Gazeteci
yazar. İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Diyanet İşleri
Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nda basın müşavirlikleri yaptı. 6 Nisan
2011 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler
Müşavirliği'ne, Ağustos 2014'e kadar bu görevine devam ettikten sonra MEB Basın
Müşaviri olarak atandı.
Abdülkadir
Özkan, 9 Mart 2015 tarihiyle yaş haddinden emekliye ayrılan Etyen Mahçupyan'ın ve
28 Nisan 2015’te Ali Sarıkaya ve Ertan Aydın'ın milletvekili adayı olmalarıyla boşalan
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başdanışmanlık kadrolarından birine getirildi.
Eski
bakanlardan Nabi Avcı’nın da öğrencisi olan Abdülkadir Özkan iyi derecede
İngilizce bilmektedir. 2017’de üç kitabı ard arda yayımlanmıştır. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu İletişim
İhtisas Komitesi Yönetim Kurulu üyesidir.
ESERLERİ:
Erdoğanofobi
- Siyasette Erdoğan Korkusu (2017), Kestanepazarı’ndan Pensilvanya’ya Fetullahçı
Terör Örgütü (2017), Modern
Zamanların Hasan Sabbah'ı: Fetullah Gülen (2017).
KAYNAKÇA:
Abdülkadir Özkan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yeni başdanışmanı oldu (ntv.com.tr,
28 Nisan 2015), Mahçupyan'ın yerine atanan Abdülkadir Özkan'ın bilinmeyenleri
(odatv.com, 28.04.2015), Başbakan Başdanışmanı Abdülkadir Özkan: FETÖ
Dolmabahçe'de bitecekti (haberturk.com, 21 Şubat 2017), Başbakan'ın
Başdanışmanı Abdülkadir Özkan Odatv'ye konuştu: Türkiye din bezirganlarından
kurtulmak zorunda! (odatv.com, 21.03.2017).
SAİD NURSİ VE NURCULUK
Abdulkadir ÖZKAN
Biraz
okuyan, okuma ile ilgisi olan kime sorsanız Bediüzzaman Said Nursi ve Nurculuk
hakkında bir şeyler söyler. Çünkü Said Nursi kendisini bu topluma kabul
ettirmiş ve bu yüzyılın yetiştirdiği sayılı âlimlerimizden ve mücahitlerimizden
birisidir. Şahsen benim İslâm'ı tanımamda eserlerinin büyük yeri ve önemi
vardır. Benim gibi yüz binlerce insanda aynı kaynaktan istifade etmiştir.
Ancak, zaman içinde bazı çevreler bu büyük insanı sadece kendi inhisarlarına alma
ve sadece kendi düşüncelerine hizmet ettirmek gibi bir yola sapmakla kanaatimce
o büyük insanın bu topluma yapacağı tesiri azaltmışlardır.
Her
ne ise maksadım işin bu yönüne girmek değildi. Maksadım bu büyük İslâm âlimini
hayatı ve eserleri ile topluca sunan bir eserin yayınlanmış olmasından
duyduğum memnuniyeti ifade etmek ve bu çalışmayı yapan İhsan Işık kardeşime
teşekkür etmekti.
İhsan
Işık çeşitli eserleri ve çalışmalarından dolayı okuyucularımın büyük bir
bölümünün tanıdığı kanaatinde olduğumdan onun yazarlığı ve diğer çalışmaları
üzerinde durmayacağım. Ancak, son eseri "Bediüzzaman
Said Nursi ve Nurculuk" üzerinde
durmak ve okuyucularıma tanıtmak istiyorum.
Hemen
belirteyim ki ihsan Işık bu eserinde Said Nursi kimdir ve Nurculuk nedir? sorusunu
soran ve bu sorunun cevabını araştıran herkese sorunun cevabını açık bir
biçimde vermiş. Hem de taraf olmadan, grup taassubuna kapılmadan o büyük
zatın büyüklüğünü olduğu gibi ortaya koymuş.
Eserini
öylesine kapsamlı hazırlamış ki, baştan sona okuduktan sonra insan "şu
konuyu da işleseydi iyi olurdu" gibi bir itirazda bulunamıyor. Kısacası,
Bediüzzaman Said Nursi ve Nurculuk eseri hem bu konuda araştırma yapacaklar
için bir başvuru kitabı, hem de bu konuyu merak edenler için meselenin bütün
yönleri ile bir arada bulunabileceği bir muhtevada.
Şimdi
de eserin muhtevasına ana başlıkları ile temas etmekte yarar görüyorum.
Said
Nursi'nin hayatı ve tüm dönemleri boyunca verdiği mücadele ve bu dönemlerin
özellikleri…
Bediüzzaman'ın
günümüzde de tartışma konusu çeşitli meseleler hakkındaki görüşleri…
Eserlerinin
tümünde yer alan bütün konuların listesi ve bu konuların kısa izahları…
Bediüzzaman
ve Nurculuk hakkında gerek talebelerinin, gerek diğer kesimlerin görüşleri…
Bediüzzaman'ın
ölümünden önce ve sonraki dönemlerde Risale-i Nur talebelerinin İslâm'a
hizmetleri ve Nurculuk davaları…
Bediüzzaman'ın
ölümünden sonra açıklanan, tahribat-sadeleştirme, Humeyni-İran İslâm Devrimi,
Amerika-NATO taraftarlığı, DP çizgisindeki partilerin tercihi, Erbakan
liderliğindeki partilerin dışlanması gibi görüşler kitapta işlenen konular
arasında.
Kitabın
muhtevasına daha fazla girmeden bu konuyu merak edenlerin okumasını tavsiye
etmekle yetinirken bu ilk kitabı ile yayın dünyasına atılan Ünlem Yayınlarına
başarılar diliyorum.
Kaynak:
Abdülkadir Özkan Said Nursi ve Nurculuk
ZALİMLER
LAFTAN ANLAMAZ!..
Abdülkadir ÖZKAN
Cumhurbaşkanı
Erdoğan gerek BM Genel Kurulu’nda gerek ABD’deki çeşitli temaslarında
yaptıkları gerçekten mazlumların sesi oldu. Anlayanlar için söylenmesi gereken her
şey söylendi. Söz gelimi Birleşmiş Milletler’in ne işe yaradığı sorusu, Keşmir
konusunda söyledikleri, Filistin meselesi, İsrail’in yaptıkları ve buna
karşılık BM’nin hiçbir şey yapmamış, yapamamış olması, Suriye ile ilgili
tespitleri ve teklifleri bir bütün olarak zalimlerin kimyasını bozdu mu
bilemiyorum ama mazlumları biraz olsun rahatlattı. Diyebilirim ki, yıllardan
beri aynı konularda düşündüklerimiz ve söyleyip yazdıklarımızın
Cumhurbaşkanı’nın ağzından net bir şekilde dile getirilmesini alkışlıyorum.
Ancak, konuyu bu kadarla sona erdirirsek, tüm dile getirilen haksızlık, zulüm
ve cinayetlerin zalimlerin yüzlerine haykırılması zalimleri rahatsız etmemiş
ise o zaman atılması gereken bazı adımlar var demektir.
Hemen
belirteyim ki, bir haksızlığın ve zulmün tespit edilmesi ve bunun çeşitli
ortamlarda dile getirilmesi önemlidir. Ancak, yıllardan beri aynı şeyler benzer
ya da farklı ortamlarda dile getiriliyor olmasına rağmen zalimlerin hareket
tarzında bir değişiklik olmuyor ise bunun nasıl sağlanacağı üzerinde kafa
yormak gerekiyor. Özellikle BM’ye yönelik eleştiriler, dünyanın beşten büyük
oluşunun bir gerçek olması isteniyorsa bu yapıya karşı alternatif bir
uluslararası örgüt oluşturulması gerekiyor. Yoksa dünya beşten büyüktür deyip
BM’nin aldığı kararların uygulamaya konulabilmesi için Güvenlik Konseyi’nin 5
daimi üyesinin onayına muhtaç ve 5 üyeden birisi alınan kararı beğenmeyip veto
ettiğinde o karar uygulanamıyorsa önce bu düzeni değiştirecek eylemlere ihtiyaç
var demektir.
Sayın
Cumhurbaşkanı yüreğimize seslenmiş, biraz olsun yüreğimizin serinlemesine
vesile olmuştur. Ancak, yıllardan beri yaşadıklarımız gösteriyor ki, zalimleri
sözle adil olmaya zorlamak mümkün değil. Onlar sadece kendi çıkarlarını
düşünüyor, bunun için sahip oldukları gücü hak sebebi olarak görüyorlar. Böyle
olunca haksızlıkların giderilmesini haksızlığı yapanlardan beklemenin bir işe
yaramayacağını görerek alternatif için harekete geçmek gerekiyor. Bir karşı
oluşum için harekete geçildiğinde arabalarının tekerine çomak sokulacağını
anlayan zalimlerin gelişmeleri kenardan seyredeceklerini sanmak gaflet olur. Bu
bakımdan söz gelimi bir karşı örgüt olarak İslam ülkelerini birleştirmek için
harekete geçildiğinde, harekete geçenlere bu dünyanın dar edileceğini görmek
gerekiyor. Bu göze alınamadığı sürece şikayetlerimiz sözden öte geçmeyecektir.
KAYNAK:
Abdülakdir Özkan / Zalimler laftan anlamaz!.. (Milli Gazete, 27.09.2019).