Gazeteci
yazar. Tam adı Mehmet Yakup Yılmaz. 18 Şubat 1956, Malatya doğumlu. TED İstanbul
Koleji ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü
mezunudur. Gazetecilik kariyerine 1975 yılında Ankara’da, Yankı dergisi ile
başlamıştır.
İstanbul’da
mesleğe Milliyet gazetesinde devam etti ve burada muhabirlik, haber müdürlüğü,
yazı işleri müdürlüğü ve genel yayın yönetmenliğini yaptı. Milliyet'te yazı
işleri müdürlüğü yaptığı dönemden itibaren köşe yazısı yazmaya başladı.
Aralarında
Tempo, Aktüel, Blue Jean gibi dergilerin de bulunduğu 30’a yakın yayının kurucu
genel yayın müdürlüğünü yapmıştır.
Hürriyet
Gazetesi Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı görevindeyken Hürriyet bünyesinde Spor
gazetesini yayımlamış ve genel yayın müdürlüğü görevini yürütmüştür.
Meslek
yaşamı boyunca Bir Numara Yayıncılık, Sabah ve Hürriyet dergi gruplarında genel
müdürlük görevinde bulunan Yılmaz, 1995 yılında Fanatik ve Posta gazetelerini,
1996 yılında ise Radikal gazetesini kurarak yayın hayatına sokmuş ve bu
gazetelerin genel yayın müdürlüğü görevini yürütmüştür.
2000-2005
yılları arasında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Doğan Gazetecilik
AŞ Murahhas Üyesi olarak görev yapmıştır. 2005-2017 yılları arasında Doğan
Burda Dergi Yayıncılık İcra Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmiştir.
Halen
Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesidir
Günümüzde
Hürriyet gazetesinde köşe yazarı olarak çalışmaktadır.
Kitapları:
Benden
Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma (2007), Kırmızıyı Seçtim - Aşk Mavinin
Altındaydı! (2017), Aşk Her Şeyi Affeder mi?, Aşktan Sonra Hayat Var mı? (2015),
Şaşırma Duygumu Kaybettim Hükümsüzüdür (2018).
KAYNAKÇA:
Mehmet Y. Yılmaz (gazeteoku.com, 05.12.2018), Mehmet Y. Yılmaz (İnternet
kitapçıları, 05.12.2018),
BİRİSİNİ
KENDİNİZE KAÇ GÜNDE ÂŞIK EDEBİLİRSİNİZ?
Mehmet Y. YILMAZ
İrem
Derici’nin “istersem bir erkeği on günde kendime âşık ederim” dediğini Ertuğrul
Özkök’ün köşesinden öğrendim. Ertuğrul, ‘şarkıcı Hatice’nin de şöyle dediğini
aktarıyor: “İstersem bir erkeği bir haftada kendime âşık ederim.” Belli ki bu
konuda bir yarış var ve bu yarışın olası objelerinden biri olarak konu ilgimi
çekti...
Hayır,
megaloman değilim. Yarışın objesi olma durumum şöyle: ‘Bir erkek’ tanımına
uyuyorum ve bu cennet vatanımızda 41 milyon 59 bin 75 erkek yaşıyor. Bunların
yarısı 17 yaşın altında, ‘çocuk’ sayılıyor. Demek ki ‘bir erkek’ kategorisinde
‘yarışmacı’ olarak aşağı yukarı 21 milyon kişiyiz. Ve hayır, heteroseksüel
olmayan erkekleri yok saymıyorum, sadece ‘latan’ ya da ‘açık’ kaç kişi
olduklarını bilmiyorum.
Söz
konusu iddiayı ortaya atan genç kadınların fotoğraflarına da baktım haliyle.
İkisi de hoş, bazılarımızın güzel de bulacağı kadınlar.
Konuyla
doğrudan ilgili değil ama magazin servislerindeki arkadaşlarıma şunu
söylemeliyim ki bir şöhretin isminden söz ederken, adının önüne ne iş yaptığını
yazmak zorunda kalıyorsanız o haberi değerlendirirken iki kere düşünün.
‘Şarkıcı
Hatice’ örneğinden yola çıkacak olursak: Bu hanım o kadar da önemli bir
şahsiyet sayılmamalı.
Nükhet
Duru, Nilüfer, Muazzez Ersoy, Aleyna Tilki, İrem Derici, Demet Akalın filan söz
konusu olduğunda isimlerinin başına bir sıfat yazmak zorunda hissediyor
musunuz?
Hissetmiyorsunuz
çünkü isimlerini yazmak yetiyor. Eğer yazmak gereğini hissediyorsanız size
demeç veren o kadar da önemli birisi değil demektir, sözlerinin değeri de o
zaman öyle ölçülmelidir.
Tekrar
yarışa dönecek olursak: Önce bu konudaki bilimsel tespitlere bir göz atalım.
ABD’deki
Syracuse Üniversitesi’nden Profesör Stephanie Ortigue, âşık olmak için
saniyenin beşte biri kadar bir sürenin yeterli olduğunu tespit etti.
Araştırma,
aşk ile bazı beyin salgıları arasındaki ilişkiler üzerinden yürütülmüş.
Profesör Ortigue’nin araştırması, âşık olduğumuzda kendimizi uçar gibi
hissetmemizin nedeninin beyin tarafından salgılanan 12 değişik hormon olduğunu
da anlatıyor.
Ve
bu salgıların beynimizi ele geçirip, kalbimizi pırpır ettirmesi işte ancak bu
kadar süre içinde olup bitebiliyor.
Gördüğünüz
gibi ‘iddiacı’ genç kadınlar aslında o kadar da ‘iddialı’ sayılmazlar.
Başlangıç
için ‘gün’ ölçüsünden hiç olmaz ise ‘saatlere’ inmelerini öneriyorum.
Öte
yandan sanıyorum sorun, iddiayı ortaya atan genç kadınların ‘aşk’ ile
ilişkilerinde yatıyor.
Gerçek
aşk ile ‘seviyeli ilişki’yi birbirine karıştırıyorlar gibi.
Birisini
kendinize kaç günde âşık edebilirsiniz
İrem
Derici ve şarkıcı Hatice bir erkeği kendilerine bir hafta-10 gün içinde âşık
edebilecekleri iddiasındalar.
‘Seviyeli
ilişki’ kavramı da biliyorsunuz bizim magazinci arkadaşların güzel Türkçemize
hediye ettikleri bir kavram.
Genellikle
magazin şöhretleri arasında kurulan bir ilişki türü bu.
Gazetelere,
dergilere “bilmem kim bey ile (ya da falanca hanım ile) seviyeli bir ilişkimiz
var” şeklindeki söyleşi cümleleri ile yansıyor.
Evvela
insan sevgilisinden söz ederken ‘bey’ ya da ‘hanım’ gibi sıfatlar kullanabilir
mi, kullanması gerekiyorsa bu ilişkiye aşk denebilir mi?
Sonradan,
bir erkek ile bir kadın arasındaki seviyeli ilişki ne olabilir?
Konuşurken
birbirlerine argo sözler söylemediklerini, birbirlerine şiddet uygulamadıklarını,
sevgili ve insan olarak birbirlerinin değerini bilip, saygı duyduklarını
varsaymalıyız.
İyi
ama bu zaten sevgili olsan da olmasan da, tanışıp tanışmamış olsan da herhangi
bir insan ile olan ilişkilerimizde sine qua non (*) bir durum değil midir?
Demek
ki sevgililik durumundaki seviyeli ilişki başka bir şeyi tarif ediyor.
Sanıyorum yatmak için birbirlerine herhangi bir doğrudan ödemede
bulunmadıklarını anlamalıyız. Elbette hediye gibi dolaylı ödemeler hariç
tutulmalı.
Bir
erkeğin ya da bir kadının karşısına geçip sırf siz şöyle ya da böyle hünerlere
sahipsiniz diye birisini kendinize âşık edemezsiniz.
Seviyeli
bir ilişki ise günümüzde daha kolay kurulabiliyor, iddia konusu da esasen bu
olmalı.
Âşık
olduğumuzda beynimiz bazı hormonlar salgılıyor olabilir ve bunu saniyenin beşte
biri kadar bir süre içinde de başarıyor olabilir ama bu o kadar süre içinde
âşık olduğumuz anlamına da gelmemeli.
‘İlk
görüşte aşk’ meselesine geliyoruz yani!
Kişisel
görüşüm şu ki birisini görür görmez âşık olmak o kadar kolay bir durum değil.
Birisini
görür görmez hoşlanabiliriz. Onun yanında olmak, onunla konuşabilmek hatta ona
dokunabilmek için dayanılmaz bir istek de duyabiliriz.
Ama
bu duyguya aşk adı verilebilir mi, emin değilim.
Aşk
biraz daha kapsamlı bir durum olsa gerek. Salt ‘hoşlanmaktan’ daha ileri bir
durum! Ve bunun için herhalde biraz zaman da gerekiyor.
Yakınlaşmak,
tanımak, şu ya da bu özelliklerine vurulmak, bir süre sonra onsuz yapamıyor
olduğunu anlamak, derinleşmek için zaman gerekli.
Ve
yine kişisel görüşüm şu ki âşık olma sürecinin uzunluğu, ilişkinin kalıcılığını
ve uzunluğunu da etkiliyor olmalı.
“İlk
görüşte âşık” olabilenlerin, yine aynı hızla başka aşklara da geçebiliyor
olmaları gerektiğini varsaymak, yanlış olmaz diye düşünüyorum.
KAYNAK:
Birisini kendinize kaç günde âşık edebilirsiniz? (hürriyet.com.tr, 16 Eylül
2018).