Sanayici,
iş adamı, Emas Grubu Yönetim Kurulu eski Başkanı şair ve yazar (D. 28 Mayıs
1940 [nüfusta 2 Mart 1941], Gölmarmara / Akhisar / Manisa – Ö. 23 Nisan 2018,
İstanbul). İlkokulu Akhisar’da (1951) tamamladı. Ankara Cebeci Ortaokulunu
(1954), 1957’Manisa Lisesini (1957) bitirdi. Bir yıl İstanbul Üniversitesi Tıp
Fakültesinde okudu. Ertesi yıl İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği
Fakültesine girdi ve 1962 yılında buradan mezun oldu. Bir yıl sonra “ısıtma -
soğutma - klima” alanında yüksek lisans çalışmasını tamamladı. Bayındırlık
Bakanlığında on ay kadar çalıştıktan sonra özel sektöre geçti. Aralık 1992’de
kanserle tanıştı. 1969’dan itibaren çalışmalarını; kurucusu olduğu ve elektrik,
elektroteknik, otomotiv alanlarında üretim, satış ve ihracat yapan Emas Grubu
Yönetim Kurulu Başkanı olarak sürdürdü
Şiirle
ilgilenmeye ilkokul öğrenci-liği yıllarında başladı. Şiirlerinde gurbet
garipliğini, gençlik heyecanlarını ve İstanbul coşkusunu yansıttı. İş hayatına
girince, yarım kalmış birkaç çalışmayı tamamlama dışında, şiirden koptu. Otuz
iki yıl ara verdikten sonra, Kabe’de tavaf esnasında, dua niye-tine söylediği
sözcüklerden oluşan “Pervane” ile tekrar şiire başladı.
Teknik
konularda kaleme aldığı ilk yazıları, 1969’da Mühendis Makine Dergisi’nde,
sonraki yıllarda ürünleri Türkiye gazetesi, Sarmaşık dergisi gibi
çeşitli yayınlarda yer aldı. Aralarında
”Fenerbahçe Marşı”, “Cumhuriyet Marşı” “Kandil”
ve ”Cavide” adlı şiirlerinin de bulunduğu on civarında şiiri
Zekeriya Yargıcı, Dr. İrfan Doğrusöz, Av. Cemil Altınbilek, Rüştü Eriç ve Faik
Bilgi tarafından bestelendi. İş Dünyası Vakfı (başkan yardımcısı), Manisa İli
Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (yönetim kurulu üyesi) ve Cerrahpaşa
Çocuk Sağlığı Vakfı üyesidir.
ESERLERİ:
Şiir: Bir Katre
Sevgi (1997), Kelimeler (2000), Sönmezmiş Hiç Sevdalar (2003),
Pervane (yeni şiirleriyle, tüm şiirlerinden seçmeler, 2004).
Otobiyografi: Saklım
Gizlim Yok (2002).
Deneme: Burada
Sevgi Var (2004), Mutluluğun Şifreleri - Gerçek Mutluluğa Giden 50 Yol
(2005).
Kişisel Gelişim: Kuvözde
Çocuk Büyütmek (2005).
KAYNAKÇA:
Girişimci İşiyle Yatar, Eşiyle Kalkar... (Genç Gelişim dergisi, Eylül 2005),
Erkin Umsan / Mühendislerden Şair De Çıkar, Yazar da... (Yeni Asır gazetesi,
24.7.2005), Gönül Dostları Buluştu (Türkiye gazetesi, 17.9.2005), İhsan Işık /
Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi
(2. bas., 2009).
Her yerde seni gördüm,benim her şeyim oldun
Çelikle çomak oldun,ilk oyuncak ömrümde
Kızılcık sopasıydın,yerin vardı örtümde
Yeşilin her tonunu yaprağında tanıdım
Doğanın gerçeğini,varlığında anladım
Kalem oldun elimde,şarkı oldun dilimde
Umut oldun çölümde,gölge oldun yolumda
Çobanımın asası,oklavası annemin
Sandık oldun sakladın,çeyizini ninemin
Dipçik oldun tüfeğe,vatanımı bekledin
Kök saldın toprağıma,aşınımı önledin
Gün geldi fidan oldun,umut oldun gönlüme
Gün geldi yanıverdin,leke oldun alnıma
Gün geldi ateş oldun çorbamızı kaynattın
Gün geldi cehennemi,bize sen hatırlattın
Çit oldun bahçemizde,çevremizi donattın
Orman oldun her yerde, iklimi ferahlattın
Ayva oldun,nar oldun,bizim için var oldun
Meyvenle,çiçeğinle,en vefalı yar oldun
Çirkinleşen dünyada sen en kutsal güzellik
Şu kısacık hayatta en uzun beraberlik
Sen benim ailemsin,en sevgili çocuğum
Seninle başlamıştım sende son yolculuğum
Ardına kadar açmışım hayal kapılarını.
Her şeyden her dertten
Sonuna kadar âzâde
Bir dünya kurmuşum,
Saf ve temiz insanlarla tıklım, tıklım
Bir dünya kurmuşum,
Yalnız sevenlere âmâde
Bir kapı yapmışım
Bu ufacık dünyama
Bir tabela asmışım üzerine;
“Yalnız sevenler girer” diye
Benim dünyam
Sevenlere!
Sevene ihtiyacım var benim
Akan suyu sevmeli”insan” dediğin
Taşı, toprağı, düşmanı,
İnsan dediğin, gönül dediğin
Yalnız
Sevgi çiçeklerinde dolaşmalı
İlham almalı
Bir kuru yapraktan
Bir hiçe, bin şiir yazmalı
Özleyip, sevip, duyaraktan.
Ayrı bir güzellik aramalı
Her dertte, gizli
Tek meziyeti olmalı
Sevgi
Dünyamı sevgiyle kurmuşum ben
Hayatım, her şeyim
“Bir katre sevgi!”
İstanbul, Mayıs 1959
Gazanfer Sanlıtop
Efsaneydi bu şehir, nefes kesen rüyaydı
Hayalleri süsleyen sönmeyecek sevdaydı
Yedi tepe yedi renk; altın, taşı–toprağı
Şairlerin gönlünde sonsuz esin kaynağı
O belde ki dört yanı eserlerle bezenmiş
Her semtine en özgün şarkılar bestelenmiş
Onda yaşamak gerek, sözlerle anlaşılmaz
Renk renk ufuklarına gözlerle ulaşılmaz
Saraylar, imaretler; bir tarihti özlenen
Sevgiydi yüreklerde, o ekinle beslenen
Ödülümdü ilkinde, sonra uğrağım oldu
Her dönüş başka heves, gönül dergâhım oldu
Delikanlı yüreğim aşarken çocukluğu
Acemi ilk aşkların tarifsiz mutluluğu
Ürkek buluşmalarda candan sırdaşımdı o
Üzgün ayrılışlarda tuzlu gözyaşımdı o
-II-
Sonra değişti her şey, tersine döndü birden
Ruhsuz mekânlar kaldı, o güzelim şehirden
Artık sokaklar yorgun, kaldırımlar çaresiz
Kimin gücü yeterse vuruyor yerli–yersiz
Güngörmüş mezarlıklar sahiplendi yeşili
Betona teslim oldu, o dünyalar güzeli
Basmakalıp binalar birbirinin kopyası
Her yöreden insanlar, son yılların mirası
Her kondu mahallenin ilk yapısı camiler
Özensiz, orantısız upuzun minareler
Eskiler gözden düştü, arsa para ediyor
O canım yalılara tek kıvılcım yetiyor
Çoktan gözden çıkardık Beykoz’u, Üsküdar’ı
Bağrından hançerledik Boğaz’ı, Adalar’ı
Efsaneydi İstanbul, yaşanmaz oldu birden
Alıp başımı gitsem bu talihsiz şehirden