Ali Fuat Başgil

Düşünür, Hukukçu, Siyasetçi

Doğum
Ölüm
17 Nisan, 1967
Eğitim
Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü, Paris Siyasal Bilgiler Okulu, Grenoble Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Hukukçu, düşünce ve siyaset adamı (D. 1893, Çarşamba / Samsun - Ö. 17 Nisan 1967, İstanbul). Babası Mehmet Şükrü Efendi, annesi Fatma Hanım’dır. Dedesi Bölükbaşıoğulları’ndan Hafız İbrahim Efendi’dir. İlkokulu Çarşamba’da okudu. Lise öğrenimine İstanbul’da başladı ve Paris’te tamamladı. İstanbul’da okurken Birinci Dünya Savaşı (1914-18)’nın çıkmasıyla birlikte eğitimini yarım bırakarak, dört yıldan fazla süre, Kafkas Cephesi’nde subay olarak askerlik yaptı. İstanbul’a döndükten sonra bir süre ticaretle uğraştı. Daha sonra eğitimini tamamlamak üzere Paris’e gitti. Paris’te önce Saint-Barbe Lisesi, sonra Buffon Lisesi’nde gitti ve burada lise eğitimini tamamladı(1921). Ardından Grenoble Hukuk Fakültesi’nde okuduktan sonra Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü ile Paris Siyasal Bilgiler Okulu’ndan mezun oldu (1929). Grenoble Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra doktorasını Paris Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yaptı. Daha sonra Paris Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü ile Paris Siyasi İlimler Merkezi’ni de bitirdi. Ali Fuat Bey, ayrıca Lahey Devletler Hukuku Akademisi’nin derslerine devam ederek, burayı da bitirdi. Böylece 1930 yılında yurda, 36 yaşında, üç fakülte ve bir yüksek okul diplomalı bir hukukçu olarak döndü. 

Ali Fuat Bey Türkiye’ye döndükten sonra Millî Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim Kurumu’na Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. 1930 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’nde açılan sınavı kazanarak doçent oldu, bir yıl sonra da profesörlüğe yükseltildi. İstanbul Üniversitesi’nin kurulması üzerine Anayasa Hukuku derslerini okutmak üzere bu üniversiteye geçti. Bu görevi sırasında Mülkiye Mektebi’nde hocalık, İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi’nde müdürlük yaptı. 1937’de Hatay Cumhuriyeti’nin Anayasası’nı hazırladı. 1939 yılında ordinaryüs profesör oldu (1939). Türkiye’de ilk kez İş Hukuku derslerini kurarak, müfredat programını hazırladı ve hocalığını yaptı. 1938-42 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı yaptı. 1947yılında Hür Fikirleri Yayma Cemiyeti’ni kurdu. 1952’de Pakistan’da, 1959’da Ürdün’de toplanan İslâm Kongresinde ve 1959’da Almanya’da toplanan Hukuk Kongresi’nde Türkiye’yi temsil etti.

Başgil, Türkiye’de İstanbul Üniversitesi’nde uzun yıllar Teşkilat-ı Esasiye Hukuku (Anayasa) dersleri vermişti. 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden sonra Milli Birlik Komitesi tarafından çeşitli üniversitelerden “demokrasiye inandıkları” için uzaklaştırılan 147’ler listesinde yer aldı. Bir yıl sonra (1961) Millî Birlik Komitesi (MBK)’nin, 147’lerin tekrar üniversiteye belki dönebileceklerine dair özel kanun çıkarmasına karşın, bunu kabul etmedi ve Ragıp Gümüşpala’nın Genel Başkanı olduğu Adalet Partisi (AP) hareketi içerisinde siyasete başladı.

Ali Fuat Başgil, 15 Ekim 1961 Genel Seçimlerinde Adalet Partisi (AP) Samsun listesinden bağımsız aday olarak Cumhuriyet Senatosu üyeliğine seçildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin açılmasından sonra da Cumhurbaşkanlığına adaylığını koydu.  Bunun üzerine, Em. Org. Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanlığında ısrar eden askeri kesimden gelen yoğun tepkilerle karşılaştı. 24 Ekim 1961 gecesi Fahri Özdilek ve Sıtkı Ulay tarafından götürüldüğü Başbakanlık’a, kimi Millî Birlik Komitesi üyesi subaylarınca “hayatınızı garanti edemeyiz” denilerek tehdit edildikten sonra Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildi. Ardından Cumhuriyet Senatosu üyeliğinden de istifa ederek yurt dışına çıktı. Bunu izleyen yıllarda Cenevre Üniversitesi’nde dersler verdi, aynı üniversitede Türk Dili ve Türk Tarihi kürsülerinde başkanlık yaptı. Adalet Partisi’nin yüzde ellinin üzerinde oy alarak tek başına kazandığı 1965 Genel Seçimlerinden sonra emekli olup Türkiye’ye dönen Prof. Ali Fuat Başgil, 17 Nisan 1967 tarihinde İstanbul’da öldü ve Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Ali Fuat Başgil, “Din ve Laiklik” kitabına yazdığı sunuşta temel görüşlerini şöyle özetledi: “Türk devletinin tarihi seyrinde din büyük bir yer tutmuştur. Bunun bir büyük sebebi de, Orta Asya’dan Anadolu’ya inen Türkleri, Avrupa’nın Hıristiyan devletlerinin ‘Haçlı Seferleriyle’ karşılamış olmalarıdır. Bunun altını dikkatle çiziyorum. Haçlı seferleri, Müslümanlara karşı değil, Müslüman Türklere karşı başlatılmıştır. Kudüs’ün Türkler tarafından yeniden fethidir Haçlı Seferleri’ni başlatan. Elbette bundan sonraki Türk tarihi de, Çanakkale’ye, hatta Başkumandanlık Meydan Muharebesi’ne kadar haç-hilal kavgası şeklinde cereyan edecekti.”

Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, yaşamı boyunca bilimin haysiyetini ve kişisel onurunu korumasını bilmiş, bir hukuk adamı ve anayasa hocası olarak, gerektiğinde kanaatlerini sözlü ve yazılı olarak açıklamıştır. Siyasal, sosyal ve hukuksal alanlarda pek çok eser yazdı. Din ve laiklik konularındaki, 27 Mayıs İhtilâli hakkındaki görüşleri büyük ilgi uyandırmıştır.

ESERLERİ:

La Question des Detrois (Ses origines, son evolution sasolution â la conference de Lausanne, 1928), Esas Teşkilât Hukuku Dersleri (1934), La Vie Juridique des Peuples (Belçika 1939), Klasik Ferdî Hak ve Hürriyetler Nazariyesi ve Muasır Devletçilik Sistemi (1938), Esas Teşkilat Hukuku Dersleri (3 cilt, 1940), Türkiye İş Hukuku (1940), Vatandaşın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Müracaat Hakkı (1944), Hukukun Ana Müessese ve Meseleleri (1947), Cihan Sulhu ve İnsan Hakları (1948), Türkçe Meselesi (1948), Vatandaş Hürriyeti ve Bunun Teminatı (1948), Demokrasi ve Hürriyet (1949), Gençlerle Başbaşa (1949), Din Nedir? Din Hürriyeti ve Laiklik Ne Demektir? (1954), Din ve Laiklik (1955), Türkiye Siyasî Rejimi ve Anayasa Prensipleri, 1957), Dinde Reformcular (Eşref Edib, N. Topçu, İ. H. Danişmend ve M. R. Ogan ile, 1959), Vatandaş Hak ve Hürriyetlerinin Korunması ve Anayasamızın Eksiklikleri (2 cilt, 1960), İlmin Işığında Günün Meseleleri (1960), Esas Teşkilat Hukuku (1960),  Demokrasi Yolunda / Siyasî Hukuk Etüdleri (1961), Din Nedir, Din Hürriyeti ve Laiklik Ne Demektir? (1962), 27 Mayıs İhtilâli ve Sebepleri (1963), Seçim Sistemimizin Kıymeti ve Eksiklikleri, A. Fuat Başgil’in Hatıraları (1990).

KAYNAKÇA: Mücellidoğlu Ali Çankaya / Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler (c. II, 1968), Yurt Ansiklopedisi (c. VIII, 1982-83), M. Niyazi Özdemir / Zaman (16.5.1989), Ezel Erverdi / TDE Ansiklopedisi (c. 1, s. 343), A. Selçuk Özçelik / TDV İslâm Ansiklopedisi (c. 5, 1992), Ali Fuat Başgil’i Kimler Tehdit Etti (Sabah, 6.1.2000), Ahmet Kabaklı / Kubbealtı Akademisinde Ali Fuat Başgil (4.10.2000), İhsan Işık / Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006) - Ünlü Fikir ve Kültür Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 3, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Engin Ardıç / Siz Dayatma Görmemişsiniz (Akşam, 11 Nisan 2007).

  

ALİ FUAT BAŞGİL'DEN GENÇLERE ÖĞÜTLER

Prof. Dr. ALİ FUAT BAŞGİL’DEN GENÇLERE ÖĞÜTLER

Çalışmak için müsait vakit ve saat bekleme. Bil ki her gün, her saat çalışmanın en uygun zamanıdır. Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki her yer, her köşe çalışmanın en uygun yeridir.

 Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil; bütün ruhi, bedeni kuvvetinle kendini işine ver.

 Devamlı ritmik çalış. Her gün aynı saatlerde mutlaka çalışmaya otur.

 Düşünen insan, maden kuyusunda kazma sallayan işçiden daha çok çalışır. Fikri çalışmalar için günde, devamlı olarak aynı vakitte, 2-3 saat yeter. İbn-i Sina ‘Katb-u Şifa’ adlı eserini günde iki saat çalışarak yazmıştır.

 Çalışmayı uzun ara vererek terk etme. Her günün derdi ve işi ayrıdır.

 Bir eseri ne kadar tamamlarsan, ondan istifade o kadar fazla olur. Bir günde ve bir zamanda yapman gereken işi ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi de, işi de kendine yeter.

 Her gün bir eserden yüksek sesle beş-on sayfa oku. Bu sayede konuşma ve söz söyleme kabiliyetin artar. Bir hitabı, dersi iyice öğrendikten sonra, kitabı kapayıp neler öğrendiğini gözden geçir. Daha sonra bunları not et. Dikkat et: Sözlerin ve yazıların kısa, açık ve manalı olsun.

 Rastladığın edebî, güzel yazıları ezberle. Bu sayede hem kelime ve ifade hazinen zenginleşir, hem de hafızan kuvvetlenir. Bir konu ve mesele hakkında bir yazı veya eser yazmaya karar verdiğinde, önce bu konu üzerinde yazılmış diğer bir eser oku.

 Sıradan bir kimse zamanı nasıl harcayacağını düşünür. Akıllı insan ise zamanı nasıl değerlendireceğini düşünür. Zira kaybedilen bir saniyeyi dünyanın bütün hazineleri getiremez.

 Gece yatağına uzandığın zaman, o gün ne yaptığını ve yarın ne yapacağını kendine sormadan uyuma.

Gene bil ki, çalışma sevgisi, güçlükleri yenmekten doğar ve kuvvetlenir. Güçlüğü yenmekten hasıl olan manevi zevk eşsizdir. Emin ol ki, harpte zafer yılmayanındır. Sebat önünde güçlükler erir ve imkânsız görünen mümkün olur.

 İşinde rastladığın güçlüğü evvela parçalara ayır. Her parçayı birer birer sırayla yen. Mesela bir dersi en basit elemanlarına; kısım, fasıl ve bahislere ayır. Sırayla her bahsi iyice noksansız öğrenip anlamadan, diğer fasıla geçme. Yani attığın adımı iyice basmadan, diğerini atma.

 Hasta ve yorgun değilsen tatil aylarında bile yavaş ve az da olsa çalış. Ta ki çalışma ihtiyacın körlenmesin ve tekrar çalışmaya koyulmak için zahmet çekmeyesin. Dinlenme bahanesiyle asla boş durma. Boş oturmanın içi, işlemeyen demir gibi, pas tutar.

 Bir işi yapmaya koyulduğunda telaşlanıp sabırsızlanma. Sakin ve metin ol. Yol al, fakat acele etme. Sindirerek çalış ve öğren. İşinde ve dersinde herhangi bir fikir ve noktayı ihmal edip geçme. Küçük ihmalden bazen büyük zararlar doğduğunu unutma.

 En yeni fikirler, eski fikirlerin elbise giymiş halleridir. Dilbilgisi bir gaye değil. Kişinin Asıl gaye fikir zenginliğidir. Kişinin kıymeti dilinin altında ve kaleminin ucunda gizlidir.

 (Gençlerle Başbaşa adlı eserinden derlenmiştir)

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör