Yazar, siyasetçi, tıp doktoru. (D. 1887, Selanik - Ö. 8 Nisan 1958,
Manisa). Tam adı Şefik Hüsnü Deymer olmakla birlikte, Şefik Hüsnü adıyla
bilinir. 1912 yılında, Paris Sorbonne Üniversitesi Fen ve Tıp
fakültelerini bitirdi, sinir hastalıkları uzmanı oldu.
Paris’teyken ilerici fikirlerle tanıştı ve yine o yıllarda Jön
Türklerle ilişkiye geçti. Böylece başlayan politik hayatı İstanbul’da da devam
etti. Balkan Savaşı (1912) ve I. Dünya Savaşı (1914-18)’nda Çanakkale
Cephesi’nde tabip yüzbaşı olarak görev yaptı. Savaştan sonra Türkiye
devrimcilerini birleştirme çabasına girişti. Mütareke döneminde (1918- 1922)
“Kurtuluş” dergisinde yazıları yayımlandı.
Şefik Hüsnü, 23 Eylül 1919 tarihinde, Berlin’den gelen “Türk
Spartakistleri” ile birlikte kurucuları arasında yer aldığı Türkiye İşçi ve
Çiftçi Sosyalist Fırkası'nın (TİÇSF) genel sekreterliğine seçildi (1919) ve
Türkiye Amele Birliği yönetiminde etkili oldu. Ancak 16 Mart 1920 tarihindeki
İstanbul’un işgali ile faaliyetleri yasaklanan parti gizli çalışmayı seçti ve
Milli Mücadele’yi destekledi. TKP (Gizli Türkiye Komünist Partisi)’nin 10 Eylül
1920’de Bakü’de toplanan 1. Kongresinde
gıyabında (kendisi orada olmadan) Merkez Komitesi üyeliğine ve Merkez İcra Komitesi 1.
Sekreterliğine seçildi… Haziran 1921’de, TKP’nin yayın organı “Aydınlık”
dergisini yayımlamaya başladı.
Şefik Hüsnü, 3. Enternasyonal (Komintern)’in 1924 yılındaki bir
toplantısında Kontrol Komisyonu üyeliğine getirildi. Komintern’in verdiği güçlü
destekle, İstanbul Akaretler’de gizli olarak toplanan TKP’nin 3. Kongresinde oy
birliğiyle Genel Sekreterliğe seçildi. (1925) Bu sırada çıkan Takrir-i Sükun
Kanunu çerçevesinde TİÇSF kapatıldı ve yurtdışında bulunan Dr. Şefik Hüsnü,
İstiklal Mahkemesi tarafından gıyabında yargılanarak bir yıl hapse mahkûm
edildi. 1926 yılında Viyana’da parti konferansını düzenledikten sonra
Türkiye’ye döndü ve cezaevine girdi. Cezaevindeyken Komünist Enternasyonal’in
İcra Kurulu’na seçildi. Mayıs
1929’da serbest kaldıktan sonra pasaport alıp Almanya’ya giderek,
Berlin’de Komintern’in Batı Avrupa Bürosu’nu yönetti. 27 Şubat 1933’te Naziler
tarafından düzenlendiği düşünülen
Reichstag yangını provokasyonu sonrasında Georgi Dimitrov ve Almanya’da
bulunan öteki Komintern üyeleriyle birlikte tutuklandı. Altı ay sonra serbest
bırakıldı ve bir bankanın kasasında bulunan Komintern belgeliğini Nazilerden
kaçırmayı başardı.
Şefik Hüsnü’nün 1939’da Türkiye’ye dönmesine izin verildi ve I. Dünya Savaşı’ndaki rütbesiyle tabip yüzbaşı olarak 1941-43 yılları arasında yedek askerlik yaptı. 1945 yılında çıkarılan Cemiyetler Kanunu’ndaki değişiklikle ve TKP kadroları içinden çıkan ve fikir ayrılığı nedeniyle bir grubun Türkiye Sosyalist Partisi’ni kurmasının hemen ardından, o da Bolşevizm eğilimli Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi’ni kurdu (1946). Kuruluşunun üzerinden altı ay geçmeden parti kapatıldı ve Şefik Hüsnü’nün de içinde bulunduğu 43 parti yöneticisi tutuklandı. 1950 Affı’yla serbest kaldı, ancak 1951’de TKP yöneticisi olduğu için yeniden tutuklandı. Yargılanarak 5 yıl 10 ay hüküm giydi, 65 yaşını doldurmuş olduğundan, cezası 1 yıl 4 ay 20 gün süreyle, Manisa’da çekmek üzere, sürgün cezasına çevrildi.
8 Nisan 1959’da Manisa’da sürgünken öldüğünde hâlâ TKP Genel Sekreterliği görevindeydi…
Sağlığında, “Türkiye’de Sosyal Sınıflar” (tarihsiz) adlı bir kitabı yayımlandı. Ölümünden yıllar sonra ise yazılarının da derlendiği “Şefik Hüsnü: Yaşamı - Yazıları - Yoldaşları” (2000) adlı kitap yayımlandı.
KAYNAKÇA: Türkiye Ansiklopedisi (İstanbul 1974, c.4, s.1265), Şefik
Hüsnü Yaşamı - Yazıları - Yoldaşları (2000).