Şair, besteci. 5 Kasım 1971, Alanya / Antalya doğumlu. Ordu Gülyalı İlkokulu (1983) ve Ortaokulu (1986), Ordu Lisesi (1989), Gazi Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü (1993) mezunu. 1996’dan itibaren çeşitli öğretim kurumlarında psikolojik danışmanlık yaptı. Türkiye Yazarlar Birliği üyesidir.
Selçuk Küpçük’ün ilk şiiri Mayıs 1994’de Kırağı şiir dergisinde yayımlanmıştı. Daha sonra Dergah, Merdiven Şiir, Sonra Edebiyat, Yedi İklim, Ada, Kavram Karmaşa, Karagöz, Kertenkele, Sonsuzluk ve Birgün, Kitap Zamanı, Yenidünya gibi dergilerde şiir, şiir sanatı ve müzik sosyolojisi konulu yazılar yazdı. Birkaç arkadaşı ile birlikte iki aylık Kumyazıları (Kasım 1999-Şubat 2003, 14 Sayı) adlı edebiyat dergisinin çıkışına öncülük etti. Kendi sesinden; “Tebessüm Provaları” (1996), “Kurutulmuş Gül Mevsimi” (1998), “Artık Kuşlarını Uçur” (2005) adlı üç şiir albümü çıkardı.
Besteleri Selda Bağcan ve Hasan
Sağındık gibi sanatçılar tarafından seslendirildi. Cumhuriyet dönemi Türk
şairlerinden Alaeddin Özdenören, İlhami Atmaca, Mustafa Özçelik, Cahit
Zarifoğlu, Müştehir Karakaya, Ali Akbaş, Mustafa İslamoğlu gibi şairlerin
şiirlerini besteledi. Küpçük’ün yaptığı besteler birçok ses sanatçısı
tarafından seslendirildi. Ankara Üniversitesi DTCF Halkbilimi Bölümünde Hafize
İnan tarafından hazırlanan “Halk
Ozanlığından Kent Ozanlığına Geçiş” (2007) başlıklı bir lisans tezine konu
oldu.
“Selçuk Küpçük’ün yerel ağızdan şiirimize yeni kelimeler kazandırmak gibi sevdiğim bir yanı var: ‘gopçalanmak’ kelimesi, ‘a kızlar’ deyişi, ‘söz çimdirmek’ gibi. Ayrıca ‘ölünç’ kelimesini ilk kez okudum. Şiirin kelimelerle yapılan bir şey olduğunu mu ima ediyor şair bize? Sanmıyorum ve fakat kelimelerin bizim için düşündüklerine dair fikrimi pekiştiriyor daha çok. Anadilimizin yani şiir dilimizin zenginliği için bir gelecek olarak görmek istiyorum Selçuk Küpçük’ü.” (C. Ali Ahmet)
“Tarihsel bir lügâtle söylüyor şiirlerini Küpçük. Güne ve bireye ait konularda bile bu söyleyiş, yeni biçimler ve sözler aramıyor. Bunun en önemli sebebi, şairin olaylara ve durumlara baktığı perspektifin ‘tarihi bir düzlem’ içinde konumlanmış olması. Bir anlamda dünyayı ve olup biteni bir aynanın yansımalarından okuyor Küpçük. Dolayısıyla da kitapta yer alan hemen hemen bütün şiirler, bu ‘destansı dil’in atmosferini taşıyor.” (Mustafa Kurt)
ESERLERİ:
Şiir: Kirletilmiş
Ölümler Kitabı (Kirletilmiş Ölümler Kitabı ve Büyük Tefsir adıyla, 2014)
Araştırma-İnceleme: Yüzleşmenin
Kişisel Tarihi - Mito-politik Söylemden Ağıdı Yakılmamış Çocuklara (2012),Modern
Türk Şiirinde Bellek Arayışı (2013), Türkiye Edebiyat Dergileri Atlası(2015), Aşk ve Teselli (2018).
Albüm Tebessüm Provaları (1996),
Kurutulmuş Gül Mevsimi (1998), Artık Kuşlarını Uçur.
KAYNAKÇA: Kirletilmiş Ölümler Kitabı (Aksiyon,
27.12.2004), Kirletilmiş Ölümler Kitabı (Zaman / Turkuaz eki, 24.04.2005),
Mustafa Uçurum / Katil Kim - Devlet Neresi. (Tasfiye, Mart / Nisan, 2005), Mustafa Kurt. / Şairin Kılıcı Celladın
Sözü. (Sonsuzluk ve Birgün, Mayıs / Haziran 2005), Sezai Sarıoğlu / Kirletilmiş
Ölümler Kitabı: 1980 Sonrası Şiir ve Hayat. (Şiir Defteri, Haziran 2005),
Hüseyin Akın / Kirletilmiş Ölümler Kitabı (Derkenar, Ekim 2005), Mustafa Oral.
/ Kirletilmiş Ölümler Kitabı. (Yedi İklim, Temmuz 2006), C. Ali Ahmet / Selçuk
Küpçük’ün İlk Şiir Eseri (Kertenkele, Aralık / Ekim 2008), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli
Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2009).
seslerin seslere değmesinden türeyen ölüm
biz doğu’da kalan oğullar için cür’etli bir söz devralıyor
ortasından sızıya bölünüyor sanki asa
tutunacak bir bellek olsun istenmiyor
kimse şahdamarına yaklaşmasın
hatta kalmasın darülelhan’dan bir şarkı bile
nasıl eriyen her şeyin -ve özellikle bir dağın-
ulaşacağı
maveraünnehir varsa
işte öyle bir kitabiyattan sıyrılmalı mesela tarih
öyle bir katharsisten okunmalı daussıla
yaralanmış yerlerimiz adına
sakıngan
sulara aksın artık bu ırmak
azap edilen günler ve bize öğretilen protestan ahlak
kekeme bir kalp önerdi ne yazık balçıktan bedenimize
oysa medeniyet dediğin tek dişi kalmış bir canavar
maktullere aşina (si)yasallaşmış cinayet mahalli
sürüp duruyor ruhumuzu ölürayak bir menfeze
peki sormamız lazım değil mi şimdi
köylüler neden çıkamazdı ulus’tan kızılay’a
neden sıkardı başvekilin boynunu
ittihatçılardan
kalan gergin bir ip
şu iskilip dediğimiz yer biteviye suskulu bir hal bırakıyor
tedirgin
ulemaya
övüngen bir hançer uzanıyor bir doğu’da kalan oğullar için
sırtımızdan
göğsümüze