İlk yazısı Saadet gazetesinde (28 Şubat1886) çıkmıştı. Eski
tarzda yazdığı şiirlerini ilk defa Tercüman-ı Hakikat gazetesinde
yayımladı. Cenap Şahabettin ve Tevfik Fikret etkisinde yazdığı aşk ve kadın
konulu lirik şiirleriyle tanındı. II. Meşrutiyet’ten (1908) sonra başta Kalem
dergisi olmak üzere çeşitli mizah dergilerinde yazılar yazdı. Ayrıca sahne
eserleri ve çevirileri vardır. Feriköy Mezarlığında toprağa verildi.
“Servet-i Fünûn şiirinin umumi hassasiyet ve tahayyül atmosferi
içinde, bazan hayata dönmüş ve daha çok içine kapanıp marizleşmiş hafif bir
lirizmin akislerini taşıyan bu şiirlerini, sonraları Lâne-i Melâl (1910) adı
altında topladı. Şairliğinin bu döneminde onu, Cenâb’ı yakından takip ederken
görüyoruz. İfade özellikleri bakımından bazan Fikret’i hatırlatmakla beraber,
hadiseleri değerlendiriş ve duygulanış şekli bakımından, daha çok Cenâb’ın
te’siri altındadır. Bu te’sir, Leyl-i Şitâ manzümesinde olduğu gibi, bazan çok
açık bir şekil alır. Bu şiirlerin temalarında Servet-i Fünûn şiirinin umumi
temalarından ayrılanlara rastlanmaz.” (Kenan Akyüz)
ESERLERİ:
ŞİİR: Lâne-i Melal (Melal Yuvası, 1910), Gâve Destanı (mizah
şiirleri, 1923).
OYUN: Kirli Çamaşırlar (uyarlama, 1911), Çürük Temel (Fransızcadan
uyarlama, 1915, İstanbul Şehir Tiyatrosunda oyn., 1916), Çifteli Mektuplar (1920),
Kayseri Gülleri (uyarlama, Münir Nigar ile, 1920), Ahirette Bir Gün (manzum,
heceyle, 1926), Tayyare (1927).
KAYNAK: Hakkı Tarık Us / Elli yıl Mecmuası (tsz), Efzayiş Suad
Yalçın / Hüseyin Suad Yalçın ve Şiirleri (1949), İsmail Parlatır / “Hüseyin
Suad Yalçın” (Türk Ansiklopedisi, c.33, fas.269, s. 390), TDE Ansiklopedisi (c.
8, 1976-98), Kenan Akyüz / Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi (1985), Behçet
Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul /
Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi (2001), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli
Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
Elbet açar
bizim de semâmızda şeh-peri
Mürg-î vedâ
dedikleri bûm-î ecel-fürûz;
Elbet bu yerde
ayrılığın yaşlı gözleri
Pîşinde bugün
ağlayacak çeşm-i rûhumuz...
Gel, şimdiden
vedâ' edelim gelmeden o gün;
Gel, tatlılıkla
ayrılalım sonra gülmeyiz;
Ömr-î bahâr-ı
şûhu kadar pembe bir gülün
Sürsün bizim de
mevsimimiz şâd ü hande-rîz...
Elbet bu yerde
ayrılığın bâd-ı nekbeti
Nahl-î
muhabbetin koparır verd-i âlini,
Serper zalâm-ı
maziye berk-î melâlini.
Elbet hayât-ı
aşkımızın mürg-i hasreti
Bir mendilin
ucunda açar şâh-bâlini,
Sallar bütün
ufuklara bir gün zevâlini.
Gel, şimdiden
vedâ' edelim gelmeden o gün
Gel, tatlılıkla
ayrılalım; sonra sen düşün!
Ömr-î bahâr-ı
şûhu kadar pembe bir gülün
Erkence biz de
ayrılalım, ey güzel sülün!
(Kenan Akyüz, Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi, 1985)