Şair. 1 Ocak 1973 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Diyarbakır'da yaptı. Daha sonra Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesinde öğrenimine başladı.
Serbest ticaretle meşgul olan Süleyman Aydın, aynı zamanda Diyarbakır Yazarlar Birliği Başkan Yardımcısı,Genç Birlik Vakfı Diyarbakır Şubesi Arge Başkanı,Ergani Tüm Engelliler Derneği Başkan Yardımcısı, Diyarbakır Musiki Müzisyenleri Derneği üyesidir.
İlk şiir kitabı "Sevdiğin Kadar Yoğunum" 2006 yılında yayımlanmıştır. Şiir yazmasının yanı sıra güncel olaylarla alakalı her gün gazetede köşe yazmaktadır.
Süleyman Aydın, Yazar Fatma Öztürk Aydın ile evli ve Yunus Emre adında bir çocuk babasıdır.
KAYNAK: İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi (2013) – Geçmişten
Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve
Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12,
2017).
ANLIYORSUN SANIRIM
SÜLEYMAN AYDIN
felcolmuş
kursağımda hevesim
bu ilkyazımda
sarp
uçurumların
hali vakti yerinde
içim geçiyor
koşar adım çıkasım tutmuş
en tepede
belki yere çakılacağım
ya da bir inme gelip
kapıp götürecek hareketliliğimi
kahkaha tufanımı
bir güleçliğim
kalmış elimde
anlıyorsun sanırım
onu da
bırakıp gitmeden kaptıydım.
BAĞLI KALBİM
SÜLEYMAN AYDIN
yaz diyorsun
selimciğim
haram suyun*üstünde
umarsızca oynayan çocukları
en fakir mahallede
en zengince eğleniyorlar
manzara
harikulade
hevsel bahçeleri* yani
bunları yaz diyorsun
pekala yazayım
serin bir nisan rüzgarı var
onu da belirtiyorum lakin
ötesini yazamam bekleme benden
görünürdekileri yazabilirim sadece
duygularımla zenginleştiremem
başka şeyler
de var belleğimde
yani kalbim bağlı
yalnızca bunu detayıyla yazabilirim
yani aşıklığım
ve kavuşabilirsem mutluluğum
peki hatırını
kırmayayım selim
hepsini birarada yazıyorum
*Diyarbakır'da eskiden su ile çalışan değirmenlerin
kanatlarını çevirmek için yapılan su kanalı
*Diyarbakır'da Mardinkapı semtinin aşağısındaki bahçeler.
ÖLÜME İNAT
SÜLEYMAN AYDIN
alabildiğine
hırçın
alabildiğine kızgın
alabildiğine yitik bir kavga
kaybolmuş
yahut yusuf'la kuyuya atılmış
sahrada rüzgarla savrulmuş
soranı yok hürmeti aşkına
oysa ne
kavgalar yaşanmıştı
akbabalar bile çekingen ve ürkek
bir yumruk sıkılmıştı alabildiğince
ve öylece kalmıştı
geridekiler korkaktı
zulüm kaynıyor
buralar
hazan kuşları gelmeyecek anlaşılan
papatyalar gelincikler barut kokuyor
yalınayak bir
kız
mavileri aşmada
itilmede tel örgülerle kaplı bir dünyaya
varsa yoksa o dünya
emniyet kemeri
gibi
sarılmış inceccik bellere
alınmış tüm hayalleri elerinden
gençlerin
biri hesap
sormada darağacında
ölüme inat haykırıyor
sesi çıktığı kadar.
SEVDİĞİN KADAR YOĞUNUM
SÜLEYMAN AYDIN
kendime
göre
yalnızım
sana göre
bir vapur yoğunluğunda
martılar
seyrek
koylarda köpek balıkları
şehla bir duyugu değil oysa
sevdiğin kadar yoğunum
koyver
muhakemen gölgede kalsın
baş başayken
terelelliyim
zaman
zemin
atmosfer
e t k i l m e z
çenem düşer yorulmam
gidince
dinmeye kazık çakarım
bildiğim lisanı unutur dilim
tek başımayken
terelelliğim geçer
yine benimsin
benim olacaksın
kimliğin yargısız ecel gibi
h ü z n ü m e i n f a z
aklımın hükmü zor geçer
her şeyimle senin oldukça
sensizlik iri cüsseli cübbe
bağlar mı karşı kıyıyı
bunaklardan
geçtim
aklını başına devşirenlerin koğuşundayım
yine benimle kalacaksın
benimle birlikte
y e r s e n.
TİPİYE TUTULDUK RESMİNLE BEN
SÜLEYMAN AYDIN
şeklime şemailime
kar yağdı
tipiye tutulduk resminle ben
kurt uludu karkuşu kondu çam ağacına
rüzgar savurdu
ellerim buz
tutmuş göğsüm alev
iç cebimde saklısın
tipiye esir düştük resminle ben
yuvarlanacaktım dağdan aşağı neredeyse
dere donmuş
ben dondum
tipi bastırdı
resminle kaldım ben
bu dağ başında bu zemheride bu tipide
sol yanım yaramla mahsur.
YABANA ATMAM HATIRINI
SÜLEYMAN AYDIN
vurduğun
tokmağı
çerçeveletip
en görünen yere asarım
her
hareketini
ezberimde tutarım
-ara ara
kahküllerini geriye atardın-
dilime dolamam
gittiğini
hatırının suyuna da olsa
geceyi uyumadan geçiririm
hep anımsarım
uyuyabilirsem
düşüme davet ederim
gölgeni dahi
dışarıda bırakmam
yabana atmam hatırını.