Bürokrat, şair ve ressam. 1966 yılında
Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde doğdu. Bölgenin ünlü İslam âlimlerinden Seydayê
Mele Yasin’in oğludur. İlk ve orta öğrenimini Diyarbakır’da tamamladı. 1987
yılında Dicle Üniversitesi Batman Meslek Yüksek Okulunu, 1993 yılında Anadolu
Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümünü bitirdi. Çalışma hayatına
Vakıflar Genel Müdürlüğü Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde muhasebe
memuru olarak başladı. Burada çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 1998'de
Saymanlık Müdürü görev ve unvanı ile Maliye Bakanlığı kadrosuna atandı.
Bu Bakanlığa bağlı olarak Diyarbakır, Şanlıurfa ve Gaziantep’te Vakıflar Bölge
Saymanlık Müdürü, Muş İl Defterdarlığı Sağlık Kurumları Döner Sermaye Saymanlık
Müdürü, Hasköy Malmüdürü ve Şahinbey İlçe Malmüdürü olarak görev yaptı.
Süreç içinde Diyarbakır Kamu Hastaneler
Birliği Mali İşler Başkanlığına getirildi. Ülkenin çeşitli illerinde gerek
mesleğine gerekse edebiyat ve şiire ilişkin çok sayıda ders, seminer ve konferanslar
vererek birçok etkinlikte katılımcı veya
kurucu olarak yer alarak çalışmalarındaki başarılarından dolayı çok sayıda ödül
ve sertifikalar aldı. Şiir ve resim çalışmalarını sürdüren Z. Abidin Toprak,
Türkiye Yazarlar Birliği Gaziantep Şubesi kurucu üyesi, Şehrâyin dergisi yönetim kurulu üyesidir.
Şiirleri; İnsan, Yürüyüş, Hîra, Mektup, Gerçek Hayat, Diyarbakır Söz, Mücadele, Yeni Asya, Olay vb. yerel ve ulusal dergi ve gazeteler ile yerel radyo ve TV’lerde yer almıştır. İlk resim sergisini 1985 yılında açan Z. Abidin Toprak’ın 2012 yılında “Geceleri Var Yalnızlığın” isimli bir şiir kitabı yayımlanmıştır.
KAYNAKÇA: Z.
Abidin Toprak / Geceleri Var Yalnızlığın (2012), Kendisindeen alınan bilgiler
(Ocak 2013), İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi (2013) - Geçmişten Günümüze
Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve Metin
Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2017).
Sevdam, yüreğinde üşürken,
Denizler yanıyor bakışlarımdan.
Yalnızlığın kalabalığına karıştı sensizliğim,
Yokluğunun sesine karıştı sessizliğim.
Ellerimde kalan,
Ayrılık acıları,
Duygularımın dokusunda bir tek hayalin.
Rüzgarın dokunuşları
Alnımdaki ateşe hayran!
Islak gözlerim üşüyor sabrın ayazlarında.
Zaman dışı saatleri kim anlar ki söylesem?
Çiçekler tutuşturulmuş ayrılığın eline
Ve bir yokluk yakamozu düşmüş gönül nehrine.
Gökyüzüne düşen, gecelerimdir doğan,
Sabah diye her gün siyah
ufuklar.
Yalnızlığım doğuyor, pencereye ilk değen.
Duymadığın her ses,
benimdir çığlık çığlığa!
Vurgunum olduğun her yere.
Duyamazsın beni duymayacaksın,
Çünkü acılarım kadar sevinçlerin var.
Bense, elime verdiğin bir bardak zehrin,
Ölümünü yaşıyorum an be an sana.
Sana, can çekişimin her saatini
Armağan ediyorum.
Son nefese kadar bana
yetmeyecek acılar.
Fakat yetecek kadar ömür demledim sana.
Istırabıma gülümseyerek
yudumlarken,
Kaybolup gidiyorum
bilinmeyen bir sona,
Bakışlarının arasından
buharlaşarak.
Atlasına aşkımızı çizdiğim,
Yerin, göğün yüzü solmuş sevdiğim,
Senin için buluşmaya seçtiğim,
Bütün her yer, sarı serap sevdiğim.
Aşkın ile ıslattığın gözlere,
Şimdi neden yabanılsın sevdiğim?
Şu dilime şiir katan gözlerin,
Neden artık süzülmüyor sevdiğim?
Bu aşkı ben sonsuzluğa yazmıştım,
Sonsuzluğun sonu olmaz sevdiğim?
İlk sevinci bu acıyla tatmıştım,
Bütün acı bende kaldı sevdiğim.
Anılardan aklım uçup giderken,
Duygu dolar, göz ıslanır, sevdiğim.
Geçmişinle bu yüreği közlerken,
Can kuruyor ellerimde, sevdiğim.
Bütün bir ben duman duman çağrılık
Acı yanık yankılanır sevdiğim.
Adın ateş, dudağımda kor çığlık,
Mavi kızıl tutuşuyor sevdiğim.
Hani bir gün gözlerine dalarken,
Bakma öyle! demiştin ya sevdiğim.
O sözcüğü duymak için yeniden,
Nöbet tuttum dudağında sevdiğim.
Seni ben hiç görmemiş gibi olsam,
Kuşlar kadar özgür olsam sevdiğim.
Düş gördüğüm olsaydı da uyansam,
Her şey rüya olsaydı, ah sevdiğim.
Biliyorum, bütün aşklar isimsiz,
Sana şiir yazılmıyor sevdiğim.
Can, ölüme göz kırpıyor çaresiz,
İlacı yok bu acının sevdiğim.
.
Ne
hazindir akıntısı bu çağın
İçi
cefa dışı neva bu ağın
Ne
gariptir zirveleri dağların
Altı
ölüm, üstü zulüm toprağın
Ne
acıdır sevinçleri dünyanın
Altı
feryat üstü şölen binanın
Ne
gariptir davranışı insanın
İçi
kahır dışı neşe ruhların
Ne
uzundur saatleri gecenin
Başı
hüzün sonu umut hecenin
Ne
güzeldir mutluluğu seherin
Önü
gölge ardı güneş tepenin
Ne
tatlıdır maviliği göklerin
İçi nemli müjde kokan gözlerin
Ne
derindir yarası şu közlerin
Müjde
yüklü o müberra sözlerin
Z.
Abidin Toprak