Leyla Sayar

Oyuncu

Doğum
01 Ocak, 1939
Ölüm
22 Temmuz, 2016
-
Eğitim
Amerikan Kız Koleji
Burç
Diğer İsimler
Emel Leyla Sayar

Sinema oyuncusu (D. 1 Ocak 1939, İstanbul - Ö. 22 Temmuz 2016, İstanbul). Gerçek adı Emel Leyla Sayar olup sanat hayatında ön adını kullanmamıştır. Annesi Çerkez, babası Selanik göçmeni olan Leyla Sayar, Amerikan Kız Koleji mezunudur.

Kolejde okurken filmcilerin dikkatini çekti. 1950’li yıllarda Caddebostan Plaj Güzeli seçildi.. Bir dönem Ankara Devlet Tiyatrosu'nda eğitim gördü. 17 yaşındayken 1957 yılında Yıldız Dergisi'nin düzenlediği artist yarışmasında dereceye girerek ilk filmi olan 1958 yılında çekilen "Üç Garipler" filmiyle sinemaya adım attı. Ardından "Duvaklı Göl", "Dertli Irmak" gibi filmlerde oynadı.

Leyla Sayar dönemin vamp ve ateşli kadın rollerinde ilk sırada yer almaktaydı. O yıllarda pek çok sinema sanatçısının yaptığı gibi sahneye de çıktı, ama dansöz olarak. Daha önce hiç böyle bir iş yapmamış olduğu için, Kudret Şandıra'dan bir hafta ders alarak 1972' de çıktığı sahnede şansı yaver gitmedi. Filmlerini hayranlıkla izleyenler onu sahnede dans ederken görmekten pek hoşlanmayınca sanat hayatını noktaladı.

Kısa süreliğine Muzaffer Tema ile bir ilişki yaşadı. Bir ara sahnelerde oryantal yaptı. 1974’te Erdal Kasidecioğlu ile evlendi, bir yıl sonra boşandı. Ardından kendini dine verdi, örtündü ve köşesine çekildi.

Türk sinemasının en ünlü kadınlarından biriyken, kendini dine adayarak, beş evini yoksullara verdikten sonra, ölümünden sonra Kızıl'a bıraktığını vasiyet edip bu son evinde eşyasız, kimsesiz, yalnız olarak yeni bir hayat yaşadı. 22 Temmuz 2016 günü 77 yaşında iken Nişantaşı'nda; sadece çekyatı, sehpası ve seccadesi olan bu boş evde yalnız başına yaşarken öldü. İstanbul, Yeşilçam'ın efsane isimlerinden Leyla Sayar; - Cuma günü- hayata gözlerini yummuş. 23 Temmuz 2016 günü sessiz sedasız Merkez Efendi Mezarlığı'na defnedildi.

170 filmde rol aldığını söylemiş olan Sayar’ın önemli filmlerinden bazıları şunlardı: Aşk Hırsızı, Yangın Var, Ayşecik, Gümüş Gerdanlık, Şoförün Karısı, Dişi Örümcek, Şafak Bekçileri, Şehrazat, Suçlular Aramızda.

 Son yıllarında bütün hayatını eşyasız evinin salonundaki yatakta geçirdi. Günde bir simit ya da poğaça yiyor, musluk suyu içiyordu. Emekli maaşıyla yarı aç yarı tok yaşasa da şikayet etmiyordu bir dönemin ünlü yıldızı. Tek şikayeti hastalığıydı. Kulakları duymuyor, hemoroid’i var, midesi iyi değildi ve elbise üzerinden bile belli olan sağ karın bölgesindeki şişlik nedeniyle feci ağrılar yaşıyordu. Ancak tedaviyi kabul etmiyordu.

 

İşte, 1957’de Duvaklı Göl filmiyle sinemaya adım atan, 1963’te tam 14 film çevirerek rekor kıran, 170 filmiyle bir dönemin zirvesine çıkan Leyla Sayar, ölümünden altı ay önce kendisiyle yapılan bir röportajda bir takım dini kitaplar yazdığını, bu kitapları Kültür Bakanlığına emanet ettiğini belirtmişti.

Leyla Sayar'ın, bu röportajda söyledikleri:

 

"Bu ev size mi ait Leyla Hanım?

 

Bu benim elimdeki son evim. 40 yıldır bu evde yaşıyorum, bugüne kadar içeri kimseyi almadım. Ben öldükten sonra da Kızılay’ın olacak.

 

Diğer evlerinize ne oldu?

 

Beş tane evim vardı, onları fakir fukaraya, ihtiyacı olanlara bağışladım.

 

Peki siz rahat mısınız, geçinebiliyor musunuz?

Emekli maaşım var ama yetmiyor.

 

Sağlığınız ne durumda?

Sağlığım hiç iyi değil. Geçen akşam hayatımda ilk kez komşulardan, kapıcıdan yardım istedim. Ağrılarım dayanılmaz boyutlara ulaştı.

 

Rahatsızlığınız nedir?

 

Kulaklarım duymuyor, hemoroidim var ve karnım ağrıyor. Bu yüzden ağrı kesici alıyorum sürekli (Elbise üzerinden bile sağ karın bölgesindeki şişlik belli oluyor.)

 

Size bakan, destek olan birisi var mı?

 

Yalnızım, kimsem yok. Ama Allah’ım beni yalnız bırakmıyor. O hep yanımda. Geceleri benden sonra insanları aydınlatacak kitaplar yazıyorum, ibadet ediyorum.

 

Yalnızlık zor değil mi?

 

Yalnızlığı ben hep sevdim. Yeşilçam dönemimde de gece dışarı çıkmazdım. 170 film çektim, birini bile izlemedim, birinin bile galasına gitmedim.

 

Efsaneydiniz…

 

Ne efsanesi ayol, yok öyle şey. Geldi geçti o yıllar, işte buradayım. Ben şöhreti de hiç sevmedim, sevemedim. Ben Allah aşığıyım, benim asıl sevdam o. Kitaplar yazdım, elimde hazır duruyorlar. Ben ölürsem onlar Kültür Bakanlığı’na emanettir. Hala günde 5-6 saat yazıyorum. Bol bol düşünüyorum.Sabahlara kadar düşünüyorum. İnsanlar düşünürse mutlu olur. Çözüm, düşünmekte.

 

Bu eve neden kimse giremiyor?

 

Yeşilçam yıllarımda da evime kimseyi sokmazdım. Ben yalnızlığı severim. Gördüğünüz gibi evim bomboş…

 

Eşyanız da yok…

 

Bir iki elbisem var, onları kovada yıkıyorum, kalorifer petekleri üzerinde kurutuyorum. Mutfağım yok. Simit, poğaça, haşlanmış patates getiriyorlar. Param varsa, dışardan yemek istiyorum. Musluk suyu içiyorum. Ben fakirliği çok seviyorum.

 

Arka odanın pencere camları kırık… Kışın burada kalamazsınız…

 

Bir şey olmaz… Allah beni korur." (*)

 

 

Rol Aldığı Başlıca Filmler:

 

Ankara Ekspresi (İrma, Sinema Filmi, 1970)

Şeytanın Kurbanı (Sinema Filmi, 1965)

Ateş Gibi Kadın (Sinema Filmi, 1965)

Aman Dünya Ne Dar İmiş (Sinema Filmi, 1965)

Şehrazat (Sinema Filmi, 1964)

Ve Allah Gençleri Yarattı (Jale, Sinema Filmi, 1964)

Suçlular Aramızda (Nükhet, Sinema Filmi, 1964)

Beş Şeker Kız (Tülin, Sinema Filmi, 1964)

Baba Hasreti (Sinema Filmi, 1964)

Aşk ve Kin (Nevin Yalın, Sinema Filmi, 1964)

Ankara'ya Üç Bilet (Sinema Filmi, 1964)

Şafak Bekçileri (Zeynep, Sinema Filmi, 1963)

Öldür Beni (Sinema Filmi, 1963)

Çapraz Delikanlı (Gülay, Sinema Filmi, 1963)

Çapkın Hırsız (Leyla, Sinema Filmi, 1963)

Zehir Hafiye (Jale, Sinema Filmi, 1963)

Yakılacak Kitap (Sinema Filmi,1963)

Sabah Olmasın (Sinema Filmi, 1963)

Makber (Leyla, Sinema Filmi, 1963)

Leyla İle Mecnun Gibi (Leyla, Sinema Filmi, 1963)

Kezban (Vivet, Sinema Filmi, 1963)

Kavgasız Yaşayalım (Leyla, Sinema Filmi, 1963)

Dişi Örümcek (Leyla, Sinema Filmi, 1963)

Büyük Yemin (Sibel, Sinema Filmi, 1963)

Aşk Hırsızı (Leyla, Sinema Filmi, 1963)

Şoförün Karısı (Sinema Filmi, 1962)

İki Çalgıcının Seyahati (Sinema Filmi, 1962)

Öldüren Bahar (Sevil, Sinema Filmi, 1962)

Çifte Nikah (Sinema Filmi, 1962)

Ver Elini İstanbul (Türkan, Sinema Filmi, 1962)

Leyla (Leyla, Sinema Filmi, 1962)

Kadın ve Tabanca (Nedret, Sinema Filmi, 1962)

Gümüş Gerdanlık (Leyla, Sinema Filmi, 1962)

Geçti Buranın Pazarı (Sinema Filmi, 1962)

Dilberler Yuvası (Sinema Filmi, 1962)

Bir Çiçek Üç Böcek (Suna, Sinema Filmi, 1962)

Aşka Kinim Var (Handan, Sinema Filmi, 1962)

Aşk Güzeldir (Sinema Filmi, 1962)

Şeytanın Kılıcı (Leyla, Sinema Filmi, 1961)

İki Yetime (Gül, Sinema Filmi, 1961)

Çapkınlar (Sinema Filmi, 1961)

Yabancı Adam (Sinema Filmi, 1961)

Yaban Gülü (Sinema Filmi, 1961)

Vahşi Kedi (Sinema Filmi, 1961)

Kara Dut (Sinema Filmi, 1961)

Gönülden Gönüle (Leyla, Sinema Filmi, 1961)

Boş Yuva (Sinema Filmi, 1961)

Ayrı Dünya (Sinema Filmi, 1961)

Ölüm Perdesi (Sinema Filmi, 1960)

Yangın Var (Müjgan, Sinema Filmi, 1960)

Devlerin Öfkesi (Leyla, Sinema Filmi, 1960)

Can Mustafa (Afitap, Sinema Filmi, 1960)

Aşk Rüzgarı (Cahide, Sinema Filmi, 1960)

Aşk Hırsızı (Sinema Filmi, 1960)

Ayşecik (Dansöz Aysel, Sinema Filmi, 1960)

Aslan Yavrusu (Deniz Kızı / Neco Hanımefendi, Sinema Filmi, 1960)

Üç Kızın Hikayesi (Betigül Tayfur, Sinema Filmi, 1959)

Ninno (Sinema Filmi, 1959)

Kaderim Böyle İmiş (Elif, Sinema Filmi, 1959)

Bizim Mahalle (Sinema Filmi, 1959)

Duvaklı Göl (Sinema Filmi, 1958)

Dertli Irmak (Sinema Filmi, 1958)

Üç Garipler (Ayşe, Sinema Filmi, 1957)

 

KAYNAKÇA: (*) Yüksel Şengül / Leyla Sayar geride bıraktığımız temmuz ayında öldü (sozcu.com.tr, 01.08.2016), Leyla Sayar... Yalnız yaşadı, yalnız öldü (Hürriyet Haber, 02 Ağustos 2016),  Leyla Sayar kimdir?  (sabah.com.tr, 11.09.2016), Leyla Sayar (sinematurk.com, 11.09.2016).

LEYLA SAYAR GERİDE BIRAKTIĞIMIZ TEMMUZ AYINDA ÖLDÜ

LEYLA SAYAR GERİDE BIRAKTIĞIMIZ TEMMUZ AYINDA ÖLDÜ

 

Yüksel ŞENGÜL

 

Türk sinemasının bir dönemine imzasını atan, 60'lı yıllarda fırtına gibi esen ve Yeşilçam'da ikinci Cahide Sonku gözüyle bakılan ünlü oyuncu Leyla Sayar, yalnız yaşadı, yalnız öldü.

 

22 Temmuz Cuma günü saat 10. 07’de Amerikan Hastanesi’nde sessizce hayata veda eden Sayar’ın ölümü sanat dünyası tarafından da bilinmedi. En son rahim kanseri teşhisi konulan Leyla Sayar’ı altı ay önce SESAM (Sinema Emekçileri Meslek Birliği) Başkanı Yılmaz Atadeniz ile aktör Cengiz Güçlü, İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi’nin Nisahiye Servisi’nde Dr. Haluk Bacanakgil’e tedavi ettirmek istemişti. Ancak tedaviyi kabul etmeyen ünlü yıldız, daha sonra köşesine çekilmişti.

 

Naaşının Merkez Efendi Mezarlığı’na defnedildiği söylenen, yıllardır sesi soluğu çıkmayan Leyla Sayar’ın 40 yıldır yalnız yaşadığı “Ölümümden sonra Kızılay’a bağışlayacağım” dediği Nişantaşı’ndaki evine ilk kez Sözcü Pazar girmişti. İşte bir yıl önce arkadaşımız Yüksel Şengül’ün onunla yaptığı son röportaj.

 

Önce sinemanın masum kızıydı Leyla Sayar. Özellikle 60’lı yıllarda fırtına gibi estiği Yeşilçam’da ikinci Cahide Sonku gözüyle bakıldı ona. Sonra vamp oldu, ardından sahnelerde oryantal yaptı, derken “Kendimi Allah’a adadım” diyerek köşesine çekildi, adeta inziva hayatı yaşamaya başladı. Yıllardır sesi soluğu çıkmayan bir dönemin ünlü yıldızı Leyla Sayar’ın 40 yıldır yalnız yaşadığı “Ölümümden sonra Kızılay’ın olacak” dediği Nişantaşı’ndaki evine ilk kez Sözcü Pazar girdi. Mutfağı ve banyosu olmayan, tuvaletinin kapısı çıkarılmış, eşyasız, giysisiz, bomboş bir dairede karşıladı bizi ünlü sanatçı.

Bütün hayatı salondaki yatakta geçiyor Leyla Sayar’ın. Günde bir simit ya da poğaça yiyor, musluk suyu içiyor. Emekli maaşıyla yarı aç yarı tok yaşasa da şikayet etmiyor bir dönemin ünlü yıldızı. Tek şikayeti hastalığı. Kulakları duymuyor, hemoroid’i var, midesi iyi değil ve elbise üzerinden bile belli olan sağ karın bölgesindeki şişlik nedeniyle feci ağrılar yaşıyor. Ancak tedaviyi kabul etmiyor.

 

İşte, 1957’de Duvaklı Göl filmiyle sinemaya adım atan, 1963’te tam 14 film çevirerek rekor kıran, 170 filmiyle bir dönemin zirvesine çıkan Leyla Sayar’la ölümünden altı ay önce konuştuklarımız.

 

Bu ev size mi ait Leyla Hanım?

 

Bu benim elimdeki son evim. 40 yıldır bu evde yaşıyorum, bugüne kadar içeri kimseyi almadım. Ben öldükten sonra da Kızılay’ın olacak.

 

Diğer evlerinize ne oldu?

 

Beş tane evim vardı, onları fakir fukaraya, ihtiyacı olanlara bağışladım.

 

Peki siz rahat mısınız, geçinebiliyor musunuz?

Emekli maaşım var ama yetmiyor.

 

Sağlığınız ne durumda?

Sağlığım hiç iyi değil. Geçen akşam hayatımda ilk kez komşulardan, kapıcıdan yardım istedim. Ağrılarım dayanılmaz boyutlara ulaştı.

 

Rahatsızlığınız nedir?

 

Kulaklarım duymuyor, hemoroidim var ve karnım ağrıyor. Bu yüzden ağrı kesici alıyorum sürekli (Elbise üzerinden bile sağ karın bölgesindeki şişlik belli oluyor.)

 

Size bakan, destek olan birisi var mı?

 

Yalnızım, kimsem yok. Ama Allah’ım beni yalnız bırakmıyor. O hep yanımda. Geceleri benden sonra insanları aydınlatacak kitaplar yazıyorum, ibadet ediyorum.

 

Yalnızlık zor değil mi?

 

Yalnızlığı ben hep sevdim. Yeşilçam dönemimde de gece dışarı çıkmazdım. 170 film çektim, birini bile izlemedim, birinin bile galasına gitmedim.

 

Efsaneydiniz…

 

Ne efsanesi ayol, yok öyle şey. Geldi geçti o yıllar, işte buradayım. Ben şöhreti de hiç sevmedim, sevemedim. Ben Allah aşığıyım, benim asıl sevdam o. Kitaplar yazdım, elimde hazır duruyorlar. Ben ölürsem onlar Kültür Bakanlığı’na emanettir. Hala günde 5-6 saat yazıyorum. Bol bol düşünüyorum.Sabahlara kadar düşünüyorum. İnsanlar düşünürse mutlu olur. Çözüm, düşünmekte.

 

Bu eve neden kimse giremiyor?

 

Yeşilçam yıllarımda da evime kimseyi sokmazdım. Ben yalnızlığı severim. Gördüğünüz gibi evim bomboş…

 

Eşyanız da yok…

 

Bir iki elbisem var, onları kovada yıkıyorum, kalorifer petekleri üzerinde kurutuyorum. Mutfağım yok. Simit, poğaça, haşlanmış patates getiriyorlar. Param varsa, dışardan yemek istiyorum. Musluk suyu içiyorum. Ben fakirliği çok seviyorum.

 

Arka odanın pencere camları kırık… Kışın burada kalamazsınız…

 

Bir şey olmaz… Allah beni korur.

 

KAYNAK: Yüksel Şengül / Leyla Sayar geride bıraktığımız temmuz ayında öldü (sozcu.com.tr, 01.08.2016).

 

Yazar: Yüksel ŞENGÜL

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör