Şair ve yazar. 20 Kasım 1938'de Kahramanmaraş’ta doğdu. İlk ve ortaokulu burada okudu. İlköğretmen Okulu ve Erzurum Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü bitirdikten (1963) sonra Karaman Lisesi, Bursa Kız Öğretmen Lisesi, Bursa Anadolu Lisesi, Kahramanmaraş Kız Meslek Lisesi, Ticaret Lisesi ve Eğitim Enstitüsünde Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yaptı. Ocak 1993’de kendi isteği ile emekli oldu.
İlk
şiiri 1964'de Konya’da Şair Feyzi HalIcı’nın çıkardığı ve yayımını daha sonra
Ankara’da sürdürdüğü Çağrı dergisinde yer aldı. Sonra; Hisar,
Varlık Yıllığı, Türk Edebiyatı, Millî Kültür, Dolunay, Yeni Edebiyat Yaprağı,
Defne, Ilgaz, Elif, Toprak, Tepe Edebiyatı, Seviye, Kültür ve Sanat, Doğuş
Edebiyat, Palandöken, Harman, Çınar, Genç Kardelen, Alkış, Güneysu,
Kırağı gibi çeşitli fikir ve sanat dergilerinde şiir ve yazıları
yayımlandı.
Ocak
2016 yılında iki aylık olarak yayına başlayan Mevsimler e-dergisinin
sahibi ve genel yayın yönetmeni olan Arif Eren’in şiir ve
yazıları Mevsimler dergisinde yayımlıyor.
2005
yılında Antalya Şair, Ozan, Yazar ve Ressamlar Kültür Derneği (ANŞOYAD)
tarafından 2. Şairler Buluşması’nda “Yılın Akdeniz Büyük Şiir Ödülü”ne layık
görüldü.
2014’de
Sütçü İmam Üniversitesi tarafından Türk edebiyatına, Kahramanmaraş kültür ve sanatına
yaptığı katkılardan dolayı ” Takdir Ödülü” ile ödüllendirildi.
Arif Eren İçin Ne Dediler?
“Ortada
net bir fotoğraf var ve bu fotoğrafa göre Arif Eren şiire sadık bir şairdir. Az
ama öz yazar, gündemdeki konu şiir oldu mu antenlerine çarpan her sesi
süzgeçlerden geçirir, kalıplara döker ve çok titiz çalışır. Şairin yalın bir
dili var. Toplumcu yanı, eğitimci yanı, her eserinde ön plana çıkar. Toplumun
her kesimiyle ılık bir diyalog kurmaya yeterli bir Türkçeyle şiiri
kanatlandırır.” (Bahaeddin Karakoç)
“Şiirin yapısını derinlemesine incelediğimizde benzer sesli kelimelerle
şiirde iç ahenk sağlandığını görüyoruz. Aliterasyonlardan yararlanmak, şairin
belirgin bir özelliği...” (Şevket
Bulut)
Şiirlerinin Yer Aldığı Antolojiler:
Ajans
Türk Şiir Antolojisi (Haz. Necdet Evliyagil, 1966, Değişik yıllar), Resimli
Malazgirt Şiirleri Antolojisi (Haz. M. Göktürk Uytun, 1971), Şiir Burcunda
Çocuk Antolojisi (Haz. H. Özbay, B. Karakoç, M. Taşcı, 1993), Dolunay Şiir
Güldestesi (Haz. Bahaettin Karakoç, 1993), Kahramanlık Destanları ve Türküleri
Antolojisi (Haz. Cevdet Alperen, 1993), Dolunay Sevda Şiirleri Antolojisi (Haz.
Ramazan Avcı, Mine Tuygun, 1997), Şiirlerle Öğretmen Antolojisi (Haz. Cevdet
Alperen), Maraşlı Şairler, Yazarlar, Alimler (Haz. Cemil Çiftçi,
2000), Dünyanın Bütün Çiçekleri - Öğretmen Şiirleri Antolojisi (Haz. Mustafa
Özçelik, 2006), Kahramanmaraşlı Şairler Antolojisi, (Haz. Ramazan Avcı,
2008), Şiirlerle Kahramanmaraş Antolojisi (Haz. Ramazan Avcı,
2008), Türk Edebiyatında Maraşlılar (Haz. Yaşar Alparslan - Yrd. Dr.
Lütfi Alıcı - Serdar Yakar, 2009), Dilimiz Yunus Söyler (Haz. Mustafa Özçelik,
2012), Şairlerin Dilinden Kahramanmaraş (Haz. Ramazan Avcı, 2013), Akdeniz’in
Altın Kenti Kahramanmaraş (2014), Karacaoğlan’dan Günümüze Kahramanmaraşlı
Şairler (Haz. Ramazan Avcı, 2015).
ESERLERİ (Şiir):
Bu Kent Sende Kalsın (1965), Yurt Tesbihi (1975, 2. Baskı
1977, MEB tarafından tavsiye edildi), Hayatı Huzura Ayarlamak (1985), Görkemli Denge (1996), Zaman
Yerinde Durmaz (2006), Arif Eren
Hayatı-Sanatı- Şiirleri (2010).
KAYNAKÇA:
İhsan lşık / Yazarlar Sözlüğü (2. Bas., 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi
(2001) - Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (Cilt 3, 2006),
İlhan Geçer / Bu Kent Sende Kalsın (Ilgaz dergisi, Mayıs 1996), İrfan Ünver
Nasrattinoğlu / Arif Eren’in Yurt Tesbihi (Arif Eren Hayatı- Sanatı- Şiirleri,
2010, s. 29), Şevket Bulut / “Arif Eren’in Mayın Gibi Kuşattı Kar Şiiri”
(Kırağı dergisi, 15.4.1996), Sevinç Çokum / Görkemli Denge (Türkiye
gazetesi, 18.04.1996), Hasan Hüsrev / Arif Eren Bey (Türk Edebiyatı,
Ağustos 1996), Arif Eren Özel Sayısı: Bahahettin Karakoç / Görkemli
Denge - Nuhuz Olcay Kılıç / “Kendini Bilmez Öze Uzak Olanlar”), Tebernüş
/ Arif Eren’le Şiir Üzerine - Yaşar Faruk İnal / Yurt Tesbihi, Ahmet Beyoğlu /
Arif Eren / (Kültür Dünyası, Eylül 1998), Abdülkadir Güler / Arif Eren ve
Görkemli Denge (Çağrı dergisi, Ağustos 1998), Ramazan Avcı / Selimiye’yi
Abideleştiren Şiir Selimiye (Yeni Ortam gazetesi), Cevdet Alperen /
Arif Eren Hakkında Genel Bilgi (Bir Tebessüm dergisi, 2 Haziran 2002), Osman
Aytekin / Nefesimiz Gül Bahçesi, 2010), Mustafa Özçelik / Görkemli Denge (Arif
Eren’in Hayatı – Sanatı – Şiirleri, 2010, s.80), Arif Eren Bilgi Teyidi (Kasım
2017),Bütün Yönleriyle Mümtaz Bir Şair Arif Eren (Editörler Prof. Dr. Kemal Timur,
Hatice Eğilmez Kaya - 2021).
BİR GARİP AĞAÇ
ARİF EREN
Olgun meyvelerini koruyamaz ağaç
Kuşlar gagalar, rüzgâr sallar
Aklı başından gider ağacın
Daha kötü durumlara düşmeden
Bir insan eli tarafından
Toplansın diye can atar dallar
Yapraklar kundaklar, dallar
bağrında saklar
Sabredilmez bir nazla
Olgunlaşır meyveler
O yetkin şeklini aldıklarında
Bir rüzgârlı dağ yamacında
Kurda kuşa yem olmaktan üzülürler
Olgun
meyvelerin sancısını bilir ağaç
Bir
çaresizlik içinde kıvranır
Gelir
de
Birileri
toplar diye
Hayal
kuran garip ağaç
Gör
ki talihine sızlanır
Kış
geçince bu talihsiz ağaç
Aynı
serüveni
Tekrar
yaşayacaktır
Mutlu
hayallerle geçecek zaman
En
olgun şeklini alınca meyveleri
Yine
kurda kuşa yem olacaktır
ARİF EREN
ÖZDEYİŞLERİ
*İlkbaharda
bir mıknatıs olur doğa.
*Pamuk
kozaları açılırken yüz görümlüğü ister.
*Yurdunu
sevmeyenin can-evi soğuk olur.
*Düşünce
düğümü esnemeden gerginlik çözülmez.
*İnsan,
önce diliyle dost olup, onun düşmanlığından kurtulmalıdır.
*Aklın
vize vermediği hiçbir söz, dil gümrüğünden geçmemelidir.
*İnsanın
mutlu yaşamasına katkıda bulunmak, bir insanlık görevidir.
*Mutlu
evin penceresi sokağa küsmez.
*Göz
bahçesinin söz salıncağında fazla sallanılmaz.
*Erkeğin
gücü kadına korku değil, güven vermelidir.
*Bir
insana hak etmediği değeri verirsen, o ölçüde değerini kaybedersin.
*Yanlış
yolda yürüyen, gideceği adreste huzur bulamaz.
*Şiir,
ses ipine söz asmak sanatıdır.
*İnsanları
sağır olan bir yerde, şiir okunmaz.
*Arif
kişilerin söz hamuru mayalı olur.
YÜREK
YALNIZLIĞI
ARİF
EREN
İnsana bir yudum su
içirtmez
Susuz kuyuya
sarkıtılan kova
Kendine mi yansın
Kovaya mı
Suyu kuruyan kıraç
ova
Sevgiden yoksun bir
yürek
Susuz kuyu
Boş kovadan
farksızdır
Hafızasını yitirmiş
Bir insan gibi
yalnızdır
Çekilmez olmuştur
artık hayat
Çiçek açmaz
Bir daha arzular
Uçup gider o
heyecan kuşu
Boşlukta kalır
insan
Ansızın
Kararan hava örneği
Rengini ve desenini
kaybeder zaman
Artık ıstıraplı bir
yalnızlığın
Girdabına düşmüştür
insan
SONRA BULAMAZSIN
AYNALARDA
Arif EREN
Yağmur
nasıl kandırırsa bozkırı
Öyle
kandırdın beni
Umut
denen o solmaz çiçeği
Söküp
attın can-evimden
Kendi
elimle dövdürdün beni
Kendi
elimle yazdırdın adımı
Divane
defterine
Hiçbir
şeyde rastlamadığım
Buruk
bir tat veriyordu konuşman
Güzelliğini
ustaca kullanıyordun
Bense
yağmurla beslenen
Bir
ırmak gibi sana akıyordum
Kendi
suyumla boğdurdun beni
Kendi
suyumla yok ettin
Yine
de inkâr etmedim seni
Hatıran,
hiç yitirmedi kutsallığından
Bu
hüzün, bu yalnızlık
Bir
şey eskitemedi senden
Hâlâ
durur güzelliğin gözlerimde
Gel,
onu sana vereyim
Sonra
bulamazsın aynalarda
ZAMAN YERİNDE
DURMAZ
Arif EREN
Harfler,
dilimde sıraya girdiler arkası arkasına
Sana
bir hoş geldin demek için
Gözlerimin
gözbebekleri heyecan içinde
Benden
daha sabırsızlar seni görmek için
Bilirsin
mutluluk için bir güvedir tereddüt
Artık
gel, bir sebebin yok gelmemek için
Zaman
yerinde durmaz, mevsim değişir
Şimdi
tam zamanıdır karar vermek için
İnsanı
hep engeller verilmeyen kararlar
Elimizde
bir belge yok, yarına güvenmek için
Rüzgâr
sertleşir, yapraklar uçuşur, kuşlar gider
Kimse
buyur demez yalnızlığınızı gidermek için
Her
zaman, bir sona doğru akar zaman
Fırsat
kollar aynalar bunu söylemek için
Çok
kez farkında olmaz insan eline geçen imkânın
Kıymetini
bilmek lâzım sonra üzülmemek için
İnsana
her zaman böyle yâr olmaz şansı
Gel
artık, bu şansı küstürmemek için
Sen
evinde olacaksın
Bir
kış gecesi
İstasyonda
tren
Kalkış
saatini beklerken.
Gene
yedi kat gök
Yırtılır
gibi gürleyecek
Ve
yağmur yağacak
Biliyorum
bu kentten giderken
Gölgem
bile yanımda olmayacak
Bir
geceleyin terk edeceğim
Bu
kenti
Arkamdan
ne el sallanacak
Ne
de iki damla gözyaşı akacak
Gittiğimi
öğrendiğin vakit
Odana
kapanıp
Kendi
kendine kaldığın zaman
Yüreğindeki
sevda bulutu
Yağmur
gibi çiseleyecek gözlerinden
Aradan
yıllar geçecek
Çoluk
çocuğa karışacaksın
Bir
gün
Söylenirken
o şarkı
Yüreğinde
bir sızı duyacaksın
İçinden
bizim şarkımızdı
Bu
diyeceksin
Kiminle
olursan ol
Kendini
yalnız hissedeceksin
ARİF EREN
HAKKINDA
“Ortada
net bir fotoğraf var ve bu fotoğrafa göre Arif Eren, şiire sâdık bir şairdir.
Az ama öz yazar. Gündemdeki konu şiir oldu mu antenlerine çarpan her sesi
süzgeçlerinden geçirir, kalıplara döker ve çok titiz çalışır.
“Şairin
yalın bir dili var. Toplumun her kesimiyle ılık bir diyalog kurmaya yeterli bir
Türkçeyle şiiri kanatlandırır.” (Bahaeddin
Karakoç)
***
“Şiirin
yapısını derinlemesine incelediğimizde benzer sesli kelimelerle şiirde iç ahenk
sağlandığını görüyoruz. Aliterasyonlardan yararlanmak, şairin belirgin bir
özelliğidir.” (Şevket Bulut)
***
“
Ve isimlendirme… İşte şairin yaratıcılığıyla şiirin gücü burada ortaya çıkar.
Şair isimlendiren, yani adlandırandır. Bu yeteneği Allah genetik yapısına
kodlamıştır insanın. “Ve Adem’e tüm isimleri öğretti” ayeti de buna işaret
eder. Arif Eren de yeni bir ad bulur bu olguya: “Görkemli Denge”.
“Şiirin
ilk çıkışı tamamen metafizik kökenli ve tanrısaldır” denir ya… Ben bu görüşe
büyük oranda katılırım. Şair şuur altının derinlikleriyle temas kurdukça
otantik söyleyişleri yakalar. İşte “Görkemli Denge”de şairin kelime oyunundan
öte bilinç altının en bakir yerlerinde keşfedilmeyi bekleyen ifade
zenginliklerini ortaya çıkarttığı görülür. Ama o bunu öyle kıvrak ve ustalıkla
yapar ki, dışardan bakıldığı zaman dizelerin şuur altından değil de şuurdan
neşet ettiği bile düşünülebilir.
Görkemli
Denge kitabında Arif Eren’in dilini,
üslubunu, otantik benzetmelerini ve mecazlarını ön plana çıkararak bazı
değerlendirmeler yapmak istiyorum:
Aşağıdaki
dizeler şairin şiir dilini anlamak için oldukça önemli.
“uyku
suyunu içmez göz bebeklerim” / “telli duvaklı pamuklar”/
“kuru
topraklar gibi dilim dilim
dilimlendi yüreğimde duygular” (s. 8-9)
“kardan bir kefen giyindi köy,
toprak damlar göz yaşı gibi akar”
“köyü
bir mayın gibi kuşattı kar” (s. 10-11)
“sokakla
barışır küskün pencereler” (s. 12)
“gözlerim
üşüyor bakınca gözlerine” (s. 13)
Ağzında
mayalanmış söz hamuru” /
“yalnızlığın saltanat sürdüğü bu yerde,
raylarla
dost olmak varmış kaderde” (s. 16-17)”
“ladesli
gözlerimi imkânsız uyutmak” (s. 2 “
“göz
bahçesinin söz salıncağında
hep
senin sallanmanı isterler
sallanırken
eser bir deli rüzgâr
hüzün
yankılanır çığlıklarında” (s. 34)”
“ürperir
ırgalanır sessizlik” (s. 40)
“ses
ipine asılır sözler” (s. 55) “
Bu
tür orijinal, otantik ve bakir dizeler şairin şiirsel yaratıcılığının en önemli
göstergesidir.”
(Doç.
Dr. Asım Yapıcı, Arif Eren Hayatı-Sanatı-Şiirleri, 2010, sh:76).
***
“Arif Eren’in şiirinin ana malzemesi hayattır,
insandır, insana barınak olan mekândır. Eren, ben merkezli bir kurku da insanın
insanla, insanın çevreyle ve insanın eşyayla olan ilişkisini güçlü gözlemlere sahip
bir sanatçı bakışıyla şiirleştirir.
“Arif Eren, sosyal hayatta müşahede ettiği
toplumsal meseleleri şair duyarlığı
ile dile getirmiş, problemlere sevgi
eksenin de yapıcı, birleştirici çözümler göstermiş, toplumcu şairlerin aksine maddi
olumsuzluklara değil, problemleri
doğuran manevi eksenlere
eğilmiştir. İdeolojik saplantıya düşmeden,
çığırtkanlık yapmadan, sanatından taviz vermeden, yaşayan canlı bir dil,
özgün imgeler, şiirin akışına en uygun şekilleri kullanarak şiirlerini
okuyucunun yüreğine ve dimağına sunmuştur.”
(Ramazan Avcı, Karacaoğlan’dan Günümüze Kahramanmaraşlı
Şairler, 2014: 63)