Devlet adamı, sadrazam (D. 1527, Kahire - Ö. 1585, Acısu / Azerbaycan). Çerkez Memluklarından bir aileden gelmektedir. Habeşistan ve Yemen Fatihi Çerkez Özdemir Paşa ile Kahire’deki son Abbasi halifesinin
kızının oğludur. Altı
yaşma kadar konuşamadığı, dili bu yaştan sonra açıldığı ve bütün ömrünce çok
az konuşan bir adam olduğu rivayet edilir. Çocukluğunda Enderun Mektebi (Saray
Okulu)’nde okudu. Babasının hatırı için 14 yaşındayken Mısır Kulluk Ağası
olmuş ve gösterdiği iktidar üzerine on dokuz yaşlarındayken de kendisine
Mirliva (albay)’lık rütbesi verilmişti. Babasının ölümü (1561) üzerine
“vezirlik” payesiyle 35 yaşında Habeşistan Beylerbeyi oldu. Yedi yıl orada kaldı,
azledildikten sonra Mısır / Kahire’ye döndü (1567). Aniyicak / Yemen’in elden
çıkması ve Osmanlı egemenliğinin yalnız Zebıt yöresiyle sınırlı kalması üzerine,
aynı yılın sonlarında önce Sina valiliğine, sonra da tek beylerbeylik yönetimi
altında yeniden birleştirilen Sara ve Yemen valiliklerinin başına geçirildi. Daha sonraları Yemen’deki ihtilâli
bastırmaya memur edildi ve Koca Sinan Paşa ile birlikte orada bulunarak
yararlıklar gösterdi.
Özdemiroğlu
Osman Paşa, Yemen, Habeş ve Diyarbekir Beylerbeyi oldu. Lala Mustafa Paşa’nın
mahiyetinde Osmanlı-İran savaşlarına katıldı ve Şirvan Beylerbeyi oldu. Kırım
Hanı Mehmet Giray’ın yardımı ile Karabağ, Mugan ve Kızılağaç’a kadar bütün
kuzey Azerbaycan’ı istila etti. Kırım Hanı Mehmet Giray’a daha ileri gitmeyi önerdiyse
de Giray Han bunu kabul etmeyerek Kırım’a döndü.
Yemen
isyanından sonra İstanbul’a gelen Osman Paşa, önce Anadolu’da bir sancağa,
sonra da Niğde Sancakbeyliği’ne getirildi. 1573’te Diyarbekir Beylerbeyi oldu.
Bu görevde dört yıl kaldıktan sonra, İran Seferine çıkan Serdar-ı Ekrem Lala
Mustafa Paşa’nın maiyetine katıldı. Hazırladığı askerî birliğin mükemmelliği,
Çıldır Savaşı’nda gösterdiği kahramanlık, onun, 1578’de fethedilen Şirvan
Beylerbeyliği’ne getirilmesinin yolunu açtı. 9 Eylül 1578’de Osmanlıları
bölgeden atmak için harekete geçen İran birliklerini Koyun Geçidi Savaşı’nda
bozguna uğrattı.
Özdemiroğlu’nun
bundan sonra Kafkasya’da geçen beş yıllık yönetim görevi sürekli olarak
İranlılarla mücadele içerisinde geçti. Şirvan, Kuzey Azerbaycan, Dağıstan ve
Gürcistan’da Osmanlı hâkimiyetini pekiştirdi. 8 Mayıs 1583’te yetmiş bin
kişilik İran ordusunu üç gün üç gece süren Meşaleler Savaşı’nda büyük bir bozguna
uğrattı. Bu zaferle, o zamana kadar elde edilemeyen Kür Irmağı’nın güneyinin alınması
kolaylaştı. Bu arada isyan hareketleri içinde bulunan Kırım Hanı Mehmet Giray’ın
yerine İslâm Giray’ı getirdikten sonra, Kefe’de bulunan Kaptan-ı Deryâ Piyâle
Paşa’nın gemisiyle İstanbul’a döndü (1583). Sultan III. Murad Han tarafından da
kabul edilen Osman Paşa, Şirvan’da fethettiği on yedi kalenin anahtarını Padişah’a
takdim etti. İran birliklerine karşı zaferlerini ve Kırım Hanı Mehmed Giray’ı
çok az bir kuvvetle yenmesini sultana anlatınca onun; “İki cihanda yüzün ak olsun, Allah senden râzı olsun...” diye dua ve
iltifata mazhar oldu.
Osman
Paşa önce ikinci vezirliğe yükseltilerek, 28 Temmuz 1584’te Doğu Serdarlığı ile
veziriazamlığa (başbakan) getirildi. Kırım’daki isyan üzerine, Ekim 1584’te
sefer için yola çıktı. Havalar soğuyunca kışı Kastamonu’da geçirdi. Nisan
1585’te Erzurum’a doğru hareket etti. Erzurum’da bütün hazırlıklarını
tamamladıktan sonra, Tebriz’e ulaştı. Tebriz kısa bir karşı koymadan sonra
teslim oldu ve Osmanlı Devleti’ne bağlandı. Özdemiroğlu, hastalığı nedeniyle 27
Ekim 1585’te Tebriz’den ayrıldı. Şenb-i Gazan’a kadar hastalığı çok ağırlaştığı
için de tahtırevanla taşındı. Buraya geldiği gece vefat Osman Paşa, vasiyeti
üzerine Diyarbekir’e götürülerek orada toprağa verildi. Kurşunlu Camii’nin doğusunda
yaptırılan türbede medfundur.
Ömrünün
kırk yılından fazlası serhatlarda geçen Özdemiroğlu Osman Paşa, iyi bir komutan,
eşi az bulunan bir yöneticiydi. Habeşistan’da Osmanlı yönetimini sürdürmesi,
İranlılarla yıllarca süren mücadeleleri, onun şan ve şöhret için değil, devlet
kapısına hizmet etmenin kutsallığına inanması bakımından çok önemlidir.
Sönmeyen bir inanç, yılmak bilmeyen bir irade, askerlerini sevk ve yönetimdeki
kahramanlık ve en güç zamanlarda gösterdiği sebat, Osman Paşa’nın belli başlı özellikleriydi.
KAYNAKÇA: İbrahim Alaeddin Gövsa / Türk Meşhurları Ansiklopedisi
(1946), Şevket
Beysanoğlu / Diyarbakır’da Gömülü Meşhur Adamlar (1985, s. 72-76),Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi (1988), İhsan Işık / "Ünlü devlet
Adamları" (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, c.3, 2013).
Türbe
Camiin doğusundadır. Tuhfetü'l-Mi'marî'de türbenin Mimar Sinan'ın eseri olduğu
yazılı ise de diğer yazmalarda bu kayıt yoktur (R.M. Meriç, «Mimar Sinan,
Hayatı, Eseri», Ankara 1965, s. 27). Türbe kemerli bir kapıyla camiinin
avlusuna bağıntılıdır. İstanbul ve diğer büyük Osmanlı kentlerinde uygulamaları
görülen bu tip türbe yapıları Diyarbakır'da tektir. Gerçi şehrimizde sekizgen
planlı türbeler vardır. Fakat bunların hiç birinde kubbeli giriş kısmına
rastlanmıyor. «Kemerli kapıdan girildiğinde, iki tarafında süslü pencereleri
bulunan, daha önce konusunu ettiğimiz kubbeli kısım bulunmakta, üstünde yazıtın
yer aldığı kapıdan sonra, ancak ana mekâna varılmaktadır. İçinde sandukanın yer
aldığı bu sekizgen kısımda ilk dikkati çeken, kemerlerle hareketlendirilmiş
duvarlardır. Bu duvarların tam ortalarında birer pencere yer almakta, böylece
içerisi bol ışık alma olanağına sahip bulunmaktadır. İçerdeki bu kemer
sisteminin sağladığı hareketli görünüm dışarıya yansımış, iki renkli taşlardan
hafif sivri boşaltma kemerleri aşağıya süslü köşe sütuncuklarıyla bağlanmıştır.
Yapıda
bezemeye çok az yer verildiği halde, renkli taş sıralarının sağladığı değişik
görünüş, ister istemez yapıyı olduğundan zengin göstermektedir. Enine renkli
taş sıralarını pencere kemerleri kesmekte, üstteki yalın kurşun kubbe sistemi,
enine ve dikine çizgileri tamamlamakta ve dengelemekte, böylece yapı bir
bütünlüğe ulaşmaktadır.»
Türbenin
iç kapı üzerindeki manzum kitabe şudur:
Budur Sultan Murad Han'ın veziri
Ki feth oldu elinde mülk-i Şirvan
Yedi Yıl terk-i taht etti elinden
Hudâbende Muhammed Şâh-ı İran
Teter Han oldu âsî Padişahe
Anın ref'i olundu buna ferman
Koyub Şirvan'ı gitti âsi Han'e
Kesüb başm yerine dikti bir han
Dönüb Tebriz'i aldı oldu tarih
Cihanda nâm koydu göçtü Osman (h. 993=m 1585)
KAYNAK:
Abdurrahman Şeref / Özdemiroğlu Osman Paşa (Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası,
c. 4, sayı: 21-24, s. 1289-1303, 1353-1369. 1417-1443, 1481-1516), Metin Sözen
/ Diyarbakır'da Türk Mimarisi (İstanbul 1971, s. 180-183), Şevket Beysanoğlu / Cumhuriyetin 50. Yılında Diyarbakır (1973 İl
Yıllığı, Ankara 1973, s. 360-361) - Diyarbakır’da Gömülü Meşhur Adamlar (1985,
s. 72-76).