Ahmet Irsoy

Türk Sanat Müziği Bestecisi, Müzisyen, Araştırmacı

Ölüm
13 Ağustos, 1943
-
Diğer İsimler
Ahmet Dede, Hafız Ahmet Efendi, Zekaizâde Ahmet Irsoy, İlhami

       Müzisyen,Türk Sanat Müziği bestecisi, kudümzen, müzik araştırmacısı ve eğitimcisi, besteci (D. 1869, Eyüpsultan / İstanbul – Ö. 13 Ağustos 1943). Ahmet Dede, Hafız Ahmet Efendi ve Zekaizâde Ahmet Irsoy adlarıyla tanındı. İlhami mahlasını kullandı. Besteci Zekâi Dede’nin oğludur. Hafız Osman'dan hafızlık, babasından hat ve müzik, Hüseyin Fahrettin Dede'den ney, Farsça ve nota öğrendi. Küçük yaşlarda hat icâzeti (yeterliliği) aldı, on iki yaşında hafız oldu. Eyüp'de La'lîzâde Abdülkadir Efendi İlkokulunu bitirdi.

       Bir müddet Askerî Rüştiyeye (Ortaokula) devam ettiyse de öğrenimini yarıda bıraktı. 1885'te kudümzenliğe başladı. Zamanla müzik bilgisini ilerletti ve Sultan Vahideddin'in başmevlidhanı oldu. 24 Kasım 1897 tarihinde babasının ölümü üzerine Bahariye Mevlevîhânesi kudümzenbaşılığı makamına getirildi. Aynı yıl Darüşşafakada, babasının yerine müzik öğretmeni oldu. 1914'te Darülbedayinin musiki kısmında başmuallimliğe yükseldi. İki yıl sonra Darülbedayinin musiki bölümü kaldırılarak kurulan Darülelhanda başöğretmen olarak görevlendirildi. Darülelhan İstanbul Konservatuarı olunca burada usûl öğretmenliği yaptı. 1926'da konservatuarın Tetkik ve Tasnif Heyeti üyeliğinde çalıştı. Kırk yıldan fazla müzik öğretmenliği yaparak Hafız Kemal Batanay, Dr. Osman Şevki Uludağ, Dr. Rasim Ferid Bey, Tanburî Dürrü Turan, Mehmed Münir Kökten (ablası Ayşe Sıdıka hanımın oğludur), Münir Nureddin Selçuk, Sadeddin Heper gibi seçkin müzisyenler yetiştirdi.1943'te emekli oldu.

        Naciye Hanım’la evliydi, Fatma Misbah ve Abdülhalim adlarında iki çocuk babasıydı. Eyüp Gümüşsuyu'nda Kaşgarî Tekkesi yakınında bulunan babasının mezarı yanına gömülüdür.

        Ney ve kudüm çalmada usta olan Irsoy’un, araştırmacılara göre hocalığı besteciliğinden daha önemlidir. 1920, 1930 ve 1940’lı yıllarda ezberindeki repertuarın büyük bir bölümünü notaya aldıran Irsoy’un, bu eski eserlerin günümüze taşınmasında önemli rolü vardır.

        25 Temmuz 1941'de Reisü'l-Kurra olan Zekâîzâde Ahmed Efendi, ölümüne kadar bu unvanın sahibiydi. Beş yüze yakın eser besteledi. Rauf Yekta, İsmail Hakkı Bey, Ali Rıfat Çağatay, Mesut Cemil ile yüz seksen parça klasik eseri, Mevlevi Ayinleri’ni, üç ciltlik Zekâi Dede Külliyatı’nı, Buselik Fasıllar’ı, İlâhiler, Nefesler yayımladı. Plaklarına pek çok gazel ve klasik eser okudu. Tecvid, makamlar ve usuller hakkında yazdığı basılmamış üç risalesi vardır. Günümüze kırk dolayında ilâhisi kalmıştır.

KAYNAKÇA: Müzik Ansiklopedisi (c. 2, sayfa: 627), Vural Sözer / Müzik ve Müzisyenler Ansiklopedisi (sayfa: 335-336), Türk Bestecileri Ansiklopedisi (sayfa: 144), TDV İslâm Ansiklopedisi (c. 19, sayfa: 131-133, 1999), Cem Behar / Aşk Olmayınca (Zaman gazetesi, 11.2.2000), TDOE-TDE Ansiklopedisi (c. 5, 2004), Bir Bestekar (Yeniasya gazetesi, 4.6.2004), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, 2007).

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör