Gazeteci, şair ve yazar. 23 Nisan 1948, Hacıbektaş / Nevşehir
doğumlu. Aşağıbarak Köyü İlkokulu, Hacıbektaş Ortaokulu, Kırşehir Erkek
İlköğretmen Okulu, Buca Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
mezunu… Anadolu Üniversitesinde lisans tamamladı. Ağrı, Kırşehir, Isparta
illerinde öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. Mersin, Tekirdağ, Edirne ve
İstanbul illerimizde milli eğitim müfettişliği görevlerinde bulundu. Emekli
olduktan sonra İstanbul’a yerleşti. Türkiye Yazarlar Sendikası ve Besam
üyesidir.
Şiir
ve yazıları; Türk Folklor Araştırmaları, Yelken, Karınca, Halk
Eğitimi (kurucusu, 12 sayı 1978-1980), Bahçe,
Yeni Adam, Kemalist Ülkü, Gülpınar, Sümerbank, Varlık, Ana, Kızılay, Öğretmen
Dünyası, Ajans Türk, Çağdaş Eğitim, İçel Kültürü, Tarla, Beşparmak, Eflatun,
Ozan, İlkyaz, Çağrı, Çağdaş Türk Dili, Kiraz, Türk Dili, Güneyde Kültür,
Oluşum, Anahtar, İdarecinin Sesi, Yeni Defne, Simav Anadolu, Ozan Ağacı,
Fethiye gibi dergilerde ve seçkilerde (antoloji-güldeste); değişik
konu ve türde yazıları yer aldı.
Cumhuriyet Gazetesi,
Bizim Gazete, Milliyet Blog, Yazar Portal ve Antoloji.com olmak üzere
ulusal ve yerel basında; kimi sanat eki veren gazetelerde köşe yazıları
yayımlandı ve yayımlanmaktadır. Değişik internet medyasında da köşe yazarlığını
sürdürmektedir.
Birlik şiiriyle Başkent Gazetesi Geleneksel Şiir Yarışması Birincilik Ödülü (1977-78), MEB
Aylıkla Ödüllendirme (1999), Simav 7. Şairler Şöleni Onur Ödülü (2002) aldı…
Muhsin Durucan, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı onaylı Halk Şairi ve Mesam üyesidir.
ESERLERİ:
Şiir:
Bir Tutam Şiir (1970),
Bir Heybenin İki Gözü (1975),
Umut Türküsü (1976),
Söz Kaynağı Anadolu (1979),
Canca Şiirler (1997),
Durucanca Duygular (2004)
Sevdanın Gözü (2012)
Haykırış (2014)
İnceleme-Araştırma:
İlimiz Denizli (1985),
Eğitim ve Mutluluk (1991–1992–1998–2013–2014-2017)
Anma ve Kutlama Günleri (2000),
Düşüncemiz Sizinle (2004),
Bir Sevdadır Balkanlar (2009),
Güneydoğu Anadolu Sevdası (2010)
Önyargısız Düşünceler (2012)
Özel Günler (2014)
Bir Sevdadır Azerbaycan(2014)
Görüntülü Öyküler (2015-2017)
Olmak üzere 18 (On sekiz) yapıtı yayımlandı.
HAKKINDA:
Muzaffer Uyguner / Yeni Defne dergisi (4.2.1999), İsa Kayacan / Burdur Yenigün
gazetesi (17.12.2000 – 17.2.2005), Özlem Ağırcan / Koşar Adım Yaşayan Dost
Muhsin Durucan (Önder dergisi, 26.10.2001) – Hudut gazetesi (10.3.2005), Ünal
Şöhret Dirlik / Fethiye gazetesi (23.11.2004 - 24.11.2004), Nusret Karaca /
Gazete Kadıköy (12.4.2004), Abdülkadir Güler / Söke Ekspres (29.12.2004),
Sadettin Yalçın / Düşüncelerimiz Durucan’la (Ege gazetesi, 27.11.2004),
Vitrindekiler (Cumhuriyet Kitap, 6.1.2005), Bilgi Teyidi (29.03.2022).
KARDELEN OLDUN
Hal
ve gidiş diye sorar dururken
Damardan
damara alkanım oldun
Düşlenen
kavuşma gerçek olurken
Caniçi
yaklaşıp saranım oldun
Yüreğe
serpilen suya karıştın
Karlı
kış gününde kardelen açtın
Ürkek
davranıştan tez uzaklaştın
Gözüme,
gönlüme dolanım oldun
Işığı
görünce onca yol aldın
Hasret
günlerinde vuslat aradın
Kalbime
akarak güven sağladın
Uzakta
kalmayıp sol yanım oldun
Azimle
bitirdin o salgınları
Tavrın
barıştırdı hep dargınları
Sabahları
sundun günaydınları
Umuda
kıvılcım çakanım oldun
Durucanca,
aşkla rahatlamaktır
Hak
edeni sevmek, şair olmaktır
Can
tanesi demek, şiir yazmaktır
Gönül
gücü verip cananım oldun.
Muhsin
DURUCAN
*
CAN TANESİ
Mırıldandığım
ezgi, düzenlediğim şiir
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi
Aramızda yol oldu deniz duruşlu şehir
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi
Ürkekliği
üstünden attığına sevindim
Yüreğime bir yürek kattığına sevindim
Acımızı sevinçle tattığına sevindim
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi
Umut
çiçeklerinden gönül bağı kuranım
Sorunlar çıksa bile çözümler arayanım
Mutluluğu aşkımla sarıp kucaklayanım
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi
Sevgiyle
beslenen can mutluluğu kurgular
Hiçbir zaman kesişmez, paraleldir duygular
Leb demeden leblebi, kaliteyi vurgular
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi
Çok
renkli kadifeyi giy gönlümü doyursun
Durucanca, aşkını hislerini duyursun
Hoş gelsin aşk evime, sefa gelsin buyursun
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi.
Muhsin DURUCAN
*
Can tanesi oldun duygu demetim
Nazlı yâr unutma, unutma beni
Sevgiyle beslendi kanımla etim
Can aşkım unutma, unutma beni.
Gönül gücü oldun, gözde yaş oldun
Yalnızlığa yoldaş oldun baş oldun
Mekânlarda gizem oldun aş oldun
Cancanım unutma, unutma beni.
Bu nasıl örtüşme yoğun haz verdi
Milyonda bir olmak, apayrı yerdi
Birlikteliğimiz huzur getirdi
Caniçim unutma, unutma beni.
Böyle mutluluğun başka tadı var
O güzel yılların bende yâdı var
Sensiz günlerimin nasıl adı var
Duygucan unutma, unutma beni
Özde olan vefa bellekten çıkmaz
Durucanca asla kayıtsız kalmaz
Anılar beyinden silip atılmaz
Sevgili unutma, unutma beni.
Muhsin DURUCAN
*
Demlendi hasretin yeşili,
Işıdı mavisi umudun.
Masada kahve, su ve biz,
Buyurunuz, siz de geliniz!
Suyu yanında kahve,
Yudumlanma bekliyor besbelli
Bakışlar dünden bugüne,
Her çekişte anılar, senli benli.
Anılar mı? Bozkır
yolunda koşu,
Anlatılmaz, anlatsak da şimdi
Capcanlı ve dimdik içimizde,
Yaşanmışlık 305 ile kenetlendi.
Demlendi hasretin
yeşili,
Işıdı mavisi umudun.
Masada kahve, su ve biz,
Ya siz, neredesiniz?
Muhsin DURUCAN
YOZLAŞAN İNSAN DAVRANIŞLARI
“Dost; acı söyleyen değildir. Acıyı
tatlı söyleyebilendir.”
Hz. Mevlana
“Hayatımızdaki gölgelerin çoğu, kendi
güneşimizin önünde durmamızdan oluşur.”
Ralph Waldo Emerson
“Medeni olmayan insanlar, medeni
olanların ayakları altında kalmaya mahkûmdurlar.”
Mustafa Kemal Atatürk
*
Günlük hayatımızda bize yansıyan, bize
zomlanan ‘hoş olmayan görüntüler’ ya da ‘rahatsızlık
veren objeler’ var, diyebiliriz. İnsanlar, giyimleriyle karşılanır,
düşünceleriyle uğurlanır. Sözcüklerini de çağrıştırır. Bu tümcedeki giyimleri
ile karşılanır, sözcüklerinin anlamı: İlk dikkat çeken insanın kıyafetidir. Ek
olarak, görüntüsüdür.
TV ekranlarında, toplu taşıma
araçlarında, şurada, burada kimi gördüğümüz görüntüler, bu yazımızda konu
edildi. Neler mi bunlar? Değerlendirmeyi okurlarıma bırakarak düşüncemi
aktarmaya çalışacağım. Olumsuz ve denetimden uzak tv dizileri ve
kanallardaki kimi programlar; yuvaları yıkmakta ve izleyenleri yanlış yönlendirmektedir.
İffetsiz programlar yayından kaldırılmalıdır.
Traş olmaktan erinen sakallı, Arap
görünümlü erkekler… Bunun yanı sıra güzelim saçlarını yanlara
taramayıp arkaya atan ya da topuz yaparak yüzünü ve kulaklarını açan çebiç
görünümlü bayanlar… Bakan gözlerin hoşnutluğunu ötelemektedir. Giyimde
hoş olmayan görünüş, birazda tembellikten kaynaklanmaktadır. Böylesi
yakınmayı, çevremdeki çoğu insanın sesli düşünmesinden de duyuyorum.
İlk gençlik yıllarımdan bu yana
edindiğim alışkanlık; günlük tranşımı olmak, ütülü elbisemi giyinmek, aynaya
bakarak yakışıp yakışmadığını görmek, diyebilirim. Bizim kuşak böyle yetişti ve
olumlu davranışları edindi. Şimdi profesörlerde de o görüntü yok… Bir
konferansta duydum: “ Her gün her saat aynaya dön bak, arzu ettiğin
insan sen misin değil misin? ”
Toplu taşıma araçlarındaki insanların
kimi görünümleri dikkatime yansır: Bacak bacak üstüne atmalar, bacakları
ayırarak oturmalar, yırtık ve ipliği sarkan pantolonlar, ellerinden
düşürmedikleri telefonla dans etmeler, çok sesli konuşmalar, gibi…
Şunu da belirteyim: Ortaokulda beden
eğitimi dersi için aldığımız beş liralık keten ayakkabı evrimleşti ve
fiyatını artırdı. Üstelik hiç temizleme zahmetinde bulunmadan yaz-kış ayaklarda
görüntü vermektedir.
Konu ticaretten açılmışken şuna da değinmeliyim:
Ticaretle uğraş içinde olan insanımız, güzel Türkçemizi öteleyerek işyerlerine
ya da ürettiklerine İngilizce ya da Arapça gibi
yabancı adlandırmalarda bulunuyorlar. Böyle daha çok kazanç elde edeceklerini
düşünüyorlar. Oysa onur her şeyden önce gelir. Üstüne üstlük ülkemize Suriye’den
gelenlerin tabelalarını kendi dilleriyle yazdıkları, kirlilik
görüntüsü vermektedir.
Yaşamdan hep olumsuzluklar mı yansıyor?
Sorusu akla gelebilir. Elbette az sayıda da olsa baktığınızda bir daha
bakmanızı sağlayan güzel görüntüler de var. Dilerim bu tür görüntüler çoğalsın!
Yozlaşan İnsan
Anlamadım bu nasıl iş, / Saçlar toplu,
kulaklar açık / Bayanlar tamı tamına çebiç.../ Erkeklerde görüntü geçmişi özler
/ Yüzler kirli mi kirli / Basit örtü kaba sakal…/ Kaçar oldu bakan gözler /
Acaba neden dersiniz /Anladığım kadarıyla belli / Nedenini siz de bilirsiniz. /
Tembellik ve özenti…
*
GÜLERYÜZLÜ OLMAK
" İnsan
umduğu sürece, umut dolu bitişlerle boyuna yeniden başlayacaktır. "
Günter Grass
Kadıköy Barış Manço Kültür
Merkezi’nde Edebiyat Konuşmaları toplantısı gerçekleşti. Prof.
Dr. Yıldız Tümerdem’in nazik daveti ile katıldığım
etkinliğin yönetim masasında Sencer Karacalıoğlu ile
ayın konuşmacısı Ali Seyhun, yerlerini
aldılar.
Konuşmacı Ali Seyhun,
kendisini ayrıntılı olarak tanıttı. Okul günleri, Almanya’da sendikacılık ve
Almanya’da siyasal Bilgileri Fakültesini bitirmesi konusunu işlemesi ilgiyle
izlendi. Günter Grass’ın Teneke Trampet adlı
yapıtı üzerinde ayrıntılarıyla durdu. Konuşma sonrasında Almanya’ya gidenler
kişisel görüşlerini dile getirdiler.
Geçmiş yıllarda Bostancı’da düzenlenen
toplantının yine her ayın ikinci perşembe günlerinde Kadıköy Barış Manço Kültür
Merkezi’nde süreceği belirtildi.
***
Günter Grass Kimdir?
Günter Grass,16 Ekim 1927’de Danzig’de
doğdu. Çocukluğu ve ilk gençliği Danzig’de geçti. Genç yaşta asker oldu ve esir
düştü. 1946 yılından sonra Düsseldorf’a gelerek resim ve heykel çalıştı. Bir
süre İtalya’da da bulunan Grass, 1956-60 yıllarında Paris’te yaşadı, bu dönemde
şiir ve oyunlar yazmaya başladı. Paris’te yazdığı Teneke Trampet (Die
Blechtrommel,1959) adlı romanıyla dünya edebiyat kamuoyunun dikkatini çekti.
Bundan sonra romancı olarak ünlenmesine rağmen şiir yazmaya da devam etmiştir.
Günter Grass, resim ve heykel konusunda da çalışmaları olan çok yönlü bir
sanatçı. 1960’lı yıllarda sosyal demokratların saflarında politikaya aktif
olarak katılan Grass barış hareketlerinde ve insan hakları mücadelesinde de
entelektüel tavrın simgesi oldu. Günter Grass son olarak biten yüzyılın bir
muhasebesi niteliğindeki ‘Yüzyılım’ isimli anlatı kitabını yayımlamıştır.
Yüzyılım kitabından önce Berlin duvarının yapılmasından Almanya’nın
birleşmesine kadar olan süreci ‘Uzak Tarla’ isimli romanında anlatmıştır.
Birçok ödülün sahibi olan Grass, birçok kez aday gösterildiği Nobel Edebiyat
Ödülü’nü 1999 yılında aldı.
Teneke Trampet / Günter Grass
“Ana meseleyi kâğıda dökmek için
gerekli ve bir o kadar da lüzumsuz ayrıntıyı, maharetli ve sabırlı parmaklarıma
ilham veren trampetim olmasaydı hatırlayamazdım. Hatta hastane bana günde üç
dört saat teneke trampetimi konuşturma izini vermeseydi, ebeveynlerini bile
tanıyamayan zavallı bir insan olurdum. 1900’lerin ilk yarısı. Almanya.
Almanların, Polonyalıların ve diğer azınlıkların bir arada yaşadıkları bir
kasaba: Danzig. Üç yaşına bastığı gün bir teneke trampet hediye edilen;
çevresindeki erişkinlerin mutluluktan yoksun, karamsar, yalan ve suçla dolu,
deyim yerindeyse acınası dünyasına katılmak yerine büyümemeyi “tercih eden” bir
çocuk: Oskar Matzerath...
Teneke Trampet, savaş öncesinde Danzig’den savaş
sonrasındaki Düsseldorf’a uzanıyor ve büyümeyi reddeden bir çocuktan bir akıl
hastanesi sakinine dönüşen Oskar Matzerath’ın gözünden hem Orta Avrupa hem de
Almanya’yı, hiç olmadığı kadar çıplak bir şekilde görmemizi sağlıyor. Grass’ın
klasikleşmiş romanında Oskar’ın toplumsal yozlaşmayı, teneke trampetinin
vuruşları ve camı parçalayan sesiyle protestosuna tanık olacaksınız. 1959
yılında yayınlanan ve acılarla dolu bir dönemin sert bir eleştirisi olarak
değerlendirilen Teneke Trampet, Nobel ödüllü Günter Grass’ın en bilinen
romanıdır ve dünya klasikleri arasındaki değişmez yerini çok önceleri
almıştır.”
*
MUHSİN DURUCAN VE KİTAPLARI
Muhsin
Durucan, son yıllarda başarılı gezi kitapları ile ön plana çıkmaya başladı.
Güneydoğu gezisini bir kitapla değerlendirdi. Balkanlar’a yaptığı geziyi de
başarılı bir şekilde kitaplaştırdı. Şimdi ayağının tozuyla Azerbaycan’ı
Azerbaycan şairlerini, Azerbaycan’ın güzelliklerini gözler önüne seren ”Bir Sevdadır Azerbaycan” isimli bir
kitapla süsledi! Durucan’ı candan kutluyorum. Yeni kitaplarda buluşalım
diyorum. Şimdi onun Azerbaycan için yazdığı değerlendirmeye göz atalım.
Ünal Şöhret Dirlik
Eğitimci yazar
Fethiye
*
KİTAPLARLA DURUCAN
“Sanatçı, alnında ilk ışığı duyan
insandır.”
K. Atatürk
“Sanatsız kalan
bir ulusun yaşam damarlarından birisi kopmuş demektir.”
K. Atatürk
“Ben kitaplarımı
değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır.”
Montaigne
Eğitimci yazar Muhsin Durucan’ı uzun süredir
tanırım. İletişimimiz aynı ölçüde sürmekte. Geçmişte Edirne Trakya Tv’de Haber
Aktif Programı’nda konuğum oldular. Kimi zaman Durucan’ın şiirleri ve kitapları işlendi tümce tümce. Şiirleri,
Öğretmen Semahat Uzgör ve Elif Bolu’nun seslerinde bir başka anlam
buldu. Durucan’ın şimdiye dek on kitabı yayınlandı. Yayınlanmış yapıtlarına
değinmek isterim:
1-Bir
Tutam Şiir: Eğitsel ve sosyal
şiirlerinden bir demeti içermekte olup 1970 yılında yayınlanan ve öğrencilere
yönelik ve ilk yapıtı.
2-Bir
Heybenin İki Gözü: Heybesinin birinci
gözünde duygularını koyduğu doğa., yaşam ve yurt şiirleri; ikinci gözünde
önemli sayılacak kimi yazıları zevkle okuyoruz. 1975 yılında yayınlanmış.
3-Umut
Türküsü: Yazarımız, öğretmenlik mesleğini sürdürmekte olduğundan, kitapta
kaleme aldığı ünitelere uygun öğrenci şiirleri var. 1976’da İzmir’de basılmış
olup 35. sayfadaki kimi “güzel sözler” okunmaya değer.
4-Söz
Kaynağı Anadolu: Durucan Yayınları’nın dördüncüsü olarak geçmekte. l979
yılında Isparta’da basılmış. Büyük Şairimiz Cahit Külebi tarafından
kaleme alınmış olan ‘Sunu’ okunmaya
değer yoğunlukta. Yapıtın son kısmında kimi yazar ve şairlerimizin Durucan’ın
kitaplarına ilişkin değerlendirmeleri yer almakta.
5-İlimiz
Denizli: Denizli ilinin ayrıntılı bir
incelemesi olup Özgül Yayınları’nca Durucan’a yazdırılmış ve MEB’ nın 2207 Sayılı
Tebliğler dergisinde tavsiyesi yapılmış olan araştırma kitabı.
6-Eğitim
ve Mutluluk: 1991, 1992 ve 1998 yıllarında olmak üzere üç kez basımı
yapılmış, el altı-başucu kitabıdır. Sık sık okunması gereken özgün bir yapıt.
Milli Eğitim Bakanlığı’nca 2349 Sayılı Tebliğler Dergisinde tavsiyesi yapılmış.
Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınan kitap, yurdumuzdaki
kütüphanelere gönderilmiştir. Düzyazı ve şiirlerle bezeli okunası bir çalışma.
7-Canca
Şiirler: Kapak görüntüsü gibi, içindeki şiirler de albenili! 1997 yılında
İstanbul’da basılmış. Şiirler konularına ve ana duygusuna(tema) göre
sıralanarak altı bölüm halinde sunulmuş. ‘Şiir
Gözlüm’ ile başlayıp ‘Güzel Kıbrıs’ım’
ile noktalanmakta.66. sayfadaki ‘Cangülleri’
kapak kompozisyonu ile özdeşik. Bu yapıttan da Kültür Bakanlığı’nca yeterli
sayıda satın alınarak kütüphanelere ulaştırılmış.
8-Anma
ve Kutlama Günleri: Ders kitapları A.Ş. tarafından İstanbul’da
Aralık-2000’de basılan Muhsin Durucan’ın sekizinci kitabı. Özenle ve
hazırlanmış uzun soluklu bir çalışmanın ürünü. Benzerlerine kıyasla başarı
çizgisi görüntüleyen bir çalışma. Her kesimden yöneticilere (özellikle vali,
kaymakam, milli eğitim müdürü, okul müdürü, gibi) öğretmenlere, öğrencilere,
ana-babalara ve ilgi duyanlara armağan edilebilecek bir kitap! Beş bölüm ve 208
renkli sayfadan oluşan yapıt, Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın
alınarak kütüphanelere gönderilmiş ve kimi kitapçılarda da bulunmakta.
Bu eser için Durucan : “Gözlük numaramı artıran, uzun soluklu bir
çalışmamın sonucu ve günceldir.” diyor. Kitapta Edirne’de yaşamını sürdüren Ertan Sezer, Metin Koca, Necdet
Tezcan, Özlem ve Mehmet Ağırgan’ın şiirleri yanında; Tekirdağlı
eğitimcilerden Niyazı Orhan, Yücel Coşkun
ve Ali İhsan Tertemiz’in ürünleri yer
almakta. Kültür Bakanlığı’nca satın alınarak kütüphanelere gönderilmiş.
9-Durucanca
Duygular: Kendi yayını olup Durucan’ın 9.kitabı… Eylül 2004-İstanbul
baskılı. Yürekten kopup dizeleşen şiirleri içermekte. Yer yer Cahit Külebi
biçemi(üslup) egemen. Albenili kapak kompozisyonu arasında 96 sayfada ‘Sevda Kentim” ile başlayıp ‘Alara’ ile tamamlanmakta.
10-Düşüncemiz Sizinle: ‘Durucanca Duygular’ ile ‘Düşüncemiz Sizinle’- yazarının
ağzından- “ikizlerim” sözcüğüyle nitelendirilmekte. her ikisi de aynı tarihte
ve aynı yer baskılı. Her ikisinin de kapak düzenlemesinde belirgin benzerlikler
görülmekte. Kapak resimleri, şair ressam Mehmet
Ergönül ’e ait… Yayınevlerinin duyarsızlığına inat, yazarının tüm
güçlüklere katlanarak yayımlamış olduğu çalışmaları.
Düşüncemiz Sizinle; armağan olabilecek özellikte ve ‘Eğitim ve Mutluluk’ çizgisinde el altı-
başucu kitabı. Onlarca adla renklendirilmiş özveri damlacıkları ve düşünceler
var. Yoğun ilgi ile okunabilecek; çoğunluğu gazetelerde ve dergilerde
yayınlanmış beğeni toplayan örnek yazılar, 192 sayfaya sıkıştırılmış. Ancak
okunduktan sonra üzerinde konuşulabilecek titiz bir çalışmanın ürünü,
denebilir.
Şiirlerinden
ve yazılarından Durucan’a onlarca ödül verilmiş. “Anımsa Emi!” adlı şiiri,
muhayyerkürdî şarkı makamında ve yürük semaî usulünde İsmail Ötenkaya tarafından bestelenmiş.
Durucan, TYS üyesidir. Ülkemizde yayımlanan dergi ve gazetelerde yazı ve
şiirleri yayınlanmakta. Yazdığı zamanlarda rahatladığını belirtmekte.
“Sevgiye Koşmak”
adlı bir Durucan şiiri: “Kararsızlık zincirini kırıp / İnatla yürümek
umuda / Sevginin hamurunu / Sevincin ışığında yoğurup / Mutluluktan uçmak
/ Yasalar ve yasaklarla bir arada /
Yürümek yaşamın üstüne üstüne / Amaç bir, düşünce aynı / Haykırmak olanca
coşkuyla / İşte bu, işte bu çığlık : / Sevgiye koşmak! / Dünden bugüne.”
Okumak ve yazmak, erdemli bir uğraş ve mutlulukların en
güzelidir! Takdir okurların. Başarı ve mutluluk dileklerimle...
Yard. Doç. Dr. Ülkü VARLIK Biga İİBF Kamu Yönetimi Bölümü Başkanı
***
CAN CAN, MUHSİN DURUCAN
Sevgili Muhsin Durucan ile 1968 yılında Isparta’da asker
ocağında tanıştık. Nerelisin, kimsin derken can-ciğer olduk. Bir vesileyle
O’nun 23 Nisan 1948 doğumlu olduğunu öğrendim. O’nun doğum günü, dostluğumuzun
başlaması ve devamı için yetti de arttı bile.
Asker ocağında O’na 1965 baskılı “Çim” adlı
şiir kitabımı da verdiğimi sonradan öğrendim. Değerli eşleriyle birlikte
Fethiye’ye geldiklerinde Ünal Şöhret Dirlik ve beni
ziyaret ettiler. Birlikte bir televizyon programına katıldık.
Şimdilerde ise sadece bilgisayar mektuplarıyla birbirimizin hal
ve hatırın sorabiliyoruz.
Birkaç günden bu yana işte o asker arkadaşım Muhsin Durcan’ın,
Güneydoğu Anadolu gezisi notlarını topladığı son kitabını okuyorum.
Önce kitabın ön kapağına baktım “GÜNEYDOĞU ANADOLU
SEVDASI” MUHSİN DURUCAN, D Yayıncılık yazıyor. Arka sayfasını
çevirdim, üstte bir cadde ortasında Muhsin’in resmi, resmin altında da bir
yazı:
“Gezi-yorum,
yazı-yorum
Can
kardeşim, Dupduru Can kardeşim,
Son blog yazınızı okudum. Yazıyı önce bir solukta sonuna kadar
okudum. Sonra önüme bir harita koyup bir kez daha okudum.
Uçakta, otobüste yanınızda ben de vardım, nasıl görmediniz beni?
Antep baklavasını götürürken, Urfa kebabını içini çeke çeke dişlerken, badem
şekerini kırarken yanınızdaydım, yanı başınızda…
Siz şiir okurken, ben “Mardin kapı şen olur, “Urfalıyım ezelden”
türkülerini çığırıyordum, nasıl duymazsınız! Siz kelaynak kuşlarını seyrederken
ben bir kelaynakla konuşuyordum, nasıl görmezsiniz! Recai Şahin”
Gelelim kitabın içine. Bu kaynak kitap üç bölümden oluşmuş.
Birinci bölümde Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Batman,
Diyarbakır illerimizin tarihi, yüzölçümü, nüfusu, tarihi turistik
yerleri, mesire yerleri, iklimi, bitki örtüsü, yerüstü yeraltı zenginlik
kaynakları, tarım ve hayvancılık durumu, gezilecek görülecek yerleri, bölgenin
Türk ekonomisine katkıları konusunda ayrıntılı bilgiler verilmiş.
Kitapta bölgenin genel özellikleri ise söyle anlatılmış:
Türkiye’nin öteki bölgeleriyle karşılaştırıldığında; alan
bakımından en küçük, nüfusta sonuncu, ormanda sonuncu, ekili-dikili alanda
dördüncü, hayvancılıkta ikinci, Antep fıstığı, mercimek, karpuz yetiştirmede,
fosfat ve petrol kaynaklarında birinci sırada yer alıyormuş.
Buharlaşma ve yaz kuraklığının en fazla olduğu bölgede, hiç
doğal göl yokmuş.
Eğer bir gün Güneydoğu Anadolu bölgesine gitmek isterseniz
Muhsin’in bu kitabı mutlaka cebinizde olmalıdır. Muhsin, kitabı için;
“Güneydoğumuzu tanıma isteğinde olanlar için bir el altı yapıtı özelliği de
taşır” demektedir.
Bu kitapta, bölgeye nasıl gideceğiniz ve neler yapmanız
gerektiği konusunda da ayrıntılı bilgiler bulacaksınız
Kitabın ikinci bölümünde folklorik şiire ve edebiyatımızda ilklere
yer verilmiş. Üçüncü bölümde ise güneydoğu Anadolu’dan görüntülere yer alıyor.
Muhsin sonuç olarak demiş ki; “Okurlarımın Güneydoğu Anadolu
sevdasına tutulmalarını dilerim.”
Bizim buralarda sevdaya, hatta biraz da kara sevdaya kısaca, “zevde”
deyiverirler. Muhsin’in bu on ikinci kitabını okuduktan sonra bırakın Güneydoğu
Anadolu sevdasına tutulmayı, “zevdelisi” bile oldum diyebilirim.
Durucan, Türk dilini en iyi kullanan yazarlar arasında ilk
sıralarda yer alır. Onu güler yüzüyle içten ve insancıl tavırlarıyla yüz yüze
tanımak da ayrı bir şanstır.
O’nu tanıdıktan ve kitaplarını okuduktan sonra, “Gerçek dost”
yazar, iki nokta koyarsanız, bu iki noktanın önüne mutlaka Muhsin Durucan
yazarsınız.
( İletişim: [email protected]
)
Recai
Şahin
Eğitimci, şair ve yazar
Konuk yazar
EDİRNE SEVDALISI BİR SANATÇI;
ARAŞTIRMACI, YAZAR VE ŞAİR
MUHSİN DURUCAN
“Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır.’’
Montaigne
Eğitimci yazar Muhsin Durucan’ı Edirne’de
Eğitim Müfettişliği görevini sürdürdüğü kişiliğiyle dik duruşlu yıllarından
tanırım. Geçmişte Edirne Trakya Televizyonunda ‘Haber Aktif Programı’mda
konuğum oldular. Bu programlarda, Durucan’ın şiirleri ve yazıları işlendi tümce
tümce… İletişimimiz dünden bugüne sürmektedir. Durucan’ın şimdiye dek on yedi
kitabı yayınlandı. Yayınlanmış yapıtların bu sütunlarda on dördüne yer
vermek, kısa kısa değinmek istiyorum:
1-Bir Tutam Şiir: Eğitsel ve sosyal şiirlerinden bir demeti
içermekte olup 1970 yılında yayınlanan ve öğrencilere yönelik ve ilk yapıtı.
2-Bir Heybenin İki Gözü: Heybesinin birinci gözünde duygularını
koyduğu doğa, yaşam ve yurt şiirleri; ikinci gözünde, önemli sayılacak kimi
yazıları zevkle okuyoruz.1975 yılında yayınlandı.
3-Umut Türküsü: Yazarımız, öğretmenlik mesleğini
sürdürmekte olduğundan, kitapta kaleme aldığı ünitelere uygun öğrenci şiirleri
var.1976’da İzmir’de basılmış olup 35. sayfadaki kimi “güzel sözler” okunmaya
değer.
4-Söz Kaynağı Anadolu: Durucan Yayınları’nın dördüncüsü olarak
geçmekte. l979 yılında Isparta’da basılmış. Büyük Şairimiz Cahit Külebi tarafından kaleme alınan ‘Sunu’ okunmaya değer
içerikte. Yapıtın son kısmında kimi yazar ve şairlerimizin Durucan’ın
kitaplarına ilişkin değerlendirmeleri yer almakta.
5-İlimiz Denizli: Denizli ilinin ayrıntılı bir incelemesi
olup Özgül Yayınları’nca Durucan’a yazdırılmış ve MEB’nın 2207 Sayılı Tebliğler
dergisinde tavsiyesi yapılan araştırma ve tanıtım kitabı.
6-Eğitim ve Mutluluk: 1991, 1992 ve 1998 yıllarında olmak
üzere üç kez basımı yapılmış, el altı-başucu kitabı. Zaman zaman okunması
gereken özgün bir yapıt... Milli Eğitim Bakanlığı’nca 2349 Sayılı Tebliğler
Dergisinde tavsiyesi yapılmış. Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınan
kitap, yurdumuzdaki kütüphanelere gönderildi. Düzyazı ve şiirlerle bezeli
okunası bir çalışma.
7-Canca Şiirler: Kapak görüntüsü gibi, içindeki şiirler
de albenili! 1997 yılında İstanbul’da basılmış. Şiirler konularına ve ana
duygusuna (tema) göre sıralanarak altı bölüm halinde sunuldu.‘Şiir Gözlüm’ ile
başlayıp ‘Güzel Kıbrıs’ım’ ile noktalanmakta.66.sayfadaki ‘Cangülleri’ kapak
kompozisyonu ile özdeşik... Bu yapıttan da Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda
satın alınarak kütüphanelere ulaştırıldı.
8-Anma ve Kutlama Günleri: Ders kitapları A.Ş. tarafından
İstanbul’da Aralık-2000’de basılan Muhsin Durucan’ın sekizinci kitabı. Özenle
ve hazırlanmış uzun soluklu bir çalışmanın ürünü. Benzerlerine kıyasla başarı
çizgisi görüntüleyen bir çalışma. Her kesimden yöneticilere öğretmenlere,
öğrencilere, ana-babalara ve ilgi duyanlara armağan edilebilecek nitelikte bir kitap!
Beş bölüm ve 208 renkli sayfadan oluşan yapıt, Kültür Bakanlığı’nca yeterli
sayıda satın alınarak kütüphanelere gönderilmiş ve kimi kitapçılarda da bulunmakta.
Bu yapıt için Durucan : “Gözlük numaramı artıran, uzun
soluklu bir çalışmamın sonucu ve günceldir.” diyor. Kitapta Edirne’de
yaşamını sürdüren Ertan Sezer, Metin Koca, Necdet Tezcan, Özlem ve Mehmet
Ağırgan’ın şiirleri yanında; Tekirdağlı eğitimcilerden Niyazı Orhan, Yücel
Coşkun ve Ali İhsan Tertemiz’in ürünleri yer almakta. Kültür Bakanlığı’nca
satın alınarak kütüphanelere gönderildi.
9-Durucanca Duygular: Kendi yayını olup Durucan’ın 9.kitabı.
Eylül 2004-İstanbul baskılı. Yürekten kopup dizeleşen şiirleri içermektedir.
Yer yer Cahit Külebi biçemi (üslup) egemen… Albenili kapak kompozisyonu
arasında 96 sayfada ‘Sevda Kentim” ile başlayıp ‘Alara’ ile tamamlanmaktadır.
10-Düşüncemiz Sizinle: ‘Durucanca Duygular’ ile ‘Düşüncemiz
Sizinle’- yazarının ağzından- “ikizlerim” sözcüğüyle nitelendirilmekte. Her
ikisi de aynı tarihte ve aynı yer baskılı. Her ikisinin de kapak düzenlemesinde
belirgin benzerlikler görülmekte. Kapak resimleri, şair ressam Mehmet Ergönül
’e ait. Yayınevlerinin duyarsızlığına inat, yazarının tüm güçlüklere katlanarak
yayımlamış olduğu çalışmaları…
11-Bir Sevdadır Balkanlar: Balkanlarda Türk olmak; insanlara hem
onur, hem de acı vermektedir! Başka bir söylemle; yüzyıllara yaşıt kültür
yapısıyla Balkanlar, değişken zenginliği olduğu kadar büyük mü büyük acılara da
ev sahibi oldu! Bir Sevdadır Balkanlar; belli konular çerçevesinde kaleme
alınmış günlüklerin oluşturduğu bir çalışmadan devinimle inceleme-araştırma,
gezi yazısı, kimi konuşmalarla söyleşi, yersel süre dizin (kronoloji) sayılabilir.
Harita ve fotoğraflar eşliğinde okundukça empatik geleceği ve okuyanlara
mutluluk vereceği de bir gerçektir.
12-Güneydoğu Anadolu Sevdası: Yapıtının önsözünde yazar: "Kültür
ve turizm amaçlı çizgide Güneydoğu Anadolu illerimizden Gaziantep, Şanlıurfa,
Mardin, Batman ve Diyarbakır’a yapılan gezi sırasında tutulan notlar ve alınan
görüntüler sıcağı sıcağına düzenleyerek kitaplaştırmaya çalıştım. Kısa sürede
de olsa adı geçen illerimizi gezip görmek, araştırmak ve edindiklerimi, ilgi
duyarak okumayı yararlı bir uğraş olarak algılayan duyarlı insanlara ve ülke
sevdalılarına sunmak istedim. Gözlem ve incelemelerime araştırmalarımı da
katarak bir kitap oluşturdum kanısındayım. Güneydoğumuzu tanıma isteğinde
olanlar için bir el altı yapıtı özelliği de taşır. Doğu ile batıyı
birleştirmeyi esas aldım. Bununla birlikte kitaplarımın sayısı düzineye ulaştı.
Belli konular çerçevesinde kaleme alınmış günlüklerin oluşturduğu bir
çalışmadan devinimle inceleme-araştırma, gezi yazısı, kimi yerde söyleşi,
yersel süre dizin (kronoloji) sayılabilir. Harita ve fotoğraflar eşliğinde
okundukça empatik geleceği, okuyanlara haz vereceği ve o bölgeyi gezmek
isteyenlere kılavuz olacağı inancındayım. Okurlarımın Güneydoğu Anadolu
Sevdası’na tutulmalarını dilerim." diyor.
13-Sevdanın Gözü: Şiir kitabının
Sunu’sunda şairin şu tümceleri kullandığını okuyoruz: “Sanatçı, şair ve şiir üstüne kimi
açıklamalar ya da güzel sözcükler geçti belleğimden... Sanatçı, güzelliklere
âşık olur. O, alışmış evrenin dışında yaşar. Güzel bakışlar ya da bakmayışlar
esin kaynağıdır onun için. Sanatçı, bir okurdur. Sanatçı bir yazardır. Sanatçı,
hiç kimseyle ilgili olumsuzluk düşünmediği gibi karıncayı bile ezemez.’’
14-Önyargısız Düşünceler: Bu yapıtın
sunuş yazısı şöyle: “Basit anlam da önyargı, ‘ön’ ve ‘yargı’ sözcüklerinin
birleşmesinden doğan ‘peşin hüküm’ karşılığını içermektedir. Çoğu zaman önyargı
bireyi yanlışa yönlendirerek hırsa götürür. Bu konuda Alfred Adler, bakınız ne söyler:“ Bazen insanlar, kendini
beğenmişlik ya da kibir sözcüğü yerine kulağa daha hoş gelen hırs sözcüğünü
kullanarak kendilerini biraz temize çıkarmaya çalışırlar.”Önyargı;
genel anlamda bir taraf tutma şekli, olarak algılanabilir. Bir siyasi düşünceyi
ya da bakış açısını koşulsuz desteklemek, anlamında da kullanılır. Buradan devinimle
siyaset alanında iktidar partisi ile muhalefet partileri arasında kendi
düşüncelerini onaylatma, karşıyı dikkate almama baskınlığından sağlıklı
iletişim olmaz.
Sağduyulu düşünerek ve iletişim
kurarak önyargı azaltılabilir. Çoğu kez duyduğumuza ve her
zaman okuduklarımıza inanmayıp gördüklerimizi ve düşündüklerimizi devinime
geçirerek önyargının tuzağına düşmeyebiliriz. Tüm insanların önyargısız bir
ortamda sağlıklı yaşamalarını amaçlayarak bu kitap titizlikle kaleme alındığını
görüyoruz.
Sanatçının, ulusal basında ve Milliyet Blog’da
yayımlanan iki yüz elli sayıda yazısından en çok okunan yazılar seçilerek
bu kitabı oluşturulmuştur.
Kıymetli can dost Edirne sevdalısı Durucan’a,
kitaplarından, şiirlerinden ve yazılarından onlarca ödüller verildi. “Anımsa
Emi!” adlı şiiri, muhayyerkürdî şarkı makamında ve yürük semaî usulünde
İsmail Ötenkaya tarafından bestelendi. Ülkemizde yayımlanan dergi ve
gazetelerde yazı ve şiirleri yayınlanmakta olup Durucan, TYS üyesidir. Yazdığı
zamanlarda rahatladığını birlikte olduğumuz zamanlar sohbetlerinde söylemiştir.
İşte “Sevgiye Koşmak” adlı bir Durucan
şiiri: “Kararsızlık zincirini kırıp / İnatla yürümek umuda / Sevginin
hamurunu / Sevincin ışığında yoğurup / Mutluluktan uçmak / Yasalar ve
yasaklarla bir arada / Yürümek yaşamın üstüne üstüne / Amaç bir, düşünce aynı /
Haykırmak olanca coşkuyla / İşte bu, işte bu çığlık : / Sevgiye koşmak! /
Dünden bugüne.”
Okumak ve yazmak, erdemli bir uğraş ve mutlulukların en
güzeli!
Bu değerli dostuma, en içten güzelliklerle örülü, Başarı ve
mutluluklar diliyorum.
Edirne Yenigün Gazetesi
MUHSİN DURUCAN VE KİTAPLARI
Yard. Doç. Dr. Ülkü VARLIK'ın
kaleminden...
(Değerli dostum,
güçlü kalem araştırmacı yazar Ülkü VARLIK’ın özenle hazırladığı yazıyı köşeme
aktarıyorum. )
"Sanatçı, alnında ilk ışığı duyan
insandır.”
K.
Atatürk
“Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni
ortaya çıkarmıştır.”
Montaigne
"İnsan odur ki bırakır her yerde bir
eser,
Eseri olmayanın yerinde yeller eser."
Mevlana
Edinilirse okuma uğraşı
Yok olur olumsuzluklar ve başı...
Muhsin Durucan
Eğitimci yazar Muhsin Durucan’ı
Edirne’de Eğitim Müfettişliği görevini sürdürdüğü kişilikli ve dik duruşlu
yıllarından tanırım. Geçmişte Edirne Trakya Tv’de Haber Aktif Programı’nda
konuğum oldular. Bu programlarda Durucan’ın şiirleri ve yazıları işlendi tümce
tümce… Daha sonra kendisini şiirleriyle kimi ulusal tv kanallarından coşkuyla
izlediğimiz oldu!
İletişimimiz dünden bugüne
sürmektedir. Durucan’ın şimdiye dek on sekiz kitabı yayınlandı. Yayınlanmış
yapıtlarına kısa kısa değinmek gerekirse:
1-Bir Tutam Şiir:
Eğitsel ve sosyal şiirlerinden bir demeti içermekte olup 1970 yılında
yayınlanan ve öğrencilere yönelik ve ilk yapıtı.
2-Bir
Heybenin İki Gözü: Heybesinin birinci gözünde duygularını koyduğu doğa.,
yaşam ve yurt şiirleri; ikinci gözünde önemli sayılacak kimi yazıları zevkle
okuyoruz. 1975 yılında yayınlandı.
3-Umut
Türküsü: Yazarımız, öğretmenlik mesleğini sürdürmekte olduğundan, kitapta
kaleme aldığı ünitelere uygun öğrenci şiirleri var. 1976’da İzmir’de basılmış
olup 35. sayfadaki kimi “güzel sözler” okunmaya değer.
4-Söz
Kaynağı Anadolu: Durucan Yayınları’nın dördüncüsü olarak geçmekte. l979
yılında Isparta’da basılmış. Büyük Şairimiz Cahit Külebi tarafından kaleme
alınan ‘Sunu’ okunmaya değer içerikte. Yapıtın son kısmında kimi yazar ve
şairlerimizin Durucan’ın kitaplarına ilişkin değerlendirmeleri yer almakta.
5-İlimiz
Denizli: Denizli ilinin ayrıntılı bir incelemesi olup Özgül Yayınları’nca
Durucan’a yazdırılmış ve MEB’nın 2207 Sayılı Tebliğler dergisinde tavsiyesi
yapılan araştırma ve tanıtım kitabı.
6-Eğitim
ve Mutluluk: 1991, 1992 ve 1998 yıllarında olmak üzere üç kez basımı
yapılmış, el altı-başucu kitabı. Zaman zaman okunması gereken özgün bir
yapıt... Milli Eğitim Bakanlığı’nca 2349 Sayılı Tebliğler Dergisinde tavsiyesi
yapılmış. Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınan kitap, yurdumuzdaki
kütüphanelere gönderildi. Düzyazı ve şiirlerle bezeli okunası bir çalışma.
7-Canca
Şiirler: Kapak görüntüsü gibi, içindeki şiirler de albenili! 1997 yılında
İstanbul’da basılmış. Şiirler konularına ve ana duygusuna(tema) göre
sıralanarak altı bölüm halinde sunuldu. ‘Şiir Gözlüm’ ile başlayıp ‘Güzel
Kıbrıs’ım’ ile noktalanmakta.66. sayfadaki ‘Cangülleri’ kapak kompozisyonu ile
özdeşik. Bu yapıttan da Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınarak
kütüphanelere ulaştırıldı.
8-Anma
ve Kutlama Günleri: Ders kitapları A.Ş. tarafından İstanbul’da
Aralık-2000’de basılan Muhsin Durucan’ın sekizinci kitabı. Özenle ve
hazırlanmış uzun soluklu bir çalışmanın ürünü. Benzerlerine kıyasla başarı
çizgisi görüntüleyen bir çalışma. Her kesimden yöneticilere (özellikle vali,
kaymakam, milli eğitim müdürü, okul müdürü, gibi) öğretmenlere, öğrencilere,
ana-babalara ve ilgi duyanlara armağan edilebilecek nitelikte bir kitap! Beş
bölüm ve 208 renkli sayfadan oluşan yapıt, Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda
satın alınarak kütüphanelere gönderilmiş ve kimi kitapçılarda da bulunmakta.
Bu yapıt için Durucan : “Gözlük
numaramı artıran, uzun soluklu bir çalışmamın sonucu ve günceldir.” diyor.
Kitapta Edirne’de yaşamını sürdüren Ertan Sezer, Metin Koca, Necdet Tezcan,
Özlem ve Mehmet Ağırgan’ın şiirleri yanında; Tekirdağlı eğitimcilerden Niyazı
Orhan, Yücel Coşkun ve Ali İhsan Tertemiz’in ürünleri yer almakta. Kültür
Bakanlığı’nca satın alınarak kütüphanelere gönderildi.
9-Durucanca
Duygular: Kendi yayını olup Durucan’ın 9.kitabı. Eylül 2004-İstanbul
baskılı. Yürekten kopup dizeleşen şiirleri içermektedir. Yer yer Cahit Külebi
biçemi(üslup) egemen. Albenili kapak kompozisyonu arasında 96 sayfada ‘Sevda
Kentim” ile başlayıp ‘Alara’ ile tamamlanmaktadır.
10-Düşüncemiz
Sizinle: ‘Durucanca Duygular’ ile ‘Düşüncemiz Sizinle’- yazarının ağzından-
“ikizlerim” sözcüğüyle nitelendirilmekte. Her ikisi de aynı tarihte ve aynı yer
baskılı. Her ikisinin de kapak düzenlemesinde belirgin benzerlikler görülmekte.
Kapak resimleri, şair ressam Mehmet Ergönül ’e ait. Yayınevlerinin
duyarsızlığına inat, yazarının tüm güçlüklere katlanarak yayımlamış olduğu
çalışmaları…
Düşüncemiz Sizinle; armağan olabilecek
özellikte ve ‘Eğitim ve Mutluluk’ çizgisinde el altı-başucu kitabı. Onlarca
adla renklendirilmiş özveri damlacıkları ve düşünceler var. Yoğun ilgi ile
okunabilecek; çoğunluğu gazetelerde ve dergilerde yayınlanmış beğeni toplayan
örnek yazılar, 192 sayfaya sıkıştırılmış. Ancak okunduktan sonra üzerinde
konuşulabilecek titiz bir çalışmanın ürünü, denebilir.
11-Bir
Sevdadır Balkanlar: Balkanlarda Türk olmak; insanlara hem onur, hem de acı
vermektedir! Başka bir söylemle; yüzyıllara yaşıt kültür yapısıyla Balkanlar,
değişken zenginliği olduğu kadar büyük mü büyük acılara da ev sahibi oldu! Bir
Sevdadır Balkanlar; belli konular çerçevesinde kaleme alınmış günlüklerin
oluşturduğu bir çalışmadan devinimle inceleme-araştırma, gezi yazısı, kimi
konuşmalarla söyleşi, yersel süre dizin (kronoloji) sayılabilir. Renkli harita ve
pırıl pırıl renkli fotoğraflar eşliğinde okundukça empatik geleceği ve
okuyanlara mutluluk vereceği de bir gerçektir!
Durucan, Balkanları gezip gördü,
araştırdı ve edindiklerini, okumayı yararlı bir uğraş olarak algılayan güzel
insanlar ve Balkan sevdalıları için kitaplaştırdı. Balkanlar gezisindeki gözlem
ve incelemelerine araştırmalarını da ekleyerek ortaya koyduğu özgün ve hacimli
bir kitap... Balkanları görmek isteğinde olanlar için bir el altı yapıtı
özelliğindedir...
12-Güneydoğu
Anadolu Sevdası: Yapıtının önsözünde yazar: "Kültür ve turizm amaçlı
çizgide Güneydoğu Anadolu illerimizden Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Batman ve
Diyarbakır’a yapılan gezi sırasında tutulan notlar ve alınan görüntüler sıcağı
sıcağına düzenleyerek kitaplaştırmaya çalıştım. Kısa sürede de olsa adı geçen
illerimizi gezip görmek, araştırmak ve edindiklerimi, ilgi duyarak okumayı
yararlı bir uğraş olarak algılayan duyarlı insanlara ve ülke sevdalılarına
sunmak istedim. Gözlem ve incelemelerime araştırmalarımı da katarak bir kitap
oluşturdum kanısındayım. Güneydoğumuzu tanıma isteğinde olanlar için bir el
altı yapıtı özelliği de taşır. Doğu ile batıyı birleştirmeyi esas aldım.
Bununla birlikte kitaplarımın sayısı düzineye ulaştı. Belli konular
çerçevesinde kaleme alınmış günlüklerin oluşturduğu bir çalışmadan devinimle
inceleme-araştırma, gezi yazısı, kimi yerde söyleşi, yersel süre dizin
(kronoloji) sayılabilir. Harita ve fotoğraflar eşliğinde okundukça empatik
geleceği, okuyanlara haz vereceği ve o bölgeyi gezmek isteyenlere kılavuz
olacağı inancındayım. Okurlarımın Güneydoğu Anadolu Sevdası’na tutulmalarını
dilerim." diyor.
13-Sevdanın
Gözü: Şiir kitabının Sunu’sunda şairin şu tümceleri kullandığını okuyoruz:
“Sanatçı, şair ve şiir üstüne kimi açıklamalar ya da güzel sözcükler geçti
belleğimden... Sanatçı, güzelliklere âşık olur. O, alışmış evrenin dışında
yaşar. Güzel bakışlar ya da bakmayışlar esin kaynağıdır onun için. Sanatçı, bir
okurdur. Sanatçı bir yazardır. Sanatçı, hiç kimseyle ilgili olumsuzluk
düşünmediği gibi karıncayı bile ezemez.
Şair; cenazede düğünde, iyi günde
kötü günde, sevinçte üzüntüde, ağlamıştır gülmüştür. Şairler; duyduklarını,
gördüklerini, yaşadıklarını, sezdiklerini, okuyarak özümsediklerini ilgi
duyanlarla bölüşen şiir işçileridir. Duygu uğruna ve sanat adına uğraş
verirler.
Şiir; güzel sanatların bir dalıdır.
Müzik gibi işitsel (fonetik) sanatlardandır. Bireydeki güçlü duyguların
taşmasıdır şiir… Şiirin ülkesi, sonsuzluğun üst yanıdır. Yeryüzünüzdeki tüm güzelliklerde
şiir vardır. Çocuklarda dil ustalaşması sağlar. Onların duygu dünyalarına
katkıda bulunur. Güzelduyunun (estetik) gelişimini hızlandırır. Yurt, doğa,
ulus ve insan sevgisinin oluşmasında etkili olur. Sağlıklı kişilik oluşumuna
yardım eder. Yetişkinlere yaşamı sevdirerek yaşama gücü verir. Bireyi tüm
olumsuzlukların ötesinde tutar.
Genişlemekte olan dünyalara duygu
zenginliği katma işlevinde olan şiir, göz ardı edilmemelidir. Şiir, insanın
ikinci evrenidir.
Şiirler; yürekten kopan, beyinde
oluşan, okura ulaşan ve herkesin kendine görelikler bulacağı (empatik) duygu
demetidir.
Bu çerçeveden devinimle şiirlerimi
kitaplaştırdım. Her şiirinde kesinkes güzel bir dize vardır. Bol okumalı ve
şiir güzelliği günler dilerim.”
14-Önyargısız
Düşünceler: Bu yapıtın sunuş yazısı şöyle: “Basit anlamda önyargı, ‘ön’ ve
‘yargı’ sözcüklerinin birleşmesinden doğan ‘peşin hüküm’ karşılığını
içermektedir.
Çoğu zaman önyargı bireyi yanlışa
yönlendirerek hırsa götürür. Bu konuda Alfred Adler, bakınız ne söyler:“ Bazen
insanlar, kendini beğenmişlik ya da kibir sözcüğü yerine kulağa daha hoş gelen
hırs sözcüğünü kullanarak kendilerini biraz temize çıkarmaya çalışırlar.”
Önyargı; genel anlamda bir taraf
tutma şekli, olarak algılanabilir. Bir siyasi düşünceyi ya da bakış açısını
koşulsuz desteklemek, anlamında da kullanılır.
Buradan devinimle siyaset alanında
iktidar partisi ile muhalefet partileri arasında kendi düşüncelerini onaylatma,
karşıyı dikkate almama baskınlığından sağlıklı iletişim olmaz.
Ön yargı, genellikle halk arasında bir
kişinin kararlarının yoğun şekilde tek yanlı ortaya çıkmasında
kullanılmaktadır. Önyargı; bir kişinin kararlarının nesnel (objektif) olmayıp
öznel (subjektif) olduğu, anlamını içermektedir. Ne ki önyargılı birisi,
kararlarını verirken nesnel değerleri kullandığını savunur.
Önyargı; hoşnutsuzluk, korku, kin ve
nefret türü olumsuz duygularla yüklü bir davranış olup adil olmayan bir tür
karşı davranıştır. Üç bileşenle eyleme geçer: İnançlar, duygular ve eğilimler.
Gönül ister ki, hiç kimse yaşam boyu bir başkasına önyargılı davranmasın.
Özellikle müfettişler, hakemler, hâkimler, savcılar, gibi değerlendirme ve
karar verme işlevinde olanların önyargılı olmamaları beklenir.
Gerçekler çoğu zaman oldukça nettir..
Ne ki önyargıdan kaçamadığımızdan o güzelim fırsatlar kaçar. Kişi,
düşüncelerinin tutsağından kurtulmadığı sürece önyargının çıkmazında tutsak
kalır. Önyargılı bireylerin oluşturduğu toplum, bir bakıma tutsaklar kampıdır.
Sağduyulu düşünerek ve iletişim kurarak
önyargı azaltılabilir. Çoğu kez duyduğumuza ve her zaman okuduklarımıza
inanmayıp gördüklerimizi ve düşündüklerimizi devinime geçirerek önyargının
tuzağına düşmeyebiliriz. Tüm insanların önyargısız bir ortamda sağlıklı
yaşamalarını amaçlayarak bu kitap titizlikle kaleme alındı.
Ulusal basında ve Milliyet Blog’da
yayımlanan üç yüzü aşkın yazımdan en çok tıklananları alarak bu kitabı
oluşturdum. El altı-başucu kitabı denebilir."
15-Haykırış:
84 sayfada onlarca şiir... Yediden yetmişe tüm okurlara hitap etmektedir. Okur,
apayrı bir şiir zevki tadarken kimi duygular empatik gelecektir. Cahit
Külebi'nin tanıtım yazısı ile Dahi Yayıncılık''ta kitaplaştırıldı. Kitap,
okurlarca ilgi görmektedir.
16-Özel
Günler: Anma ve Kutlama Günleri'nin sadeleştirilerek Dahi Yayıncılık'ta
yayınlanmış olanı... Özel Günler'de il ve ilçelerimizin kurtuluş günleri, dini
bayramlarımız, kutsal günler ve gecelerden sonra ilgili özgün şiirlen
mevcuttur. Öğrenci, öğretmen ve ilgi duyanların el altı başucu yapıtı
niteliğindedir.
17-Bir Sevdadır Azerbaycan: Yazar
Durucan, gezi yazılarından oluşan kitabının ‘Sunuş’ sayfasına şunları yazdı:
" Can Azerbaycan, sözcüklerini
yıllarca duydum. Bilmem siz duydunuz mu? Ne ki duymak yeterli olmadı, asıl olan
gezip görmektir. Ağırlıklı olarak şiir, kültür, sanat ve turizm açılı
Azerbaycan gezisi amacına ulaştı, diyebilirim. Harita ve fotoğraflar desteğinde
empatik geleceğine, severek okunacağına koşut bu güzel ülkeyi gezmek
isteyenlere kılavuz olacağına da inanıyorum.
Dostlarımın hoşgörüsüne sığınarak
onların kaleme aldığı yazıların ve şiirlerin yanı sıra gönderilenleri,
araştırmalarımı ve gözlemlerimi de katarak kitabımızı oluşturmaya çalıştım.
Azerbaycan’ı tanıma isteğinde olanlar için BİR SEVDADIR AZERBAYCAN, bir el altı
yapıtı özelliği taşımaktadır.
Belli konular çerçevesinde kaleme
aldığım günlüklerin oluşturduğu çalışmadan devinimle inceleme-araştırma ve
planlı bir gezi yazısı çalışmasıdır. Sağduyunun ve sanatın sağı solu olmaz,
özsözünü esas alarak; değişik düşünceden kalemler sayfalarımızda yer aldılar.
Bu yaklaşım, yapıtta mozaik olarak da algılanabilir.
Doğu ile batıyı birleştirmeyi esas
aldım. Kimi usta kalemlerin yazı ve şiirlerini de sayfalarıma aktararak
okunurluk ve kalite yüksekliği gerçekleştirmeyi amaçladım. Bu uygulamada özenli
seçimle tekrardan kaçınıldı. Bununla birlikte kitaplarımın sayısı on yediye
ulaştı. On sekiz evladım oldu, diyebilirim.
Edindiklerimi, okumayı yararlı bir
uğraş sayarak algılayan duyarlı insanlara ve ülke sevdalılarına sunmak istedim.
Okurlarımın Azerbaycan Sevdası’na tutulmalarını dilerim.”
18-Görüntülü
Öyküler: Durucan, öykülerden demetlenen yapıtının "Sunu"
bölümünde şunları aktardı: " Evde ana-babaya, okulda öğretmene ve çocuk
kitapları yazarlarına önemli ölçüde görevler düşer. Çünkü kitap çocuğu yaşama
hazırlar ya da geleceğini şekillendirir.
Çocuk öykülerinde; okuma, çalışkanlık,
sevgi, saygı, uyumlu arkadaşlık, gezip görme, inceleme, hayvan sevgisi, aile ve
yurt sevgisi gibi ana düşüncenin ağırlıklı olması beklenir. İstenilen konulu
işlevsel kitaplar, öğrencileri amaçlanan değerlere yönlendirir. Bilindiği gibi
öykü: Hayatta olmuş ya da olması gereken olayları edebi bir dille birkaç
sayfada anlatılan yazın türüdür.
Sevgi, saygı ve dayanışma duygusuyla
öğrencileri donatır. Çocuk yazınında kahramanlar (kişiler) önemlidir. Onların
özdeşleşecekleri kahramanlar özenle seçilir. Onların empatik bulacağı gerçek
hayattan alınır. Yapıt, belli bir tasar (plan) çerçevesinde hazırlanır. Giriş,
gelişme ve sonuç bölümleri gerekirse serim, düğüm ve sonuca ulaşır.
Kitaplar; öğrencilerin görüş ve
düşünce ufuklarını genişletir, onları öğrenme ve araştırmaya yöneltir,
toplumsal değerlerine ve ulusunu sevmelerine rehber olur. Etiksel ve sosyal
değerlere gereken önemi de verir. Coşku verici ve düşündürücü olur. Güzelduyu
kavramını öğretir ve ruhsal eğitime yardım eder. Seslendiği kesimin
yaşantısıyla bütünleşir.
Emek ürünü olan tüm çalışmalarımız;
bugünün öğrencilerine, yarınının büyüklerine yönlendirmede bulunur: “Bir
çocukla uğraşırken iki dünya içinde ol: Çocuk olduğu için sevgi, yarın
büyüyeceği için saygı…”
Yalın, anlaşılır, arı ve duru
nitelikli sözcüklerde dil ve biçem (üslup) önemlidir. Cinaslar, sözcük oyunları
ve kavramakta güçlük çekecekleri biçem oyunları kitaba zarar verir. Yaşayan
Türkçeyle örülmüş kısa tümceler yapıta nitelik kazandırır. Okuyanı da yazanı da
amaçlanan başarıya götürür. Anten Çehov’un dediği gibi: “Açıklık, duruluk ve
sadelik başarının anahtarıdır.”
Yetkin adlar tarafından kitaplarımızın
dil, içerik, anlatım ve empati (duygudaşlık) yönüyle 7’den 70’e seslendiği
söylenir. Kitaptaki öykülerimiz; öğretmen-öğrenci, gezi ve sevimli hayvan
konularını içerir.
***
Tüm bunlardan hareketle; “Yazarlar
Okullarda” Projesi kapsamında okullarımıza söyleşi için konuk edildiğimizde:
“Öykü kitabınız var mı?” türü öğrenci, öğretmen ve yönetici soruları ile
karşılaştım. Duyarlı bir yaklaşımla ve özenle GÖRÜNTÜLÜ ÖYKÜLER adını
verdiğimiz kitabımızı hazırladık.
Çalışmalarımızın kitaplaşmasında
katkıları olan kızım Gülşahiden’e, torunlarım Alara ile Durucan’a ve eşim
Sebahat’a şükranlarımı sunarım.
Değerli okurlarım geziniz, görünüz
ve okuyunuz! Umutlu ve mutlu günler dilerim."
***
Şiirlerinden ve yazılarından
Durucan’a onlarca ödüller verildi. “Anımsa Emi!” adlı şiiri, muhayyerkürdî
şarkı makamında ve yürük semaî usulünde İsmail Ötenkaya tarafından bestelendi.
Ülkemizde yayımlanan dergi ve gazetelerde yazı ve şiirleri yayınlanmakta olup
Durucan, TYS üyesidir. Yazdığı zamanlarda rahatladığını belirtmektedir.
İşte “Sevgiye Koşmak” adlı bir
Durucan şiiri: “Kararsızlık zincirini kırıp / İnatla yürümek umuda / Sevginin
hamurunu / Sevincin ışığında yoğurup / Mutluluktan uçmak / Yasalar ve
yasaklarla bir arada / Yürümek yaşamın üstüne üstüne / Amaç bir, düşünce aynı /
Haykırmak olanca coşkuyla / İşte bu, işte bu çığlık : / Sevgiye koşmak! /
Dünden bugüne.”
Okumak ve yazmak, erdemli bir uğraş
ve mutlulukların en güzeli! Ne ki değerlendirme ve takdir yine de okurlara
aittir.
Muhsin
Durucan’ın kitapları, İstanbul Cağaloğlu Yokuşu’daki Saatli Maarif Takvimi Kitabevi’nden temin edilebilir.