Osmanlı dönemi devlet adamı, vali, vezir, nazır (D. 1836, Girit – Ö. 1911, İstanbul). İkinci Abdülhamid döneminin tanınmış vezirlerindendir.
Babası, ticaretle uğraşırken Mısır’a ve sonra Mustafa Nailî Paşa’nın maiyetinde Girit’e giderek Girit Meclisi
Reisliğinde bulunan İbrahim Ethem Efendi’dir. Mehmet Raif, çocukken İstanbul’a gelerek
Mekteb-i İrfan’da ilk tahsilini gördü, pek genç iken Seraskerlik dairesinde
kâtip oldu. Midhat Paşa Tuna Valisi iken onu Evrak Müdürü yaptırarak birlikte
götürdü. Sonra Bağdat Valisi olunca Vali Muavini sıfatı ile yine yanına aldı.
Sadrazamlığında Raif Efendiyi Babıali Evrak Müdürlüğüne tayin etmişti.
Daha sonra Rodos, Kıbrıs ve Beyrut
Mutasarrıflıklarında bulundu. Midhat Paşa, Suriye Valisi iken saraya verdiği
lâyihayı izah için Beyrut Mutasarrıfı Mehmet Raif’i İstanbul’a gönderdi. Abdülhamid, düşman olduğu
Midhat Paşa’yı, değerli adamlarından ayırmak istediğinden zekâsını beğendiği
Raif’i İstanbul’da alıkoydu, rütbeler ve nişanlar verdikten sonra onu birdenbire
Ticaret ve Ziraat Nazırlığına tayin etti. Raif Paşa, Midhat Paşa’nın muhakemesi
sırasında tamamen yabancı gibi durarak kendisine söz getirmemek kurnazlığında
bulunmakla beraber iyiliğini gören başka bazı adamlar gibi aleyhine de
dönmemiştir, derler.
Mehmed Raif Bey, 1881’de Nafia Nazırı, bir
yıl sonra Vezirlikle Paşa oldu. Daha sonra Adana, Musul ve Beyrut Valiliklerine
gönderildi. 1888’de Rüsumat Eminliğine, bir yıl sonra ikinci defa Ticaret ve
Ziraat Nazırlığına geçirildi. 1892’de tekrar Rüsumat Emini olduktan sonra Halep
Valiliğine gönderildi ve beş sene orada kaldı. Sarayca hoşa gitmeyen
hareketlerinden dolayı azledilip Halep’te sürgün kalması emrolundu ise de
Babıalinin ve orada Konsolosların ricaları ile İstanbul’a dönmesine müsaade
edildi. Ondan sonra Teçhizat-ı Askeriye Nazırlığında, Şûra-yı Devlet
Reisliğinde ve üçüncü defa Rüsumat Eminliğinde bulundu. 1908 darbesi olunca
dürüst tanındığı için öteki bir çok Vezirler gibi halkın hakaretine uğramamış,
aynı sene içinde Ayan Âzası olmuştu. Bir süre de Şûrayı Devlet Reisliğinde de
bulunmuştur.
Gençliğinde yakışıklı bir adam iken sonralar: üç beş tel sakalı ile
halk arasında Köse Raif Paşa diye tanınırdı. Vezir olduğu zaman Münif Paşa’nın
söylediği kıta, onun hakkındaki bahiste yazılmıştı. Ölümünde Vakanüvis
Abdurrahman Şeref, uzun bir biyografi neşretmiştir. Fatih’te Gazi Osman Paşa
türbesinin yanında gömülüdür.
KAYNAK: İbrahim Alâeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946).