Müeyyet Boratav

Anı Yazarı, Tıp Doktoru, Yazar

Doğum
11 Şubat, 1922
Ölüm
14 Ağustos, 2010
Eğitim
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi
Burç
Diğer İsimler
Ahmet Müeyyet Boratav

Hekim, anı yazarı (D. 11 Şubat 1922, Bolu - Ö. 14 Ağustos 2010, İstanbul). Tam adı Ahmet Müeyyet Boratav olup, eserinde Müeyyet Boratav adını kullanmıştır. Babası Kaymakam Abdurrahman Naili Efendi, annesi Sıdıka Türegün'dür. Kökleri Konya'nın İbradı ilçesine uzanan, çoğunluğu hukukçu bir ailedendir. Ağabeyi ünlü halkbilimci Prof. Dr. Pertev Naili Boratav; kardeşi Dr. Can Boratav'dır. İlkokulu Mudurnu ve İstanbul'da okuduktan sonra İstanbul Pertevniyal Lisesine devam etti, son sınıfı Konya Lisesi'nde tamamladı. İstanbul Tıp Fakültesi'ndeki yüksek öğrenim yıllarında İlerici Gençlik Birliği'nin kurucuları arasında yer aldı. 1944'te Süleymaniye Camiinin minaresine "Saraçoğlu Faşisttir" yazılı bir pankart asma girişimiyle ilgili olarak tutuklanarak, elli arkadaşıyla birlikte sekiz ay 20 gün, işkenceleriyle ünlü Sansaryan Han'daki Siyasi Şubede sorgulandı. İki yıl da Tophane Askeri Cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra, 1947de sonuçlanan mahkeme kararıyla Adana'nın Kozan ilçesine sürgüne yollandı.

Bu ilçede geçen sürgün döneminde, Kozan Devlet Hastanesinde gönüllü asistan olarak çalıştı. 1948 yılında, İstanbul'da Bakırköy Akıl Hastanesinde, dönemin ünlü hekimi -Neyzen Tevfiki'in de doktorudur- Dr. Mazhar Osman'ın asistanı olarak çalışmaya başladıysa da burada başladığı uzmanlığını tamamlayamadan asker kaçağı olarak gözaltına alınarak, Sivas'ın Zara ilçesine "Sürgün Alayı"na yollandı. Burada "Er Doktor" olarak sağlık hizmetleri görevini yürüttü. 1952'de Yakacık Sanatoryumu'nda göğüs hastalıkları ve dâhiliye ihtisasına başlayan Dr. Müeyyet Boratav, 1953'te Kasımpaşa'daki muayenehanesini açtı. 1955'te ihtisasını tamamlamasının ardından patlak veren 6-7 Eylül olaylarıyla ilgili olarak düzenlenen "komünist tevkifatı"nda tutuklandı ve Harbiye Cezaevinde üç ay hapis yattı. 1958 yılında, Verem Savaş Dispanserine görev yapmaya başlayarak, 1959'dan 1998'e kadar Zeytinburnu Verem Savaş Dispanserinin başhekimliğini yaptı.

12 Mart 1971 askeri muhtırasıyla başlayan dönemde ihtiyaten gözaltına alınarak, yine Sansaryan Han'da 10 gün tutuklu konuldu. 1970'li yıllarda İstanbul Tabip Odası Yönetim Kuruluna girdi, 1980'lerde Onur Kurulunda görev aldı.

Ağırlıklı olarak geçim sıkıntısı içindeki Hacıhüsrev sakinlerinin tedavi için geldikleri Kasımpaşa'daki muayenehanesini 83 yaşında kapatıp emekli oldu. 14 Ağustos 2010 günü hayatını kaybeden Ahmet Müeyyet Boratav, hayatını ve mesaisini dar gelirli insanların sağlığını kazanmasına adamıştı. Onun 39 yıllık başhekimliği döneminde Zeytinburnu Dispanseri, sekiz - on kişilik kadrosuyla yılda yaklaşık 50 bin kişiyi verem taramasından geçirmiş ve bu sayının yaklaşık yüzde birinin tedavi çalışmalarını yürütmüştü. Anılarını 2006 yılında Sakıncalı Doktor - 20. Yüzyıldan Anılar adlı kitabında toplamıştır.

KAYNAKÇA: Müeyyet Boratav / Sakıncalı Doktor - 20. Yüzyıldan Anılar (2006), Ahmet Akşit / "Sakıncalı Doktor" Müeyyet Borotav’ı Kaybettik (Toplumsal tarih dergisi, 11 Eylül 2010), Türkiye Yazarlar Birliği / Türkiye Kültür Sanat Yıllığı (2011), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2017).

SÜLEYMANİYE CAMİİ'NE PANKART

"...Tıbbiye'nin son sınıfındayım... Benim birçok arkadaşım vardı, bunlardan biri, 'Süleymaniye Camii'ne' dedi 'komünist bayrağı asmışlar.' Ben 'Olur mu öyle şey, komünist bayrağının Süleymaniye Camii'ne asıldığı nereden çıktı?' dedim.

Ondan bir gün sonra o bizim gruptaki arkadaşlardan biri, 'Bizim bir arkadaş tramvaydan düşmüş, yaralanmış. Ona bir bakar mısın?' diye beni çağırdı. Evleri de bizim evin köşesinde. Ben de kalktım gittim, bu arkadaşın birtakım yerleri yaralı. Pansuman yaptım. Bir şey de sormadım 'Nasıl düştün, nasıl oldu?' diye. Meğerse Süleymaniye Camii'ne bir afiş asılacakmış, Mihri Belli'yle Tahsin Berkmen tam afişi asarlarken caminin bekçisi görmüş, düdük çalmış. Bunlar kaçarlarken Mihri atlamış güzelce, Tahsin atlamak için direğe tutunmak istemiş, tutunamamış tepe taklak düşmüş.

Bir süre sonra siyasi polis Tahsin'i tutukluyor. Ve soruyorlar 'Arkadaşların kim?' diye. Tahsin önce direniyor, ama halasının çocuklarını alıp işkence yapmakla tehdit ediyorlar. Sonunda bir isim veriyor. Mihri Belli'yi. O sırada çocuklar da 'Tahsin Ağabey yaralıyken buradan bir doktor geldi, onu tedavi etti' diyorlar. Ve polis geldi beni tutukladı. (Sakıncalı Doktor s. 133.)

(...)

"...Mektuplaşmayı yönettiği için Mihri Belli'yi on dört numaralı hücreden aldılar, yeraltında bir hücre var, otuz üç numara diye oraya attılar. Ben de kötü durumda olduğum için beni on dört numaraya verdiler.

On dört numaranın ufak bir penceresi var. Şöyle karyolanın üstüne çıkınca oradan dışarıya bakabiliyorsunuz. O pencereden karşıda hanlar görünüyor. Bir de içerdeki sorgu odası görünüyor. İşte beni on dörde koydular.

Sorgular da bitti. Ve dışarıdan kitap getirmeme de müsaade ettiler. Bir arkadaşım vardı, o gönderiyordu kitap. Ondan sonra pencere de var, dışarı da bakabiliyorum. " (Sakıncalı Doktor s. 141.)

KAYNAK: Müeyyet Boratav / Sakıncalı Doktor - 20. Yüzyıldan Anılar (2006), Ahmet Akşit / "Sakıncalı Doktor" Müeyyet Borotav’ı Kaybettik (Toplumsal Tarih dergisi, 11 Eylül 2010).

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör