Mustafa Ergin Kılıç

Yazar, Şair

Doğum
29 Ekim, 1977
Eğitim
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü
Burç

Şair ve yazar. 29 Ekim 1977, Ankara doğumlu. Selanik göçmeni bir ailedendir. Ankara Aydınlıkevler Lisesi’ni ve ardındanŞair ve yazar. 29 Ekim 1977, Ankara doğumlu. Selanik göçmeni bir ailedendir. Ankara Aydınlıkevler Lisesi’ni ve ardından Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Maden Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi (2001). Şiir yazmaya 1994 yılında başladı. İlk şiirleri 2000 yılından itibaren Kuzey Yıldızı, Budala, Yom Sanat gibi dergilerde yayımlandı. Sonraki yıllarda şiirleri, şiir üzerine inceleme yazıları, söyleşileri ve hazırladığı soruşturma dosyaları; Hürriyet Gösteri, Cumhuriyet Kitap Eki, Varlık, Yasakmeyve, Edebiyat Ortamı, Dize, Mühür, Şiirden, Şiiri Özlüyorum, Akatalpa gibi edebiyat, sanat ve kitap dergilerde yayımlandı. Patika, Papirüs ve Kuşak Edebiyat dergilerinin editörlüğünü yaptı… 2009 yılında “Modern Elit Dinamik Şiir Bildirgesi”ni yayımladı ve aynı bildiriyi 4. Uluslararası Çukurova Edebiyat Günleri’nde de sundu.

2001-10 yılları arasında dünyanın 40’tan fazla ülkesine geziler yaptı. Kuzey Afrika, Ortadoğu, Uzakdoğu ve Avrupa coğrafyalarından edindiği gözlem, deneyim ve pratikler bağlamındaki farklı kültürel altyapıları kendi şiir havzasında yoğurduğu şiir hamuruna katarak pişirdi. 2000’li yılların genç şairleri arasında; kendi şiir dilini özgün imgelerle kuran, şiir damarını her geçen gün yenileyen ve geliştiren, hayatın dipte kalan yanlarını şiirlerine taşıyan, böylece sözcüğün çok anlamlılığını ortaya çıkaran, çağrışımsal zenginliğe sahip bir şair olarak tanındı.  Kimi şiirleri İngilizceye çevrildi.

2011 yılında “Şimşiir Ağacı – Şiirsiz Hayat Eksiktir” adlı şiir ve şiir kitabı yıllıklarını hazırlamaya başlayarak, yayımlamayı sürdürdü… 

 

Hakkında Ne Dediler?

 

Mustafa Ergin Kılıç’ın kitaplarından önce şiir dosyalarını okumuştum. Her dosyasıyla ilgimi çeken bir şair oldu. Galiba en sevdiği dil, şiir dili. Kelimelerle halvetinin hiç bitmemesi, onlardaki anlamı iyice açığa çıkarma çabasının yanı sıra, onlara yeni anlamlar yükleme isteği de özellikle dikkat çekici. Kelimelerle ne zaman sevişip ne zaman savaştığımızı ayırt etmek doğrusu pek kolay değildir. Zaten Kılıç’ın şiirleri de bunu kolaylaştırmak için yazılan türden değil. Şiirin kelimelerle yazıldığını bilen bir şairle karşı karşıyayız. Hem kelimelerin büyüsüne kapılmayan bir şiir de yeterince çalışkan bir şiir sayılmaz. Mustafa Ergin Kılıç’ta bu çalışkanlığı gördüm. Bu özenli tutumunu sürdürdüğü sürece onu hep iyi bir şair olarak okuyacağımıza inanıyorum.” (Haydar Ergülen)

 

Ödülleri:

 

Homeros Ödülleri 2010 / Kemal Özer Şiir Ödülü (3.lük)

2008 Yılmaz Güney Şiir Ödülü

Homeros Ödülleri 2007 / Attila İlhan Şiir Ödülü (Mansiyon)

7. Safranbolu Uluslararası 2006 Film Festivali Şiir Ödülü (2.lik)

2006 Hasan Bayrı Şiir Ödülü (3.lük)

2.Eskişehir 2006 Yunus Emre Şiir Ödülü (Özendirme)

Kocaeli Üniversitesi 2006 Gençlik Şiir Ödülü (Seçici Kurul Özel Ödülü)

 

ESERLERİ:

Şiir: Lâlfabe (2006), Beş Duyum (2006), Desibel (2007), Gam Kuşağı (2008), Yer Yara Kabuğu (2009), Sardünya (2012), Şimşiir Ağacı (2014), Yardan Adam (2014). Avuç İçi Kalbin Kalbime (2017), Kaydettiğim ve Kaybettiğim Şeyler (2017)

Şiir Seçkisi: 2011 Şimşiir Ağacı / Şiirsiz Hayat Eksiktir (2012), 2012 Şimşiir Ağacı / Şiirsiz Hayat Eksiktir (2013), 2013 Şimşiir Ağacı / Şiirsiz Hayat Eksiktir (2014).

KAYNAKÇA: Fuat Çiftçi / Mustafa Ergin Kılıç ve Desibal (Şiiri Özlüyorum. Ağustos-Eylül 2007), Hüseyin Avni Cinozoğlu / Lâlfabe’den Beş Duyum’a Mustafa Ergin Kılıç (Mühür, Ekim-Kasım 2007), Veysel Çolak / Her Şiir Bir Öncekine İhtilal (2008 Şiir Yıllığı) Ogün Kaymak / Progresif Bir Şiir (Şiir Akademisi, 28 Eylül 2008), Hüseyin Peker / Şiiri Özlüyorum (Eylül-Ekim 2009), Gökhan Arslan / Yer Yara Kabuğu (Yeni Yazı, Ocak-Şubat 2010), Özgeçmiş (mustafaerginkilic.com, 27.01.2019), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2019).

BULANIK

ne kesti cam gibi yalnızlığı
elmasından başka
çürürüm öyle köşede elma elma

denedim taşı camı bıçağı aynayı
sendin kesen beni!
baktıkça sana kamaştım
kaynaştım kendimle

çekiç kerpeten keser
çaktım çaktım kanırttım
ne çıktı ne gömüldü içime çiviler

sınadım ateşi ahşap hasır çalı
yanan makbuldü bana
ama hiçbiri yanmadı

yıkadım göğü soluğun aktı
yeryüzü işte yaşantının kiri
bir ömür birikimi koca yalnızlık

insanım işte
en kötü huyum inlemem içimde
boşluğumu dinlemem
hiç boş zamanım yokken

dokusu dokuması zayıf insanım
asılmak olsa keşke koparan ipimi

birbirine tutunarak akamıyor
gözyaşları gibi aşk da
kaç şehir terk ettim de
terk edemedim etini

teninin ketenine işledikçe kendimi
keten helva gibi kırıldın

tozunu alırsın da aynanın
aynı görüntüyü alamazsın şimdi!

(Yazılıkaya, Ekim 2008)

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör