Salih Çetin

Eğitimci, Yazar, Şair

Doğum
01 Ocak, 1975
Eğitim
100.Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Burç

Eğitimci, şair ve yazar. 1 Ocak 1975, Muradiye / Van doğumlu. İlk, orta ve lise eğitimini Muradiye’de tamamladı. 1998 yılında Van 100.Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesinden mezun oldu. Üniversiteden sonra öğretmen olarak çalışma hayatına atıldı. 2004 yılından beri Van/Erciş’te bulunan Zübeyde Hanım Anaokulunda müdür olarak görev yaptı. Şener Çetin ile evli; Cihat, Can, Ufukozan adlarında üç çocuk babasıdır.

Yazı ve şiirlerine web siteleri ile birçok yerel gazete ve radyoda yer verildi. Anayurt gazetesinin 2007 yılında düzenlemiş olduğu yarışmada serbest şiir dalında mansiyon ödülü kazanmıştır.

ESERLERİ:

ŞİİR: Sarı Yapraklar (2006), Dinmeyen Kar (2007).

ROMAN: Matemli Kardelen (2008).

 

BABAM


her beyaz saçında bir şifre saklı
kim ak düşürdü saçına baba
anlına düşmüş yorgun çizgiler
hangi kalem çizdi bunları baba

gitmediğin gurbet eller mi kaldı
çekmediğin kahır,çilemi vardı
dertler yağmur gibi üstüne yağdı
hangi yük belin büktü be baba

gülmeyen yüzün taşlaşmış sanki
çökmüş bedenin paslanmış belki
yılar senden ne çok şey çalmış
canlı gözlerinde fer sönmüş baba

sırtında gam yüklü kambur oluşmuş
darbenin hasını dostların vurmuş
içine atıkça kor ateş olmuş
çok feci yakmışlar canını baba

bazen derin derin dalıp gidersin
bedenin burada sen uzaktasın
bir yıldız gibi kaydı hayatın
mum gibi eridin,eridin baba

narindi yüreğin gül gibi soldu
bahardı mevsimin hazana döndü
sen sevgi ektin,nefret yeşerdi
kardeşin bile terk etti baba

dünya hali gelir geçer fanidir
kafana takma deymez,boş ver be baba
onurunla yaşadın ömrün boyunca
felek utansın,başı dik adam,mert babam

 

 

 

KAYBOLAN DÜŞLER

Yeşil dökük boyalı, tek göz odada
Kar taneleri dökülürken usulca semada
Pencerenin önünde sabahlardı minik çocuk ayakta
Sığınacak yer arardı gece boyunca
Soğuktan titreyen köpek yavruları dışarıda
Korkuları merak olurdu kızılımsı mistik ortamda
Çocuksu gözleri dalar giderdi ufukta
Çatlaklar vardı camda,soğuk vururdu yüzüne oradan
Arada bir ısınırdı tezekle yanan soba başında
Sarılmak isterdi annesine o anda
Seslenirdi annesine içinden sesi hiç duyulmadan
Şansı varsa annesi tesadüfen uyanırdı uykudan
İçi ısınırdı yaz günü olurdu sanki orda
Kar durmazdı yağardı haftalarca
Gözleri yavaş yavaş ağırlaşırdı yağan karla
Dalar giderdi rüyasında görürdü kendini masal diyarında
Binerdi bir kar tanesinin sırtına,yükselirdi gökteki pembe katmana
Kanatlanırdı uçardı başka diyarlara
Uyanırdı irkilerek aniden,hasta annesi düştükçe aklına
Ağlardı,yaş kalmazdı gözünün pınarında
Ölüm uzak gelirdi ona,onun için sadece yaşlılar ölürdü
Eh annesi de ona göre pek genç sayılmazdı
Nefreti de öğrenmişti o ara,babası vurunca annesine
Karşı gelirdi babasına,okkalı dayak yeme pahasına
Baktığı karın ıslaklığına,karışan göz yaşlarına
Takıldı gitti hayalleri, umutları bitmeyen karlı geceleri

 

YAŞAYAN YANIM

Akan nehirlerin coşkun suyunda kayboldu
Fırtınalı denizin dalgalarına kapılan sal oldu
Karanlık gecelerde kayan yıldızlarda savruldu
Ham zerdalinin ekşi tadında düş oldu yaşayan yanım

Sağanak yağmurun ardında,akan sel oldu
Baharın vurduğu, eriyip tükenen kar oldu
Aşıkların kopardığı papatyada son yaprak oldu
Hazan gelincikleri gibi soldu,yaşayan yanım

Aslandan kaçamayan bir nazlı ceylan oldu
Yel vurdu son baharda dökülen yaprak oldu
Deryada hortum vurdu bir girdapta yok oldu
Mahzun göze yaş oldu,ıslanmadan kurudu, yaşayan yanım

 

 

 

 

 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör