Şair (D. 1916, Yugoslavya - Ö. 2 Eylül 1991, Ankara). Çocukluğu
Rumeli’de geçti. Ailesi Türkiye’ye göç ettikten sonra lise öğrenimini Edirne’de
tamamlayarak 1940’ta Ankara’ya geldi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde
başladığı öğrenimini yarım bırakarak, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunda
memuriyete başladı ve bu işinden emekliye ayrıldı. Emekli olduktan sonra Madeni
Eşya İşverenleri Sendikasında çalıştı. Ankara’da öldü ve Cebeci mezarlığında
babasının mezarında toprağa verildi.
Garip Hareketi’nin ikinci kuşağındandır, kendine özgü bir esprisi
vardır. Şiirleri, 1950’li yıllarda Seçilmiş Hikâyeler, Pazar Postası, Dost dergilerinde
yayımlanmaya başladı. Dost Yayınları arasında çıkan ve tek kitabı olan İki
Dal’dan (1957) sonra yazdığı kırk bir şiirinin bir bölümü çeşitli
dergilerde, daha sonra da Anadolu Ekini dergisinde topluca yayımlandı.
Pek çoğunun Orhan Veli’nin sandığı şu şiir onundur:
“MARİFET
Suya dokunmazmış
Sabuna dokunmazmış
Pise bak”
Şiirlerinde ilk göze çarpan nitelik, rahat ve kolay
söylenmişliğidir. Bazen iki-üç dizeye sığdırıverdiği söyleyecekleri arı ve
yoğundur.
“Celal Vardar, şiiri yalnız dizelerinde değil, yaşamında da yaşamış,
dahası yaşatmış bir ozandır. (...) Şinasi Nahit Berker’in o ünlü deyişiyle; ‘Memleket uzun
laftan battı’ ilkesine bağlı kalıp, az sözcükle çok şiir söylemeye durmuş,
üstelik bunu da başarmış bir ozandır. (...) Ülkeye de, insanlara da,
sorunlara da, topluma da, sevgiye de, acıya da, yadsınmaya da, hayınlığa da hep
ama hep güleç bir yüzle bakagelmiştir. Güleç ama içinde kimi zaman gizli, kimi
zaman kibarca açığa vurulmuş bir taşlamayı, bir yergiyi de taşıyarak. (...)
Onurlu, yalın, gösterişsiz yaşamına şiiri; şiirine yalın gösterişsiz yaşamının
onurunu katmış sevgili Celal Vardar’a selam.” (M. Sunullah Arısoy)
KAYNAK: Hüseyin Atabaş / Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (Damar,
Kasım 2004) - Celal Vardar (Lacivert, Ocak-Şubat 2006), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli
Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
Ben bir kurşun kalemim
İçim dışım kadar katı değil
Değnek gibi yontuyorsunuz beni
Ben bir ince kalemim
Elinize uymuyor köşelerim
Bozuk düzen yazıyorum
Ben bir ince kalemim
Kırıla kırıla tükeniyorum
Bitmeden diyeceklerim
Güler
yüzünü evinde bıraktı
Taktı
çatık kaşlarını
Ciddi
Yola
düzüldü Çelebi
Akşam
üzeri
Besmeleyle
girdi
Meyhanesinden
içeri
Peçeteler
sakız beyazı
İnce belli
tombul kadehler
Yerli
yerinde
Mum gibi
Ayakta
buldu garsonlarını
İlk
müşterisi
Şair Cahit
Sıtkı
Cam
dibinde
Düşünür
boş yere geçtiğini
Otuz beş
yılın
Tülden
seyreder caddeyi
İnsanlar
geçer önünden
Düşünceli
Umudu
gelecek günlerde şairin
Ağır beste
fıstıkî makam
Geçti
tezgâhın başına
Bizim
Çelebi
Ciddi
Baş köşeye
Büstün
altına
Kendi
eliyle taktı
"Errızkı
Taalâllah" levhasını
Sonra iki
tek attı kaçamak
Ben
levhaya bakarken
Ciddi
Yüzü güler gibiydi