnesi (1991), Hakkın Müdafaası, Belgelerle Bediüzzaman’ın Kabir Olayı (2001).

KAYNAKÇA: Kadir Mısıroğlu / Geçmiş Günü Elerken (1993), Necmeddin Şahiner/ Hak ve Hakikatin Müdafii Avukat Bekir Berk (1995), Hüdavendigar Onur / Türk Sağı Sözlüğü (2001), Sabahattin Aksakal / Hakkın Müdafaası, İhsan Atasoy / Hayatını Davasına Adayan Adam Bekir Berk (2004), Abdullah Aymaz / Tuzaklar karşısında Bekir Berk (Zaman, 3.10.2004), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007, 2009).

BEKİR BERK'LE İLGİLİ BİR ANI

BEKİR BERK'LE İLGİLİ BİR ANI

 

KADİR MISIROĞLU

 

Kadir Mısıroğlu, Bekir Berk'le ilgili bir hatırasını şöyle anlatıyor:

 "Sanırım 1968 yılıydı. 'İslami Hareket ve Türkeş' isimli bu broşürün yayınlandığı günlerde, Bekir Berk'le Çarşıkapı'da karşılaştık ve kucaklaştık. O adeti üzere beni kemiklerimi çatırdatırcasına sıktı.

"- Dur dedim. 'Seninle bir meselenin hesaplaşmasını yapmalıyız. Hasımlarını sıraya koydun da bir numaralısı olarak Türkeş'i mi tesbit ettin ki, böyle bir broşür çıkardın. Eğer öyleyse beni de ikna et!..Bende O'nu bir numaralı düşman bileyim. Ben seni Komünizmle Mücadele Gazetesi'nden tanımışımdır. O zaman sende Türkçü idin. Sana da bu şekilde davranılsaydı İslam'dan haberin olur muydu..."

Bu ayak üstü tartışma sert kavgaya dönüştü ve selamsız sabahsız bir surette ayrıldık. Ben yakını olduğum Osman Turan Bey'den biliyordum ki, Süleyman Demirel'den para almışlardı. O zaman Osman Turan, Adalet Partisi Umum Reis Vekili idi. Süleyman Bey ile nurcuları ilk temasa geçiren Prof. Osman Turan’dı. Sonradan Bekir Berk kendi aralarındaki bir mes'eleden dolayı çekip Arabistan'a gitti. Orada da birkaç kere yüz yüze geldiğimiz halde, selamlaşmadık. 1989 yılı sonları veya 1990 yılı başlarında Almanya'nın Duisburg şehrinde bir konferans vermiştim. Konferansın sonunda beni o şehirde mevcud olduğunu söyledikleri bir risale-i nur dershanesine götürmek istediler. Meğer bu bir tertipmiş. Beni, Bekir Berk'le barıştırmak istiyorlarmış. Gittiğimizde orada kalabalık bir cemaat vardı. Bekir Bey rahatsızlanmış, Londra'da tedavi görmüştü. Hali iyi gözükmüyordu. Sesinde bir kısıklık vardı. Kalabalık içinde beni tanıyamadı. Birisinin hatırlatması üzerine, kalkıp boynuma sarıldı ve benden helallik diledi. İnsan ne de olsa hasta birine acıyor. Doğrusunu söyleyeyim.

"-Helal ettim' dedim ama, içimde bir ukde vardı. Bunların, Risale-i Nur davasını Süleyman Demirel'e –hem de para karşılığı- yamamalarını idealistlikle bağdaştıramıyordum. Bekir Bey Türkiye'ye döndü. Körfez Harbi üzerine yazdığı yazıları kitap haline getirmiş. Onu güzel bir ithafla imzalayıp bana postaladı. Az sonra ben de Türkiye'ye döndüm. İlk geldiğim günlerde bir yabancı devlet adamı Ankara'ya gelişinde Anıtkabir'i ziyaret etmediği için Süleyman Demirel "M. Kemal'i sevmeyenlerin vatan haini olduğu' yolunda bir beyanat verdi. Bekir Berk, bu beyanat üzerine bir yazı yazarak, Süleyman Demirel'i kınadı ve o güne kadar kendisini tutmuş olduğuna nedametini ifade etti. İşte bu yazıyı görünce Bekir Bey'e karşı içimdeki son ukdeyi de çıkartıp attım. Ve O'na hakkımı hakikaten helal ettim. Allah rahmet etsin." (Kadir Mısıroğlu)

Kaynak: (Hüdavendigar Onur / Türk Sağı Sözlüğü (2001).

Yazar: KADİR MISIROĞLU

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör