Alev Alatlı

Roman Yazarı, Yazar

Doğum
Ölüm
02 Şubat, 2024
Eğitim
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ekonomi-İstatistik Bölümü

Yazar, Edebiyatçı, Romancı (D. 1944, Menemen / İzmir – Ö. 2 Şubat 2024).

Rumeli kökenli bir ailedendir. Tiyatro yazarı Musahipzade Celal, annesinin büyük amcasıdır. Ankara’da Mimar Kemal İlkokulunda başladığı ilköğrenimini Erzurum Kültür Kurumu İlkokulunda tamamladı. Ankara Namık Kemal Ortaokulunu bitirdiği yıl ailesiyle Japonya’ya gitti. Liseyi Tokyo THA Amerikan School in Japan’da okudu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ekonomi-İstatistik Bölümünü 1965’te bitirip Fulbright bursu ile Amerika’ya giderek yüksek lisans programını Vanderbilt Üniversitesinde (Nashville, Tennessee’de) tamamladı (1968). ABD’de ayrıca Dartmouth College’de felsefe ve ilâhiyat öğrenimi gördü.

Dönüşünde  Türkiye’de ve Kahi-re’de dinle ilgili konuları incelemeyi sürdürdü. Bu arada, 1968-69 yılları arasında ABD’de Maine eyaletinde öğretim üyeliği yaptı, Caan College’de kalkınma ekonomisi dersleri verdi (1969). İstanbul Üniversitesinde ve DPT’de iki yıl (1970-72) uzman olarak çalışıp yeniden Amerika’ya gitti. California Üniversitesinde araştırmalarda bulundu (1973-74). Berkeley’in Türkiye’de yürüttüğü bir psiko-dilbilim projesinin İstanbul ayağını üstlendi Cumhuriyet gazetesi ile ortaklaşa Bizim English isimli, Türkçe temelli bir İngilizce öğretim dergisi çıkardı (1981-84), YAZKO yazarlar kooperatifinde yönetim kurulu başkan yardımcılığı (1984-85) yaptı.

1984 yılından itibaren yazı çalışmalarını yoğunlaştırdı. Yazılarının büyük bölümünü Nokta, Yazko Somut, Türk Edebiyatı vd. dergilerde, röportaj yazılarını Zaman gazetesinde yayımladı (1986).

 

Ödülleri:

 

Filistin davasının tanıtımına yaptığı katkılardan dolayı 1986 yılında Tunus'ta sürgünde bulunan Yaser Arafat tarafından 'Özgürlük Madalyası'yla onurlandırıldı.

İşkenceci adlı romanıyla Türkiye Yazarlar Birliği 1987 Roman Ödülünü kazandı.

Aydınlanma Değil, Merhamet! adlı romanıyla ise 2006 yılında Moskova'da 'Mikhail A. Sholokhov 100. Yıl Roman Ödülü'nü kazandı.

 

Vefatı:

 

Yazar Alev Alatlı, 2 Şubat 2024 Salı günü 79 yaşında tedavi gördüğü İstanbul’daki bir hastanede hayatını kaybetti.

Bir süredir rahatsız olan Alatlı, "Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?", "İşkenceci", "O.K Musti Türkiye Tamamdır", "Schrödinger'in Kedisi"nin de aralarında olduğu çok sayıda esere imza atmıştı.

Filistin davasının tanıtımına yaptığı katkılardan dolayı 1986'da Tunus'ta sürgünde bulunan Yaser Arafat tarafından "Özgürlük Madalyası"yla onurlandırılan usta yazar, geçen yıl Anadolu Ajansına verdiği röportajda, "Çok şanslı bir insan olarak kendimi konumlandırırım. Bu şans önce bir asker kızı olarak başlar. Her zaman bir kısıtlı bütçe halinde hareket etmek zorunda olan bir ailenin çocuğu olmak önemli, memur çocuğu olarak devamlı olarak tayin edilirseniz, çok görüyorsunuz Türkiye'yi. Bu benim en büyük şansımdır. Özellikle Türkiye'nin doğusunda yaşamak, okula gitmek, oradaki sıkıntıları görmek büyük şanstı." ifadelerini kullanmıştı.

 

Bakan Koca'dan açıklama:

 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

Alev Hanımı kaybettik. Bir süredir tedavi altındaydı. Kendisini ziyarete gittiğimde, “Bu toprakları daha çok sevdirmeliyiz.” demişti. Bu sözünü aydınlarımıza, yöneticilere, ülkemizin bugününe, yarınlarına etki etme gücüne sahip herkese yönelik bir vasiyet olarak anlamıştım. Alev Alatlı, fikir ve sanat hayatımızın büyük isimlerindendi. 2014 yılında edebiyat dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü başta olmak üzere, pek çok ödülle onurlandırılmıştı. Hepimizin başı sağ olsun.”

  

ESERLERİ:

 

Roman: Yaseminler Tüter mi Hâlâ? (1985, 2016), Paslanmış Mesih (1986), İşkenceci (1986), Viva la Muerte (1992), Nuke Türkiye (1993), O.K. Musti Türkiye Tamamdır (1994), Schrödinger’in Kedisi / Kâbus (1995), Kadere Karşı Koy A.Ş. (1995, 1999),  Schrödinger‘in Kedisi / Rüya (1996, 2013), Eyy Uhnem! Eyy Uhnem! (2000, 2008), Dünya Nöbeti (2000), Şimdi Değilse Ne Zaman? (2006), Hatırla! Geçmişin Geleceğindir (2007), Yorumsuz (2008), Hollywood'u Kapattığım Gün (2009),

 

Deneme-Diğer: Aydın Despotizmi (1986), Eylül 1998 (1999), Safsata Kılavuzu Laf Ola Beri gele (2000), Or'da Kimse Var mı? Kitap 3 - Valla Kurda Yedirdin Beni (2001, 2003), Hayır Diyebilmeli İnsan (2005), Or'da Kimse Var mı? Kitap 2 - Nuke Türkiye (2008, 2016), Or'da Kimse Var mı? Kitap 4 -  O.K Musti Türkiye Tamamdır (2013), Or'da Kimse Var mı? Kitap 5 -  Beyaz Türkler Küstüler (2013), Aydınlanma Değil, Merhamet! (2009, Aydınlanma Değil Merhamet! - Gogol'un İzinde 1 adıyla 2013), Gogol'un İzinde 2 - Dünya Nöbeti (2014), Funda'nın Mutfak Rehberi (2011), Viva La Muerte - Yaşasın Ölüm (2016), Batı'ya Yön Veren Metinler 1 (2016), Batı'ya Yön Veren Metinler 3 (2016), Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle Olmuyor (2018), Fesüphanallah!-Nasihatname 1 (2019), Hafazanallah!-Nasihatname 2 (2019)

 

Çeviri: Haberlerin Ağında İslâm (1985), Filistin Sorunu (1986), En Emin Yol (Akvamül Memalik-i Marifet Ahval el-Memalik, Tunuslu Hayrettin Paşa‘dan, 1986).

 

KAYNAKÇA: İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) - Ünlü Edebiyatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 4, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), Mehmet Nuri Yardım / Romancılar Konuşuyor (2000; Aydınları Sorgulayan Romancı Alev Alatlı: Aydın İhanet İçinde, s. 193-196), Erkin Çam / Schrödinger‘in Kedisi (Cumhuriyet Kitap, 7.9.2000), TBE Ansiklopedisi (2001), Zafer Özcan / Alev Alatlı ile Türkiye ve Dünya (2003), AlevAlatlı kitapları (idefix.com, 16.06.2019), Yazar Alev Alatlı hayatını kaybetti! Acı haberi Bakan Fahrettin Koca duyurdu (Anadolu Ajansı, hürriyet.com.tr, 02.02.2024).

BATI'YA YÖN VEREN METİNLER 1

BATI'YA YÖN VEREN METİNLER 1

 

Alev ALATLI

 

Kitap Açıklaması

 

On altıncı yüzyıl Osmanlı aydınının, Batı'nın dünya ve evren görüşünü altüst eden, Avrupa Aydınlanmasının yollarını döşeyen Kopernik, Bruno, Galile, Brahe gibi bilim adamlarının radikal çıkışlarından haberi yoktur. Tanzimat'la birlikte Batılılaşma sürecine girdiği kabul edilen Osmanlı toplumuna sunulan ilk çeviri ürünler, Türk okuyucusunu Voltaire, Rousseau, Fénelon, Fontenelle, Montesquieu gibi düşünürlerle tanıştırırken, Thomas Hobbes, John Locke gibi rasyonalistleri, David Hume, Adam Smith, Thomas Malthus, Karl Marx gibi ekonomistleri, Herbert Spencer gibi hukukçuları, Frederich Nietzsche'yi, hatta Francis Bacon gibi bilimadamlarının yapıtlarını ıskalar. Batı zihniyetinin gerçeğini aydınlatmakta yetersiz kalınmış, "rakip" kültürü hakkıyla değerlendirmek yolunda tatminkâr sonuçlara ulaşılamamıştır. Buna karşın Batı karşısında geri kalmışlık duygusu, bilincimize adeta bir sosyo-kültürel çıkmaz olarak kazınmakta, kendi kültürümüz hakkındaki tasavvurlarımızın hırpalanmasını da beraberinde getiren uzun bir savunma sürecine girilmektedir.

Hayli gecikmiş bir girişim olmakla birlikte, Batı'ya Yön Veren Metinler, Türk okurunun hızla küreselleşen dünyayı şekillendirmeye aday olan Batı düşünce kalıplarını ve onları oluşturan düşün serüveninin tarihsel gelişimini, kendi dilinde okuyup kavramasına olanak sağlamayı amaçlamaktadır. İÖ 1400'lü yıllardan başlayan, 1970'lere kadar gelen yaklaşık 3500 yıllık bir süreçte Batı zihniyetini şekillendirdiği kabul edilen yaklaşık bin metni kapsayan dört ciltlik bu eserde, Eski Ahit'in Aziz Markos'undan Hamurabi'ye, 1215 tarihli Magna harta'dan, Çar İkinci Aleksander'ın Özgürlük Fermanı'na, Abraham Lincoln'ün Özgürlük Bildirgesi'nden, Bart Kosko'nun Saçaklı Mantık Devrimi'ne kadar çok sayıda metin ilk kez belirgin bir sistematikle Türkçeleştirilerek sunulmuştur. Seçilen metinlerin, Batı'nın "kendi zihniyetini kendi gençlerine aktarma" yöntem ve tercihlerini yansıttığından emin olmak için, Avro-Amerikan dünyasının en saygın üniversitelerinin kendi öğrencileri için bir araya getirdikleri derlemeler rehber alınmış, böylece Batı'ya Yön Veren Metinler'e aşinalık geliştirecek gayretli ve ciddi okurun Batı'nın düşünce dünyasını çözerken, kendi medeniyetimizin düşünsel ürünleriyle de hesaplaşabileceği zemin hazırlanmıştır.

Birinci ciltte, Batı geleneklerinin Yahudi-Hıristiyan, Yakın Doğu, Yunan-Roma geleneklerinin kaynakları ile Hıristiyan toplum tasavvuruna ışık tutan metinleri bulacaksınız.

 

Yolunuz açık olsun!

(Tanıtım Bülteninden)

 

Yazar: Tanıtım Bülteni

BEN BÖYLE DÜŞÜNÜYORUM! DEMEKLE OLMUYOR

BEN BÖYLE DÜŞÜNÜYORUM! DEMEKLE OLMUYOR

 

Alev ALATLI

 

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)

 

“Ben böyle düşünüyorum!” demekle olmuyor. Yıllar var ki, “münazara” sözcüğü dilden düştü. “Safsata” sözcüğü ise her nedense yobazlıkla özdeşleştirildi, batıl inanç anlamında kullanılır oldu. Oysa akıl yürütme yetisinin hatalı kullanımı anlamına gelir, bir yöntem sorunundan ibarettir, safsata.

Dinle, imanla, inançla ilgisi yoktur. Başta Türkçenin kötü kullanımı olmak üzere, eksik bilgi, önyargı, duygusallık, acelecilik, özensizlik, aşırı genelleme, duygu sömürüsü  gibi nedenlerden kaynaklanır.

Safsata kural olduğunda, konuşanlar birbirini duymaz olurlar. Kısır ortamı dolaylı karalama, sahte açmaz, tecahülü arifane, felaket tellallığı, girift soru gibi laf cambazlıkları doldurur.

Gece gündüz televizyondan, basından, siyasilerden, hatta maalesef yakınlarınızdan yayılan temelsiz ahkâmın farkında olmamanız mümkün değil. Öyleyse, sorgulayın. Başta konuştuğunuz Türkçe olmak üzere, fikirlerinizi, tercihlerinizi, size söylenenleri ya da duyduklarınızı illa ki sorgulayın. Bıkmadan, üşenmeden, yılmadan sorgulayın. Sosyal medya münazaraya el veren bir mecra değildir, twite laf yetiştirmekle kaybedeceğiniz zamanı mesela “ad hominem” safsata nedir, onu öğrenmeye ayırın. Öğrenin ki, arkanızı dönüp gideceğiniz zamanı doğru kestirebilesiniz. Kendiniz yapıyorsanız da, yapmayın. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.

Editör: Mehmet Said Aydın

 

Yazar: Tanıtım Bülteni

FESÜPHANALLAH

FESÜPHANALLAH

 

Alev ALATLI

 

“Önümüzdeki yılları bir elimiz yağda, bir elimiz balda geçiştiremeyecekmişiz gibi duruyormuş. Olsun. Güneş her gün daha mütekâmil bir dünyaya doğmaz. Tarih ezelden ebede dümdüz uzanan doğrusal bir hat değil, devirli bir oluşumdur. Gün olur, en gerideki en öndekinden ileride olur. Aristarkus, Kopernik’e zıpçıktı astrolog’ diyen devrimci Martin Luther’den daha ilericidir. Ahmet Yesevi, Kadızade Mehmet’in çok ötesinde.

‘Nasihatname’ dediğim kalıp, bu yolda bir temrin aslında. Elim henüz kalem tutarken, tecrübemi tecrübenize, bildiklerimi bildiklerinize, hadi lafı dolandırmayayım, ömrümü ömrünüze katarak, 21. yüzyıldaki yolculuğunuzda size belirli bir avans sağlama gayreti. İsterim ki, elinizden geleni değil, yapılması gerekeni yapın, dünyaya bir de benim pencerelerimden bakın. İstemediklerinizi kapatın, yenilerini açın.

 İstihkâmlarınızı güçlendirin, zor zamanları fırsata çevirin. Benim yaşıma geldiğinizde, benim hiç olamadığım kadar hakîm, fehim, müstakim, emin, mekin ve metin olun. (Sözlük kullanmayı da âdet edinin.) Aziz ülkemize gelince; ille bir şeye benzetecekseniz, her budağından sürgün atan salkım saçak bir böğürtlen çalısına benzeteceksiniz Türkiye’yi. Bir sürgünü çiçeğe dururken, diğerinin kurumakta, ötekisinin meyve vermekte olduğunu görün. Tek bir sürgüne takılıp kalmayın, bütüne bakmayı âdet edinin. Unutmayın ki, düz akılla anlaşılmaz, pergele, cetvele gelmez, kendine has bir kimliği vardır Türkiye’nin. Batmaz. Batarsa, okyanuslar taşar.”

 

Alev Alatlı

 

(Tanıtım Bülteninden)

Yazar: Tanıtım Bülteni

HAFAZANALLAH!-NASİHATNAME 2

HAFAZANALLAH!-NASİHATNAME 2

 

Alev ALATLI

 

“Gelin, Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzyıllar önce sahneye konulan Yeni Dünya Düzeni’nin ‘tek din’ ilkesinin ete kemiğe büründürülmesi sürecinden söz edelim. Yeni Dünya Düzeni’nde mevzubahis olan ‘tek din’, Yahudilikle Hıristiyanlığın füzyonu olan Evangelizm’dir. Evangelizm’in ne olduğunu bilmezsek, Amerika Birleşik Devletleri’nin niye bu kadar ısrarla ve kayıtsız şartsız İsrail’i desteklediğini anlayamayız. ABD’nin Irak’ta, Orta Doğu’da, hatta Kara Afrika’da ne yapmak istediğini de doğru okuyamayız. Eski Ahit’te eritilmiş, tevhit edilmiş Hıristiyanlığın temellerinin daha 1867’de kurulan ‘Kiliseler Konseyi’ tarafından atıldığını bilesiniz.

ABD’nin İsrail düşkünlüğü, jeopolitik çıkarların ya da daha şimdiden alternatif enerji kaynaklarıyla ikame edilme yolundaki petrolün ötesinde spiritüel bir tutkuya dönüşeli nicedir. Bir Amerikan Yerlileri eksikti diye düşünürüm, bir de Reis Tekumseh’in kemiklerinin sızladığını. (...) Her neyse. Dilerim bari siz siz olun, Orhun Yazıtları’nı arada bir okuyun. Okuyun ki, ‘kalıtımsal haslet’ dedikleri üstenciliğin bizdeki karşılığının ‘kut’ olduğunu kendi gözlerinizle göresiniz ve ‘Kutlu olsun’ dileğimizin ‘Tanrı’nın yolundan çıkılmasın’ temennisi olduğunu idrak edesiniz. Bizde ‘üstünlük’ Kaan’da (veya Kağan’da veya Hakan’daveya Erkin’de veya...) değil, ‘bilge, alp, adil ve erdemli’ olandadır. Bilge Kaan töreye ters düşmeyegörsün, Tanrı ‘kut’u geri alır. Bunun için denmiştir, sel gider, kum kalır, il gider, töre kalır.”

 

Alev Alatlı

 

(Tanıtım Bülteninden)

Yazar: Tanıtım Bülteni

SCHRÖDİNGER'İN KEDİSİ

SCHRÖDİNGER'İN KEDİSİ

 

Alev ALATLI

 

Kitap Açıklaması

 

2020'li yıllar... Postnişinde Yüce Pir'in oturduğu Yeni Dünya Düzeni tarikatı iktidarını hızla güçlendirmektedir. Tarikatı oluşturan vasıl, salik, mürid ve talipler, "Son Hakikat" dedikleri dünya görüşlerini gezegenin bütününe tebliğ etmekle yükümlüdürler. Dünya halkları ya "Tekleşmiş Varoluş"ta eriyecekler ya da genleri yok edilmek suretiyle mutlak bir biyolojik ölümle karşı karşıya bırakılan Sömürülmezler'in ve Lanetliler'in kaderini paylaşacaklardır. Postmodern Faşizm. "Tek bir dünya, tek bir devlet, tek bir bayrak!" sloganıyla özetlenen çağdaş değerlerini, evrensel medyanın tüm olanaklarını kullanarak dayatır. Yüce Pir'in Kutsal Koalisyonu ile baş edebilecek tek bir güç vardır: Schrödinger'in Kedisi. Erwin Schrödinger'in kedisi, yeni fiziğin maskotudur. Aynı anda ölü ve diri olabilmek gibi akıl almaz bir bilimsel gerçekliği temsil eden Schrödinger'in Kedisi. Yüce Pir'in ve onun Kutsal Koalisyon'unun önündeki tek engeldir. Bu karşın, Schrödinger'in Kedisi bir bilim-kurgu romanı değildir. Tersine, 1950-2035 yılları arasında yaşayan Çankırı doğumlu psikoterapist İmre Kadızade'nin yıldızların İblis'i recmetmekte kullanılan taşlar olarak göründükleri bir ortamdan, 21. Yüzyıla, yeni fiziğe, kaos teorisine, saçaklı mantığa uzanan zihinsel cenklerinin hikayesidir.

"Alev Alatlı'nın uzun yıllardır üzerinde çalıştığı dev romanı, ülkemiz edebiyatındaki ilk çaplı 'Anti-Ütopya' özelliğini altını çizdirecek bir tonlamayla okurun ve düşünebilen Türk insanının ilgisine sunuluyor. Bir gerilim romanının tempo ve heyecanını bir an bile elden kaçırmadan, ülke olarak neden ön-insanlar aşamasında kaldığımızın çözümlemelerini yapıyor, acımasız gerçekleri birer tokat gibi yüzümüze çarpıyor... Schrödinger'in Kedisi'ni tokat yemekten bitap düşmüş, yenik fakat dersler almış bir insanın bilgeleşmiş, külçelişmiş, felsefeyle kutsanmış ağırbaşlılığıyla bir kenara bırakırken, kendi yaşamınız ve ülkenin acınacak hali üzerine bin bir ant içerek yeni günlerinize başlıyorsunuz. 20. yüzyılın acılarla dolu yaşamında yer almış her Türk aydının muhakkak okuması gereken görkemli bir yapıt.

Schrödinger'in Kedisi"

(Arka Kapak)

 

 

 

Yazar: Arka Kapak

YASEMİNLER TÜTER Mİ HALA?

YASEMİNLER TÜTER Mİ HALA?

 

Alev ALATLI

 

Kitap Açıklaması

 

"Basılan ilk romanım Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? Ocak, 1985'de çıktı… Öte yandan, Yaseminler Tüter mi, Hâlâ, Eleni olarak doğan, Naciye'ye dönüşen, Türk kocasına dört çocuk doğurduktan sonra eski Hisar göçmeni bir Anadolu Rum'u ile evlenen bir kadının sahiciye yakın hikâyesidir. Ben yazdığımda Kıbrıs ve Kıbrıs'a benimki türden bir yaklaşım moda değildi - kitap yerini tam bulmadı. Türkler fazla Yunan yanlısı, Yunanlılar fazla Türk yanlısı buldulardı - belki bundan sonra…" Alev Alatlı

"Her okuyuşumda içimin dalga dalga olduğunu bir tek Yasemin'lerde yaşadım. Her seferinde Naciye oldum paçalarım dolandı bacaklarıma. Peyker'e ağladım, Afroditi'yi bağrıma bastım her seferinde, Hasanimu ilk oğlum oldu. Arif'e çevremi verdim, Glafkos'un yatağında yasemin koktum. Düşünülebilen her şeyin yaşanabildiğini, yaşanan hiçbir şeyin silinmediğini, her bulutun altında bir iz olduğunu yeniden bildim, yeniden bildim. Koruk tadında bir yaşam bütün bunları düşündüren. Akdeniz sahillerinde sürüklenen başıboş bir yaprak, süt beyazı çırpı kollar. On birinde bir çocuk, Kaymaklı'nın Genabası. Eleni Klo Morias Naciye Arif, sen söyle bakalım, Yaseminler Tüter mi Hâlâ?"

Ayşe Nalân Özübek

 

Sayfa Sayısı: 232

 

Baskı Yılı: 2016

 

Yazar: Arka Kapak

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör