Şair. 6 Ağustos 1960, Trabzon doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini
doğduğu kentte tamamladı. Gevher Nesibe Sağlık Eğitim Enstitüsünü (1986)
bitirdi. Yozgat (1979-80), Trabzon (1980-83), Ankara (1983-86), Sakarya
(1986-93) sağlık kuruluşları ve okullarında çalıştı. Sapanca Sağlık Meslek
Lisesinde meslek dersleri öğretmenliği yaptı. 17 Ağustos 1999 Marmara
depreminden sonra Ankara’ya tayin edildi ve orada emekli oldu.
İlk şiiri “Yıldız Kaydı”, Kıyı dergisinde (sayı: 18, 1983)
çıktı. Şiirleri ve yazarlarla yaptığı söyleşiler 1983 yılından itibaren Kıyı,
Karşı, Yeni Biçem, Çağdaş Türk Dili, İnsan, Eşik, İzlek, Şiir-lik, Mor Taka,
Varlık dergilerinde yayımlandı, ayrıca antoloji ve şiir yıllıklarında yer
aldı. Kanadı Atlas Kuşlar adlı kitabı ile İzmir Belediyesi (1991),
Petrol İş Sendikası (1992), Yarımca Şiir Festivali (1993), Sabri Altınel Şiir
Ödülü (1993) ile Ali Rıza Ertan Şiir Ödülünü (1993), Çılgın Su kitabıyla
Dünya Kitap Dergisi 1993 Şiir Ödülünü, Bir Şehrin Hatıra Fotoğraflarından
adlı kitabıyla 1998 yılı Arıburnu Şiir Ödülünü, Dünya Tutulması kitabı
ile de 2006 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülünü aldı. Şiirlerinde yaşamla doğayı ve
onun bir parçası olan insanı bütünleştirmeye önem verdi, alttan alta yürüyen
bir izlek olarak da kadın sorunlarını işledi. Edebiyatçılar Derneği üyesidir.
“Her şair kendi üslubunu yarat-malı. Okuduğunuzda ‘İşte bu şu
şairin şiiri’ dediğimiz ve yanılmadığımız şairler var. Onlardan birisi,
üslubunu yakalamış bir şair Çiğdem Sezer. Şiirinin karakteristik özelliklerini
pekişmişliği ile ‘işte bu Sezer’in şiiri’ dedirtebilen sayısı çok olmayan
şairlerden.” (Selma Ağabeyoğlu)
“İnsanın
yabancılaşması, yalnızlığı günümüzün sorunu. Ozan, şehri kanlı paltosuna bürünmüş
yürüyen bir insan imgesiyle anlatıyor. Ceylanlar sığar mı böyle bir şehrin
hatıra fotoğraflarına? Şehir, baş dönmesi gibi içine çeker insanı. Şehirlerin
de anısı vardır. Ve “unutmak bir şehre yeni baştan girmektir.” Şehir, yeniden
gidilen yoldur. “Bir şehri bizim kadar güzel kim terk edebilir?”
“Çiğdem Sezer’in şiiri
okundukça sarıyor insanı, yeni tatlar veriyor.” (Hasan Akarsu)
ESERLERİ (Şiir):
Kanadı Atlas Kuşlar (1991), Çılgın Su (1993), Kapalı Gişe Hüzünler
(1996), Bir Şehrin Hatıra Fotoğraflarından (1998), Dünya Tutulması
(2005).
KAYNAK: Çılgın Su Akışında Çiğdem Sezer (Yeni Biçem, sayı: 22),
Kanadı Atlas Kuşlar (Kıyı, sayı: 71), Bir Kitap Bir Şiir (Kıyı, sayı: 77),
Kıranlar Hep Oldu Bereket Geliştirenler de (Kıyı, sayı: 80), Çılgın Su (Kıyı,
sayı: 94, SAYI: 98), Kendine Muhalif Dize’nin Şairi (Kıyı, sayı: 106), Kanadı
Atlas Kuşlar’dan Çılgın Su’ya Çiğdem Sezer (Kıyı, sayı: 110), Vedat Yazıcı /
Sözümüz Şairlerden Şiirlerden (1997), Selma Ağabeyoğlu / Bir Şehrin Hatıra
Fotoğraflarından - Hasan Akarsu / Şehrin Hatıra Fotoğraflarının Şiiri
(Cumhuriyet Kitap, 29.7.1999), Hasan Akarsu / Şiirler Değdi Sevdaya (2000),
Mehmet Aydın / Edebiyatımızda Kadın Şair ve Yazarlar Sözlüğü (2001), Betül
Tarıman / Bir Şehrin Hatıra Fotoğraflarından (Cumhuriyet Kitap, 3.1.2002), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli
Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
doğrudur suskun ve vahşi olduğum
sular kabardığında bir hayvan gibi
dönüp durduğum, çemberin etrafında
zincirimdir acıtır değdikçe tenimi
- sizin acınızı kim nasıl anlar
sular çekildiğinde orman kimlere kalır?
kuşları iyi tanımam, doğrudur
belki ağaçları da
ama bir kuş ötse bilirim
öte uçurumlarda
bir ağaç bir ağaca
uzak kalsa eksilirim ezberimde olmadığı doğrudur adreslerin
ama her adres biraz eksiktir ve insan
adresinde bulunmaz çoğu zaman
ben burda tenhalardan
gelir bana giderim
eksiliyor zaman, durağım yok
yüreğimi çalıp durma ey şiir
asiyim, mülteciyim, evet
kendine muhalif dizeyim
benimle böyle seviş ey hayat
gökyüzüne sığmayan yıldız gözüyüm
ihtilal çocuğuyum,. sene dokuz yüz altmış
yıldönümü Hiroşima’nın
nükleer bir aşkın kambur kızıyım
kısacık ömrümde kaç intihar
ıssız sokaklar uykularımda
düşümde gözleri oyulmuş ağaçlar
mülteciyim, asiyim, şairin
un sererim ipine komşunun
benimle böyle seviş ey hayat
kendine muhalif dizeyim
bir dağa
baktıydım, ay
çıplak sırtında
gecenin
karanlığı
okşuyor
dağın örsünde
sessizlik
kendini
çoğaltıyor
bir dağa
baktıydım, gece
bin yaşın
dinginliğiyle
kumuna aşina
çöl
gibi bende
biri var,
diyor.kapını
çalıyor bak.
pencereyi
tıklatıyor,
rüzgâr
idim, estim,
kim
olsa üşürdü.
geceydim
üşümedim
çöl kumuna,
gece dağa kapanmış
ben dağa baktım
mı? baktım
bu uzaklık ordan kalmış