Mehmet Soysal

Gazeteci-yazar, Yönetici

Doğum

Gazeteci yazar, yönetici, Demirören Medya Medya Grubu İcra Kurul Başkanı. 1964 yılında Elazığ’da doğdu. Kamu Yönetimi ve Sinema-Televizyon eğitimi aldı. Preston Üniversitesinde Siyaset Bilimi eğitimine devam eden Soysal, 1983 yılında Türkiye Gazetesinde başladığı meslek hayatını 1992 yılından itibaren TGRT TV’de sürdürdü. Kanalın satılmasından sonra TGRT Haber’de Genel Yayın Yönetmenliği yaptı. 3 kitap yazdı, çeşitli belgeseller hazırladı.

Mayıs 2018’de Demirören Holding bünyesindeki Demirören Medya Grubu Yönetim Kurulu, etkin yönetimi geliştirmek amacıyla oluşturduğu İcra Kurulu başkanlığına Demirören Medya Başdanışmanı ve Milliyet Gazetesi köşe yazarı Mehmet Soysal’ı getirdi.

Konuyla ilgili olarak Demirören Medya Grubu’ndan yapılan açıklamada “Yeni yapılandırılan İcra Kurulu aracılığı ile; medya grubumuzda idari ve mali işler, basılı-dijital medyanın kendi içinde işbirliğinin artırılması ve elde etmek istediğimiz grup sinerjisinin oluşturması amaçlanmaktadır. İcra Kurulu Başkanlığı görevine Sayın Mehmet Soysal getirilmiş olup, her üye kendi sorumluluk alanları doğrultusunda koordinasyon görevini üstlenecektir. Yeni İcra Kurulumuz, 25.04.2016 Pazartesi gününden itibaren görevine başlayacaktır. Yeni yapının Medya grubumuz için hayırlı olmasını dileriz” bilgileri yer aldı.

 

Demirören Holding Yeni İcra Kurulu’nda yer alan isimler şu şekilde belirlendi:

 

Mehmet Soysal - Demirören Medya Başdanışmanı/Milliyet Gazetesi Yazarı

Fikret Bila – Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

İsmail Yuvacan – Vatan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

Serkut Bozkurt – Digital Yayınlar Koordinatörü

Emrah Kurtoğlu – Genel Müdür (Reklam/ İdari ve Mali İşler)

Necdet Hüddam – Demirören holding Temsilcisi

 

KAYNAKÇA: Mehmet Soysal, Milliyet ve Vatan'ın başına atandı, yayın yönetmenleri itiraz etti, Demirörenler vazgeçti (t24.com.tr, 25 Nisan 2016), Ertuğrul Özkök'ü bırak Mehmet Soysal’a bak! Hürriyet'te son gülen kim olacak? (medyaradar.com, 26.04.2018), Demirören Medya’nın yeni kaptanı Mehmet Soysal (medyabey.com, 07.06.2018).

BU DEVRİN ADI - 1

BU DEVRİN ADI - 1

 

Mehmet SOYSAL

 

Bir yıl geçip gitti herkesin ömründen...

Dünü hatırlayan yok, hatırlamak isteyen de...

Gündelik yaşıyor.

Düşünüyor.

Karar veriyor.

Methiyeler diziyor.

Ve küfürler ediliyor...

Ve böyle davranarak mutlu olduğunu zanneden milyarlarca insan arasında aklımızı korumaya çalışarak yaşıyoruz.

Düne dair yaşadıkları ne varsa hepsi çöplüğe dönüştürülen akıl kutularından rutin olarak siliniyor sanki...

Aynalara bakıp kendisiyle yüzleşmekten de kaçıyorlar.

Ve yaşadıklarının muhasebesini yapmaktan da...

Sosyal medyaya dahil olarak önemli bir ayrıcalık elde ettiğini düşünenler, klavyenin harflerini adeta kazma kürek gibi kullanarak günah kuyuları kazıyor.

Başkalarına ait günahları kör kuyulardan çıkartacak kadar sapıtmış olanlar kendi günahlarına sıra gelince hepsini gecenin karanlıklarında kuytu yerlere gömerek yaşıyor...

Bu yüzden bu devrin adını bilen yok.

 “Bilgi çağı” geliyor diye büyük sevinçlerle karşılamıştık...

Lakin, bizi bilgilendireceklerin kim olacağını unutmuştuk...

Dünyadaki iyi insanlarla tüm cahillerin, kötülerin buluştuğu yeryüzündeki cehennemin adı; sosyal medya.

Milyarlarca deli, çılgın, akıl fukarası, taraftar ve savaşçının kirli bilgisiyle karşı karşıya kalacağımızı hiç düşünmemiştik.

Kan rengine boyanmış bir okyanus misali.

Ve sisler bulvarı gibi...

Kim iyi, kim kötü.

Kim terörist, kim sapık.

Kim düşman, kim dost.

Kim hain, kim sadık.

Kim aşık, kim deli.

Kim casus, kim gazeteci.

Kim yazar, kim okuyucu.

Kim öğrenci, kim öğretmen.

Kim kadın, kim erkek belli değil...

Fitne salgın bir virüs gibi dünyayı kaplamış bir kere...

“Okları kırıp dağlara çekilme vakti” geldi mi yoksa...

Sosyal medya denildiğinde ise akla hemen şunlar geliyor;

Google, Yahoo, Facebook, Skype, Hotmail, Twitter, YouTube, Instagram ve bloglar...

Ve hepsinin merkezi de Amerika’da!

 

Pazartesi günkü yazımızda devam edeceğiz.

 

KAYNAK: Bu devrin adı-1  (hürriyet.com.tr, 05.01.2019).

BU DEVRİN ADI - 2

BU DEVRİN ADI - 2

 

Mehmet SOYSAL

 

SUÇLULARIN olağanüstü sınırsız sığındıkları adres sosyal medya.

Bastırılmış bütün marazi duyguların zirvesinde geziniyor milyarlarca insan...

Ve herkese ulaşmak artık o kadar kolay ki...

*

Hukuksuz, cezasız bir maskeli balodayız sanki.

ABD hukukuna göre internet ortamında işlenen suçlara ilişkin süreç şöyle:

IP adres ve trafik bilgileri, yer sağlayıcılar veya erişim sağlayıcılar tarafından 90 gün süreyle saklanıyor.

Bu süreç içinde resmi otoritelerce başvurulduğunda ise saklama süresine 90 gün daha ilave ediliyor...

 

*

Lakin neye yarıyor ki...

Yazan yazdığıyla dilediğini yapıyor ve keyif çatmaya devam ediyor.

Kişiler arasındaki yüz yüze görüşme, yerini bilgisayarlara, telefonlara terk ettiğinden beri herkes içinde biriktirdiği kötülükleri tohum eker gibi serpiyor...

Ve sanal terörizmle mücadele etmek gittikçe zorlaşıyor...

Bilimsel gerçeklerden yoksunlaşan büyük bir kalabalık duygularına yenik düşüyor ve acımasızca yazılan cümleler tüm değerleri anlamsızlaştırıyor.

 

*

 

1962 yılında “Bilgisayarlar birbirleriyle iletişim kurabilir” dediğinde alay edilmesine rağmen interneti ve e-maili bulan Prof. Leonard Kleinrock yedi yıl önce İstanbul’a geldiğinde ‘Baş Başa’ programıma konuk olmuştu...

İnternet ortamında yığınla işlenen suçları sorduğumda demişti ki:

“Virüs ve spam’ler internetin karanlık yüzünü oluşturuyor. Buna dolandırıcılık, porno, kirli ve yalan bilgiler gibi daha başka suçlar eklenebilir. İnternetin kötü yanlarından insanlığı, devletleri ve şirketleri koruyabilmek oldukça zordur...”

 

*

 

Ve bu sözleri Prof. Kleinrock’tan dinleyince tehlikenin farkına daha iyi vardığımızı itiraf etmeliyim.

Anlıyorduk ki kendini koruyamayan insanları artık korumak gerekiyor...

Böylesine büyük bir virüs bataklığıyla karşı karşıya kalan insanın dünyada yaşaması daha da zorlaşıyor.

Prof. Kleinrock, gelinen bu noktada yaşananları gördüğü zaman daha çok üzgün olduğunu belirterek şunları söylemişti:

“Buluşumdan kaynaklanan suçlarımla ve günahlarımla yüzleştiğimde çoğu zaman pişman oluyorum bulduğuma...”

Ve “Umudum iyi insanlarda” demişti...

 

*

 

İnternetin karanlık yüzünün her geçen gün büyüdüğünü gördükçe üzüldüğünü söyleyen Kleinrock:

“Evet, bazen güzel hayaller kurarak insanlığın faydası için önemli buluşlara imza atanlar, çoğu zaman bulduklarına da pişman oluyor...

Tıpkı atomu silah olarak bulan, daha sonra da sonuçlarını gördüğünde intihar ederek vicdanını rahatlatmayı seçenler gibi...”

 

*

 

İnsanlığın faydası için dünya piyasalarına sürülen her buluş olağanüstü bir denetime ve hukuki zemine muhtaç...

Hukuki altyapıdan uzak her buluş, büyük felaketlere yol açıyor...

Dijital çağda atom bombasından daha etkili olan yalan, iftira, hakaret artık klavye kovboylarının, teröristlerinin ve tetikçilerin en büyük silahı...

Ve dijital dünyanın karanlık yüzünde yaşayan, yüzü gözükmeyen, ismi bilinmeyen kötülerin toplanarak kurduğu bu tehlikeli ordular artık dünyayı yönetmeye talip.

Sahi, bu çağın adı neydi?

Bilen ve adını koyabilen var mı?

 

*Çarşamba günkü yazımızda devam edeceğiz.

 

KAYNAK: Bu devrin adı - 2 (hürriyet.com.tr, 07.01.2019).

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör