Şair, Ressam. 1956, Anamur / Mersin doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini memleketinde tamamlayan şair; İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini ve Çapa Yüksek Öğretmen Okulunu bitirdi. Şairler tanıdı, şiirler ezberledi, hep şiir yazdı. Çeşitli okullarda ve dershanelerde edebiyat öğretmenliği yaparken bir yandan da hayatın fotoğrafını çekti, yağlı boya resimler yaptı.
İlk
şiirlerini, öykülerini, eleştirilerini ve aforizmalarını üniversite yıllarında
(1978) arkadaşlarıyla çıkardığı “Sanatta Kalem” dergisinde yayımlandı. Milliyet
Sanat’ın genç şairlere çağrısına “Özgeçmiş” şiiriyle cevap verdi. Yine 80’li
yıllarda Oluşum dergisinde denemeler ve eleştiriler yazdı.
Köylerinin
gazete okuyan tek adamı olan babasından dinlediği efsaneler, masallar ve
öyküler ileriki yıllarda yazacağı şiirlerinin birer parçası olacaktı.
Özşiir
akımına bağlılığı şairin şiirlerini geç yayımlamasına neden oldu. Aldığı
edebiyat ve şiir eğitiminin etkisiyle bazen klasik tarzda, bazen halk şiiri
tarzında; ama en çok da İkinci Yeninin devamı olan serbest nazım tarzında
şiirler yazdı. Şiir yazmak onun için “ruh doyurma” seanslarıydı sanki. Bir
arkadaşının ısrarıyla kitap yayımlamaya karar verdi.
“Koca
bir sarayın kapısını açmak için küçük bir anahtar yeter; ama küçük bir şiirin
kapısını açmak içinse koca anahtar sözcükler gerekir.” diyen şair, şiirlerinde
zengin sözcük hazinesini, deyimleri ve edebi sanatları büyük bir ustalıkla
kullandı.
Toplumdan
ve toplumsal olaylardan kendini hiçbir zaman soyutlamayan şair, toplum
vicdanında derin yaralar açan olaylar karşısında duyarsız kalmadı. Kimi zaman
Gezi Olaylarının içinde yer alırken, kimi zaman maden göçüklerinde yaşadı
şiirleriyle…
Türkçeyi
büyük bir ustalıkla kullanan şair, daha çok serbest şiir tarzında yazsa da,
şiirin ayrılmaz parçası olan uyağa ve öz Türkçeye bağlıdır.
“Zeymuran” isimli şiir kitabıyla 2014 yılı
Cemal Süreya Şiir Ödülünü paylaşan Barış Erdoğan; asıl amacının tek dizeyle,
hatta tek sözcükle şiir yaratmak olduğunu söyler. Şiirlerine göz atıldığı zaman
Yunus’la başlayan, Fuzuli ve Nedim’le devam eden, Yahya Kemal ve Ahmet Haşim
çizgisinde yürüyen, 1950 sonrası şiirinde yıkanan bir şair kimliğiyle görünür.
Şiir Kitapları:
Kuş
Kıyamet (2011), Şiir Cin/ayetleri (2012), Simurgname (2013), Zeymuran (2014), Nuşirevan
(2016), Teşbih Taneleri (2017).
KAYNAKÇA:
Nurten Bengi Aksoy / İkinci Yeninin İzinde Akdeniz Mavili Bir Şair Barış
Erdoğan (listelist.com, 15 Şubat 2015), Barış Erdoğan kitapları
(kitabinabak.com, kitapyurdu.com vd., 16.05.2019).
AŞKIN ÇARPSIN
BENİ
Barış ERDOĞAN
bana
bir ayet oku içinden dürüstçe
aşkın
çarpsın nefeslendikçe
bir
roman kapağına düşüvermiş şıpsevdiliğimiz
elden
ele hicretteyiz
suskunluğuma
benzer kapı çalışın
yankısı,
senle ben arasında eriyen sarkaç
ben
ömrün mektebinde sıra döverim
dönüp
dolaşıp mısra çiğnerim
ah
ben tahayyül heykeliyim meydanlarda
ince
ince yontmaya gelin
seni
akdeniz’e banmadığım günler katliam
kuş
kuşa oturduğumuza sayalım
baş
başa kalsak sana mutluluk ikram ederim
kısmet
değilmiş, yarın erken gel
TOROSLARDA MUM
ÇİÇEĞİYDİK
Barış ERDOĞAN
toroslarda
mum çiçeğiydik, yanmayı bekleyen
solup
gittik, sönüp gittik, hesap soramadık kimseden
kumrular
dahil
usul
usul ineyim dersin bu yaştan sonra
merdiven
var, basamak yok
kanatlan
sıkıyorsa
bir
bıçak kesiği gibi duruyor dudaklarımın arası
belki
eskilerini giyinmiş hayalimdi
çıplaklığım
fani
nazarım
şiir kokar, bir ölçek almaz mısınız
damlası
kalmaz az sonra
oysa
zemzem
geceleri
kim aşılar sulara umudu
sabaha
kim biçer hoyratça allahım
hesabını
sen sor
ah
ben sana susadım dedim ve öldüm
şimdi
bir mendil ört yüzüme zeytin işlemeli
yüzüm
ya akdeniz’i görsün ya seni
YENİCAMİ’DE
GÜVERCİN OLSAM
Barış ERDOĞAN
yenicami’de
güvercin olsam yaz kış
cuma
günleri gelip yemlesen, okşamadan gitmesen beni
galata
köprüsünün altında balık olsam dört mevsim
her
sabah oltana takılsam, benimle evinin yolunu tutsan
kapalıçarşı’da
mavi boncuk olsam sıra sıra
gelsen,
bileklerine dolasan, okşasan, hiç çıkarmasan
boğaz
vapurlarında kaptan olsan
bugün
yolcu almak yasak desen, sadece beni alsan
taksim’de
bir çiçekçide kızıl bir gülüm,mor bir hatmiyim
masanı
süslesem, eğilip koklasan, tenine dokunsam
ben
galiba bozkırda şiir güverciniyim
yalana
dolana baş vurmadan oturup kafesinde ötsem