Ebubekir Râtib Efendi

Devlet Adamı, Yazar

Doğum
-
Ölüm
08 Temmuz, 1799

Devlet adamı, yazar (D. ?, Tosya / Kastamonu – Ö. 8 Temmuz 1799, Rodos). On sekizinci yüzyılın ikinci yarısının sonlarına doğru Osmanlı Devletinin devlet adamları arasında kendi kendini yetiştiren, ilmî kudreti ve devlet işlerine hakimiyeti ve yüksek kavrayış kabiliyeti ve kuvvetli kalemi olan Ratip Efendi, devlet siyasetiyle ilgili ve Avrupa hakkında derin bilgiye sahiptir. Babası, ilmiye sınıfından müderris Çilingir lâkaplı Hacı Ali Efendi’dir. İlköğrenimini memleketi olan Tosya’da yapmış, babasından ders görmüş, on beş yaşında iken tahsilini ilerletmek üzere İstanbul’a gelmiştir. Burada bir vasıta ile Divân-ı Hümâyûn âmedcisi (Divan Başkatibi) Edhem Efendi’ye intisap ile hem devlet işlerine ve hem de tahsile başlayarak Türkçeden başka Arapça, Farsça dersleri de gördü.

Ta’lik (bir yazı türü) yazıdaki ustalığı sebebiyle şehzadeliğinde III. Selim’e yazı hocalığı yaptı, böylece onunla tanışma fırsatı buldu. Şehzade Selim’in Fransa Kralı XVI. Lois’ye gönderdiği mektupları Ebubekir Râtip Efendi kaleme almıştır. Râtip Efendi 1779’da bakanlar kurulu Başkâtibi oldu ve bu görevde yedi yıl kaldı. Bu zaman zarfında, devlet işlerinde ve siyasi açıdan tecrübe kazandı, bilgisini arttırdı. Devletlere yazılacak yazıların tarzı, usul ve kaideleri, şahıslara yazılacak mektupların kağıtlarının cinsi ve ölçüleri hakkında bilgi sahibi oldu. Sultan Selim, devletin dış işlerinin önemli olması nedeniyle, yabancı devletlerle olan muameleleri yürütmek üzere Nemçe (Avusturya) Elçiliğine, kalemi kuvvetli, üç dilde yazışabilen, şair ve âlim olan Ebubekir Râtip Efendiyi tayin etti. 1795’te Reisülküttaplığa tayin edildi. Ancak yenilikçi fikirlerine karşı olanlar çeşitli iftira ve dedikodularla Ebubekir Efendi’yi azlettirip Rodos’a sürdürdüler. Bazı dostlarının, affedilmesi için padişah nezdindeki teşebbüsleri olumlu sonuç vermedi ve Ebubekir Râtip Efendi üç yıla yakın kaldığı Rodos’ta idam edildi (1799). İstanbul’a getirilen kesik başı Kanlıca’da şeyhi Atâullah Efendi Dergâhı hazîresine defnedildi. Vefatına “Eyliye Râtip Efendi meskenin Mevlâ cinân” mısraı tarih düşülmüştür.

Münşîliğinin (nesir yazarlığı) yanında üç dilde şiirleri de bulunan Ebubekir Râtip Efendi’nin asıl şöhreti, yazmış olduğu iki sefaretnâmeden gelir. Bunlardan birincisi Büyük Lâyiha adıyla tanınan Tuhfetü’s-Sefâre fî Ahvâl-i Asâkiri’n-Nasârâ ve’l-İdâre’dir. İç içe birçok bölüm ve başlıktan oluşan dört yüz doksan sayfalık bu eserde Râtip Efendi Avusturya devletinin askeri teşkilâtını ve sosyal yapısını ayrıntılı olarak ele almış, ekonomisiyle ilgili bilgiler vermiş, ayrıca öteki bazı Avrupa devletlerinin askeri durumlarından da söz etmiştir. Yeri geldikçe Osmanlı padişahına bütçe açığını azaltmasını, ticaret ve sanatın gelişmesi için yerli malı kullanılmasını tavsiye etmekten, II. Viyana Kuşatması’ndan beri devletin gerilemesinin başlıca sebebinin padişahların zevk ve sefaya düşkünlükleri olduğunu belirtmekten çekinmedi. Eserin çeşitli yazma nüshaları bulunmaktadır. Şiirleri değerli, fakat azdır. Ebubekir Râtip Efendi’nin divânı yoktur.

“Manzumelerinin de nadir olduğunu Fatin Tezkiresi’nden anlıyoruz. Kendisinin seri yazı yazmada becerikli olduğu, bazı eski tabirle kolayca şiir söylemiş olduğunu Nemçe Sefaretnâmesi’ndeki şiirlerinden anlamaktayız. Meselâ Macaristan’ın Sibin (Hermanşdad), Peşte ve Presburg şehirlerinde gösterilen misafirperverlik, balo ve tiyatrolarına, yapılan davetlere ve müzeleri gezmek sebebiyle kendisinin duyguları hakkında sorulan sorulara ve istenen değerlendirmelere karşı hemen şiirle cevap vermiş ve bunları Sefaretnâmesi’nde zikretmiştir. (…) Sefaretnâme’sinden anlaşılacağı üzere Ebubekir Râtip Efendi yaratılış olarak zarif, hoş sohbet, kalender bir kişi olup, biraz da Fransızcayı bildiği ve Fransa inkılâbı hakkında bilgili olduğu anlaşılıyor. Seyahati esnasında kurumları ve kütüphaneleri gezdiği sıralarda Volter, Monteskiyö, Didero vesaireden konu açarak kütüphanelerinde bu eserlerin bulunup bulunmadığını soruyor ve bu soruları sebebiyle kendisi hakkında daha ziyade alâka ve hürmet gösteriliyordu.” (Mustafa Bektaşoğlu)

KAYNAKÇA: İsmail Hakkı Uzunçarşılı (Belleten, c. XXXIX, sayı: 153, 1975), Hüner Tuncer / Osmanlı Ebubekir Râtip Efendi’nin Viyana Mektupları (Belleten, c. XLIII, sayı: 169, 1979), Ahmet Cevdet Paşa / Cevdet Paşa Tarihinden Seçmeler (1994), Abdullah Uçman / Ebubekir Râtip Efendi’nin Nemçe Sefaretnamesi (1999), Mustafa Bektaşoğlu / Hat Sanatı ve Tosyalı Hattatlar (2005), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, 2007). 

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör