Muhsin Durucan

Şair ve Yazar, Gazeteci

Doğum
23 Nisan, 1948
Eğitim
Buca Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Burç

Gazeteci, şair ve yazar. 23 Nisan 1948, Hacıbektaş / Nevşehir doğumlu. Aşağıbarak Köyü İlkokulu, Hacıbektaş Ortaokulu, Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu, Buca Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu…  Anadolu Üniversitesinde lisans tamamladı. Ağrı, Kırşehir, Isparta illerinde öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. Mersin, Tekirdağ, Edirne ve İstanbul illerimizde milli eğitim müfettişliği görevlerinde bulundu. Emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleşti. Türkiye Yazarlar Sendikası ve Besam üyesidir.

Şiir ve yazıları;  Türk Folklor Araştırmaları, Yelken, Karınca, Halk Eğitimi (kurucusu, 12 sayı 1978-1980), Bahçe, Yeni Adam, Kemalist Ülkü, Gülpınar, Sümerbank, Varlık, Ana, Kızılay, Öğretmen Dünyası, Ajans Türk, Çağdaş Eğitim, İçel Kültürü, Tarla, Beşparmak, Eflatun, Ozan, İlkyaz, Çağrı, Çağdaş Türk Dili, Kiraz, Türk Dili, Güneyde Kültür, Oluşum, Anahtar, İdarecinin Sesi, Yeni Defne, Simav Anadolu, Ozan Ağacı, Fethiye gibi dergilerde ve seçkilerde (antoloji-güldeste); değişik konu ve türde yazıları yer aldı. 

Cumhuriyet Gazetesi, Bizim Gazete, Milliyet Blog, Yazar Portal ve Antoloji.com olmak üzere ulusal ve yerel basında; kimi sanat eki veren gazetelerde köşe yazıları yayımlandı ve yayımlanmaktadır. Değişik internet medyasında da köşe yazarlığını sürdürmektedir. 

Birlik  şiiriyle  Başkent Gazetesi Geleneksel Şiir Yarışması  Birincilik Ödülü (1977-78), MEB Aylıkla Ödüllendirme (1999), Simav 7. Şairler Şöleni Onur Ödülü (2002) aldı…

 Muhsin Durucan, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı onaylı Halk Şairi ve Mesam üyesidir.

ESERLERİ:

 

Şiir: 

 

Bir Tutam Şiir (1970),

Bir Heybenin İki Gözü (1975),

Umut Türküsü (1976),

Söz Kaynağı Anadolu (1979),

Canca Şiirler (1997),

Durucanca Duygular (2004)

Sevdanın Gözü (2012)

Haykırış (2014)

 

İnceleme-Araştırma: 

 

İlimiz Denizli (1985),

Eğitim ve Mutluluk (1991–1992–1998–2013–2014-2017)

Anma ve Kutlama Günleri (2000),

Düşüncemiz Sizinle (2004),

Bir Sevdadır Balkanlar (2009),

Güneydoğu Anadolu Sevdası (2010)

Önyargısız Düşünceler (2012)

Özel Günler (2014)

Bir Sevdadır Azerbaycan(2014)

Görüntülü Öyküler (2015-2017)

 

Olmak üzere 18 (On sekiz) yapıtı yayımlandı.

 

HAKKINDA: Muzaffer Uyguner / Yeni Defne dergisi (4.2.1999), İsa Kayacan / Burdur Yenigün gazetesi (17.12.2000 – 17.2.2005), Özlem Ağırcan / Koşar Adım Yaşayan Dost Muhsin Durucan (Önder dergisi, 26.10.2001) – Hudut gazetesi (10.3.2005), Ünal Şöhret Dirlik / Fethiye gazetesi (23.11.2004 - 24.11.2004), Nusret Karaca / Gazete Kadıköy (12.4.2004), Abdülkadir Güler / Söke Ekspres (29.12.2004), Sadettin Yalçın / Düşüncelerimiz Durucan’la (Ege gazetesi, 27.11.2004), Vitrindekiler (Cumhuriyet Kitap, 6.1.2005), Bilgi Teyidi (29.03.2022).  

 

 

ŞİİR ÖRNEKLERİ

KARDELEN OLDUN

 

Hal ve gidiş diye sorar dururken

Damardan damara alkanım oldun

Düşlenen kavuşma gerçek olurken

Caniçi yaklaşıp saranım oldun

 

Yüreğe serpilen suya karıştın

Karlı kış gününde kardelen açtın

Ürkek davranıştan tez uzaklaştın

Gözüme, gönlüme dolanım oldun

 

Işığı görünce onca yol aldın

Hasret günlerinde vuslat aradın

Kalbime akarak güven sağladın

Uzakta kalmayıp sol yanım oldun

 

Azimle bitirdin o salgınları

Tavrın barıştırdı hep dargınları

Sabahları sundun günaydınları

Umuda kıvılcım çakanım oldun

 

Durucanca, aşkla rahatlamaktır

Hak edeni sevmek, şair olmaktır

Can tanesi demek, şiir yazmaktır

Gönül gücü verip cananım oldun.

 

Muhsin DURUCAN                                                                

 

 

*

 

 

CAN TANESİ

Mırıldandığım ezgi, düzenlediğim şiir
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi
Aramızda yol oldu deniz duruşlu şehir
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi

Ürkekliği üstünden attığına sevindim
Yüreğime bir yürek kattığına sevindim
Acımızı sevinçle tattığına sevindim
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi

Umut çiçeklerinden gönül bağı kuranım
Sorunlar çıksa bile çözümler arayanım
Mutluluğu aşkımla sarıp kucaklayanım
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi

Sevgiyle beslenen can mutluluğu kurgular
Hiçbir zaman kesişmez, paraleldir duygular
Leb demeden leblebi, kaliteyi vurgular
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi

Çok renkli kadifeyi giy gönlümü doyursun
Durucanca, aşkını hislerini duyursun
Hoş gelsin aşk evime, sefa gelsin buyursun
Seni çok seviyorum, canımsın can tanesi.

Muhsin DURUCAN

                                 *

 

UNUTMA BENİ

Can tanesi oldun duygu demetim
Nazlı yâr unutma, unutma beni
Sevgiyle beslendi kanımla etim
Can aşkım unutma, unutma beni.

Gönül gücü oldun, gözde yaş oldun
Yalnızlığa yoldaş oldun baş oldun
Mekânlarda gizem oldun aş oldun
Cancanım unutma, unutma beni.

Bu nasıl örtüşme yoğun haz verdi
Milyonda bir olmak, apayrı yerdi
Birlikteliğimiz huzur getirdi
Caniçim unutma, unutma beni.

Böyle mutluluğun başka tadı var
O güzel yılların bende yâdı var
Sensiz günlerimin nasıl adı var
Duygucan unutma, unutma beni

Özde olan vefa bellekten çıkmaz
Durucanca asla kayıtsız kalmaz
Anılar beyinden silip atılmaz
Sevgili unutma, unutma beni.

Muhsin DURUCAN

*

 

 

MASA, KAHVE VE BİZ


Demlendi hasretin yeşili,
Işıdı mavisi umudun.
Masada kahve, su ve biz,
Buyurunuz, siz de geliniz!

Suyu yanında kahve,
Yudumlanma bekliyor besbelli
Bakışlar dünden bugüne,
Her çekişte anılar, senli benli.

Anılar mı? Bozkır yolunda koşu,
Anlatılmaz, anlatsak da şimdi
Capcanlı ve dimdik içimizde,
Yaşanmışlık 305 ile kenetlendi.

Demlendi hasretin yeşili,
Işıdı mavisi umudun.
Masada kahve, su ve biz,
Ya siz, neredesiniz?

Muhsin DURUCAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZI ÖRNEKLERİ

YOZLAŞAN İNSAN DAVRANIŞLARI

/Doğal Hayat / Çevre/milliyet blog

 

Dost; acı söyleyen değildir. Acıyı tatlı söyleyebilendir.”

Hz. Mevlana

 

“Hayatımızdaki gölgelerin çoğu, kendi güneşimizin önünde durmamızdan oluşur.

Ralph Waldo Emerson

 

Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkûmdurlar.”

 

Mustafa Kemal Atatürk

*

Günlük hayatımızda bize yansıyan, bize zomlanan ‘hoş olmayan görüntüler’ ya da ‘rahatsızlık veren objeler’ var, diyebiliriz. İnsanlar, giyimleriyle karşılanır, düşünceleriyle uğurlanır. Sözcüklerini de çağrıştırır. Bu tümcedeki giyimleri ile karşılanır, sözcüklerinin anlamı: İlk dikkat çeken insanın kıyafetidir. Ek olarak, görüntüsüdür.

TV ekranlarında, toplu taşıma araçlarında, şurada, burada kimi gördüğümüz görüntüler, bu yazımızda konu edildi. Neler mi bunlar? Değerlendirmeyi okurlarıma bırakarak düşüncemi aktarmaya çalışacağım.  Olumsuz ve denetimden uzak tv dizileri ve kanallardaki kimi programlar; yuvaları yıkmakta ve izleyenleri yanlış yönlendirmektedir. İffetsiz programlar yayından kaldırılmalıdır.

Traş olmaktan erinen sakallı, Arap görünümlü erkekler… Bunun yanı sıra güzelim saçlarını yanlara taramayıp arkaya atan ya da topuz yaparak yüzünü ve kulaklarını açan çebiç görünümlü bayanlar… Bakan gözlerin hoşnutluğunu ötelemektedir. Giyimde hoş olmayan görünüş, birazda tembellikten kaynaklanmaktadır. Böylesi yakınmayı, çevremdeki çoğu insanın sesli düşünmesinden de duyuyorum.

İlk gençlik yıllarımdan bu yana edindiğim alışkanlık; günlük tranşımı olmak, ütülü elbisemi giyinmek, aynaya bakarak yakışıp yakışmadığını görmek, diyebilirim. Bizim kuşak böyle yetişti ve olumlu davranışları edindi. Şimdi profesörlerde de o görüntü yok… Bir konferansta duydum: “ Her gün her saat aynaya dön bak, arzu ettiğin insan sen misin değil misin

Toplu taşıma araçlarındaki insanların kimi görünümleri dikkatime yansır: Bacak bacak üstüne atmalar, bacakları ayırarak oturmalar, yırtık ve ipliği sarkan pantolonlar, ellerinden düşürmedikleri telefonla dans etmeler, çok sesli konuşmalar, gibi…

Şunu da belirteyim: Ortaokulda beden eğitimi dersi için aldığımız beş liralık keten ayakkabı evrimleşti ve fiyatını artırdı. Üstelik hiç temizleme zahmetinde bulunmadan yaz-kış ayaklarda görüntü vermektedir.

Konu ticaretten açılmışken şuna da değinmeliyim: Ticaretle uğraş içinde olan insanımız, güzel Türkçemizi öteleyerek işyerlerine ya da ürettiklerine İngilizce ya da Arapça gibi yabancı adlandırmalarda bulunuyorlar. Böyle daha çok kazanç elde edeceklerini düşünüyorlar. Oysa onur her şeyden önce gelir. Üstüne üstlük ülkemize Suriye’den gelenlerin tabelalarını kendi dilleriyle yazdıkları, kirlilik görüntüsü vermektedir.

Yaşamdan hep olumsuzluklar mı yansıyor? Sorusu akla gelebilir. Elbette az sayıda da olsa baktığınızda bir daha bakmanızı sağlayan güzel görüntüler de var. Dilerim bu tür görüntüler çoğalsın!

Yozlaşan İnsan

Anlamadım bu nasıl iş, / Saçlar toplu, kulaklar açık / Bayanlar tamı tamına çebiç.../ Erkeklerde görüntü geçmişi özler / Yüzler kirli mi kirli / Basit örtü kaba sakal…/ Kaçar oldu bakan gözler / Acaba neden dersiniz /Anladığım kadarıyla belli / Nedenini siz de bilirsiniz. / Tembellik ve özenti…

*

GÜLERYÜZLÜ OLMAK

 

Yüzleri gülmeyenler, / Seslerini yükseltenler,/Hoşgörüyü yitirenler, / Sevgilerini esirgeyenler, / Şunu unutmayınız: Hiç bir şey görüldüğü gibi değil. / Yarına çıkılacağı da belli değil… MD

 

*

Gülmek, yan etkileri olmayan yatıştırıcı bir ilaçtır.

Arnold Glashow

Gülmek, iki insan arasındaki en kısa mesafedir.

Victor Borges

Öyle güzel gülmelisin ki, insanlar seni ağlatmaya utanmalı.

Gabriel Garcia Marquez

Gülmek, fırtınalı gökte doğan bir gökkuşağına benzer.

Anastasius Grün

Gülmek, hayatı karşına alabilmek demektir.

Serkan Özel

güneş ışığına benzer.

Tolstoy

Haydi, takas edelim bir şeylerimizi… Gülüşünden ver ömrümden al.

Yılmaz Güney

 

*

Gülmek, yaşamın tadı, tuzudur. Bir gırtlak gülüşü, karşısındaki kişiyi mutluluk denizinde yüzdürür! Bağlık, bahçelik ve gülistanda gezdirir. Kışı değil, baharı yaşatır.  Onlarca kaygı varken gülüş,  sorunlardan uzak tutar ve ömrü uzatır.

Gülmeyi öğütleyen anlamlı ve özlü sözler yadsınamaz. Özdeyiştir, şiirdir…  Her biri beyin ürünleridir. Yaşanmışlığın süzgecinden geçmiş ya da deneyim sonucu ortaya konmuş yazın değerleridir. İşte onlardan kimileri sayfamızda sunuldu.

Gülmek temalı,  derinlikli ve üzerinde düşünülecek kimi özlü sözler

“Bütün insanlar aynı dilde gülümser. / Gülüşüne ne kattın ki sen? Kalbimin ritmini değiştiriyor./  Gökkuşağının bütün renkleri saklıydı gülüşünde… Gene şiir yazdıracak, gülüşünden belli. / Gülüşün bana yansıyor, ısınmaya başlıyor ayaklarım. / Hiçbir yüzde şubesi yok gülüşünün. / Bir gülüşü var, kelebek görse ömrü uzar. / Gülüşünden toplamam gereken papatyalar var. / Gülüşüne âşık olmasaydım, unuturdum. / Gülüşü kilometrelerce öteden ruhuma sızıyordu. / Ne güzel söylemiş şair; gülmeyi çocuklar icat etti, bizler tüketiyoruz.”

“Gülümseme, dudaklarınla yapabileceğin en iyi görüntüdür. / Gülüşlerim var benim, her sıkıntıya eyvallah diyen. / Milyarca gülüş varken, seninki favorim. / En fazla boşa giden günlerden biri; hiç gülmediğimiz günlerdir. / Gülüşün siyahın içindeki beyaz gibidir./Küme düşse de hayallerim, şampiyonluğa oynar gülüşlerim./ İnsan mutluluktan gülmezmiş; güldüğü için mutlu olurmuş!/ Gülmeden ölmemek için mutluluğa kavuşmayı beklemeden gülünüz.”

 

                   *

Gülmek Sana Yakışıyor

 

Ağlamaktan bir söz etme

Dönmeyecek gibi gitme

Çile çekip her gün bitme

Gülmek sana yakışıyor.

 

Sevilmeyi bileceksen

Mutluluklar vereceksen

Ağlamadan güleceksen

Gülmek sana yakışıyor.

 

Gözlerine yaş dolmasın

Masum yüzlerin solmasın

Yalnızlık nasip olmasın

Gülmek sana yakışıyor.

 

Dertlerini artık bitir

Sevdiğimi hemen getir

Güldürmeyi devam ettir

Gülmek sana yakışıyor.

 

Ali Aksoy

 

                *

 

TENEKE TRAMPET & GÜNTER GRAS

/ Festivaller/milliyet blog

           " İnsan umduğu sürece, umut dolu bitişlerle boyuna yeniden başlayacaktır. "                                                               Günter Grass

Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde Edebiyat Konuşmaları toplantısı gerçekleşti. Prof. Dr. Yıldız Tümerdem’in nazik daveti ile katıldığım etkinliğin yönetim masasında Sencer Karacalıoğlu ile ayın konuşmacısı  Ali Seyhun,  yerlerini aldılar.

Konuşmacı Ali Seyhun, kendisini ayrıntılı olarak tanıttı. Okul günleri, Almanya’da sendikacılık ve Almanya’da siyasal Bilgileri Fakültesini bitirmesi konusunu işlemesi ilgiyle izlendi. Günter Grass’ın Teneke Trampet adlı yapıtı üzerinde ayrıntılarıyla durdu. Konuşma sonrasında Almanya’ya gidenler kişisel görüşlerini dile getirdiler.

Geçmiş yıllarda Bostancı’da düzenlenen toplantının yine her ayın ikinci perşembe günlerinde Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde süreceği belirtildi.

***

Günter Grass Kimdir?

Günter Grass,16 Ekim 1927’de Danzig’de doğdu. Çocukluğu ve ilk gençliği Danzig’de geçti. Genç yaşta asker oldu ve esir düştü. 1946 yılından sonra Düsseldorf’a gelerek resim ve heykel çalıştı. Bir süre İtalya’da da bulunan Grass, 1956-60 yıllarında Paris’te yaşadı, bu dönemde şiir ve oyunlar yazmaya başladı. Paris’te yazdığı Teneke Trampet (Die Blechtrommel,1959) adlı romanıyla dünya edebiyat kamuoyunun dikkatini çekti. Bundan sonra romancı olarak ünlenmesine rağmen şiir yazmaya da devam etmiştir. Günter Grass, resim ve heykel konusunda da çalışmaları olan çok yönlü bir sanatçı. 1960’lı yıllarda sosyal demokratların saflarında politikaya aktif olarak katılan Grass barış hareketlerinde ve insan hakları mücadelesinde de entelektüel tavrın simgesi oldu. Günter Grass son olarak biten yüzyılın bir muhasebesi niteliğindeki ‘Yüzyılım’ isimli anlatı kitabını yayımlamıştır. Yüzyılım kitabından önce Berlin duvarının yapılmasından Almanya’nın birleşmesine kadar olan süreci ‘Uzak Tarla’ isimli romanında anlatmıştır. Birçok ödülün sahibi olan Grass, birçok kez aday gösterildiği Nobel Edebiyat Ödülü’nü 1999 yılında aldı.

Teneke Trampet / Günter Grass

 “Ana meseleyi kâğıda dökmek için gerekli ve bir o kadar da lüzumsuz ayrıntıyı, maharetli ve sabırlı parmaklarıma ilham veren trampetim olmasaydı hatırlayamazdım. Hatta hastane bana günde üç dört saat teneke trampetimi konuşturma izini vermeseydi, ebeveynlerini bile tanıyamayan zavallı bir insan olurdum. 1900’lerin ilk yarısı. Almanya. Almanların, Polonyalıların ve diğer azınlıkların bir arada yaşadıkları bir kasaba: Danzig. Üç yaşına bastığı gün bir teneke trampet hediye edilen; çevresindeki erişkinlerin mutluluktan yoksun, karamsar, yalan ve suçla dolu, deyim yerindeyse acınası dünyasına katılmak yerine büyümemeyi “tercih eden” bir çocuk: Oskar Matzerath...

Teneke Trampet, savaş öncesinde Danzig’den savaş sonrasındaki Düsseldorf’a uzanıyor ve büyümeyi reddeden bir çocuktan bir akıl hastanesi sakinine dönüşen Oskar Matzerath’ın gözünden hem Orta Avrupa hem de Almanya’yı, hiç olmadığı kadar çıplak bir şekilde görmemizi sağlıyor. Grass’ın klasikleşmiş romanında Oskar’ın toplumsal yozlaşmayı, teneke trampetinin vuruşları ve camı parçalayan sesiyle protestosuna tanık olacaksınız. 1959 yılında yayınlanan ve acılarla dolu bir dönemin sert bir eleştirisi olarak değerlendirilen Teneke Trampet, Nobel ödüllü Günter Grass’ın en bilinen romanıdır ve dünya klasikleri arasındaki değişmez yerini çok önceleri almıştır.”

*

Muhsin Durucan kitapları

MUHSİN DURUCAN İÇİN YAZILANLAR

MUHSİN DURUCAN VE KİTAPLARI

 

Muhsin Durucan, son yıllarda başarılı gezi kitapları ile ön plana çıkmaya başladı. Güneydoğu gezisini bir kitapla değerlendirdi. Balkanlar’a yaptığı geziyi de başarılı bir şekilde kitaplaştırdı. Şimdi ayağının tozuyla Azerbaycan’ı Azerbaycan şairlerini, Azerbaycan’ın güzelliklerini gözler önüne seren ”Bir Sevdadır Azerbaycan” isimli bir kitapla süsledi! Durucan’ı candan kutluyorum. Yeni kitaplarda buluşalım diyorum. Şimdi onun Azerbaycan için yazdığı değerlendirmeye göz atalım.

 

Ünal Şöhret Dirlik

Eğitimci yazar

Fethiye

 

*

 

KİTAPLARLA DURUCAN

                                                                                         

 

“Sanatçı, alnında ilk ışığı duyan insandır.”

K. Atatürk

Sanatsız kalan bir ulusun yaşam damarlarından birisi kopmuş demektir.” 

K. Atatürk

Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır.”

Montaigne

 

          Eğitimci yazar Muhsin Durucan’ı uzun süredir tanırım. İletişimimiz aynı ölçüde sürmekte. Geçmişte Edirne Trakya Tv’de Haber Aktif Programı’nda konuğum oldular. Kimi zaman Durucan’ın şiirleri ve kitapları işlendi tümce tümce. Şiirleri, Öğretmen Semahat Uzgör ve Elif Bolu’nun seslerinde bir başka anlam buldu. Durucan’ın şimdiye dek on kitabı yayınlandı. Yayınlanmış yapıtlarına değinmek isterim:

 

          1-Bir Tutam Şiir: Eğitsel ve sosyal şiirlerinden bir demeti içermekte olup 1970 yılında yayınlanan ve öğrencilere yönelik ve ilk yapıtı.

 

          2-Bir Heybenin İki Gözü: Heybesinin birinci gözünde duygularını koyduğu doğa., yaşam ve yurt şiirleri; ikinci gözünde önemli sayılacak kimi yazıları zevkle okuyoruz. 1975 yılında yayınlanmış.

 

          3-Umut Türküsü: Yazarımız, öğretmenlik mesleğini sürdürmekte olduğundan, kitapta kaleme aldığı ünitelere uygun öğrenci şiirleri var. 1976’da İzmir’de basılmış olup 35. sayfadaki  kimi “güzel sözler” okunmaya değer.

 

          4-Söz Kaynağı Anadolu: Durucan Yayınları’nın dördüncüsü olarak geçmekte. l979 yılında Isparta’da basılmış. Büyük Şairimiz Cahit Külebi tarafından kaleme alınmış olan  ‘Sunu’ okunmaya değer yoğunlukta. Yapıtın son kısmında kimi yazar ve şairlerimizin Durucan’ın kitaplarına ilişkin değerlendirmeleri yer almakta.

 

          5-İlimiz Denizli: Denizli ilinin ayrıntılı bir incelemesi olup Özgül Yayınları’nca Durucan’a yazdırılmış ve MEB’ nın 2207 Sayılı Tebliğler dergisinde tavsiyesi yapılmış olan araştırma kitabı.

 

          6-Eğitim ve Mutluluk: 1991, 1992 ve 1998 yıllarında olmak üzere üç kez basımı yapılmış, el altı-başucu kitabıdır. Sık sık okunması gereken özgün bir yapıt. Milli Eğitim Bakanlığı’nca 2349 Sayılı Tebliğler Dergisinde tavsiyesi yapılmış. Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınan kitap, yurdumuzdaki kütüphanelere gönderilmiştir. Düzyazı ve şiirlerle  bezeli okunası bir çalışma.

 

          7-Canca Şiirler: Kapak görüntüsü gibi, içindeki şiirler de albenili! 1997 yılında İstanbul’da basılmış. Şiirler konularına ve ana duygusuna(tema) göre sıralanarak altı bölüm halinde sunulmuş. ‘Şiir Gözlüm’ ile başlayıp ‘Güzel Kıbrıs’ım’ ile noktalanmakta.66. sayfadaki ‘Cangülleri’ kapak kompozisyonu ile özdeşik. Bu yapıttan da Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınarak kütüphanelere ulaştırılmış.

 

          8-Anma ve Kutlama Günleri: Ders kitapları A.Ş. tarafından İstanbul’da Aralık-2000’de basılan Muhsin Durucan’ın sekizinci kitabı. Özenle ve hazırlanmış uzun soluklu bir çalışmanın ürünü. Benzerlerine kıyasla başarı çizgisi görüntüleyen bir çalışma. Her kesimden yöneticilere (özellikle vali, kaymakam, milli eğitim müdürü, okul müdürü, gibi) öğretmenlere, öğrencilere, ana-babalara ve ilgi duyanlara armağan edilebilecek bir kitap! Beş bölüm ve 208 renkli sayfadan oluşan yapıt, Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınarak kütüphanelere gönderilmiş ve kimi kitapçılarda da bulunmakta.

 

          Bu eser için Durucan : “Gözlük numaramı artıran, uzun soluklu bir çalışmamın sonucu ve günceldir.” diyor. Kitapta Edirne’de yaşamını sürdüren Ertan Sezer, Metin Koca, Necdet Tezcan, Özlem ve Mehmet Ağırgan’ın şiirleri yanında; Tekirdağlı eğitimcilerden Niyazı Orhan, Yücel Coşkun ve Ali İhsan Tertemiz’in ürünleri yer almakta. Kültür Bakanlığı’nca satın alınarak kütüphanelere gönderilmiş.

 

          9-Durucanca Duygular: Kendi yayını olup Durucan’ın 9.kitabı… Eylül 2004-İstanbul baskılı. Yürekten kopup dizeleşen şiirleri içermekte. Yer yer Cahit Külebi biçemi(üslup) egemen. Albenili kapak kompozisyonu arasında 96 sayfada ‘Sevda Kentim” ile başlayıp ‘Alara’ ile tamamlanmakta.

 

          10-Düşüncemiz Sizinle: ‘Durucanca Duygular’ ile ‘Düşüncemiz Sizinle’- yazarının ağzından-  ikizlerim” sözcüğüyle nitelendirilmekte. her ikisi de aynı tarihte ve aynı yer baskılı. Her ikisinin de kapak düzenlemesinde belirgin benzerlikler görülmekte. Kapak resimleri, şair ressam Mehmet Ergönül ’e ait… Yayınevlerinin duyarsızlığına inat, yazarının tüm güçlüklere katlanarak yayımlamış olduğu çalışmaları.

 

Düşüncemiz Sizinle; armağan olabilecek özellikte ve ‘Eğitim ve Mutluluk’ çizgisinde el altı- başucu kitabı. Onlarca adla renklendirilmiş özveri damlacıkları ve düşünceler var. Yoğun ilgi ile okunabilecek; çoğunluğu gazetelerde ve dergilerde yayınlanmış beğeni toplayan örnek yazılar, 192 sayfaya sıkıştırılmış. Ancak okunduktan sonra üzerinde konuşulabilecek titiz bir çalışmanın ürünü, denebilir.

 

Şiirlerinden ve yazılarından Durucan’a onlarca ödül verilmiş. “Anımsa Emi!” adlı şiiri,  muhayyerkürdî şarkı makamında ve yürük semaî usulünde İsmail Ötenkaya tarafından bestelenmiş. Durucan, TYS üyesidir. Ülkemizde yayımlanan dergi ve gazetelerde yazı ve şiirleri yayınlanmakta. Yazdığı zamanlarda rahatladığını belirtmekte.

 

          Sevgiye Koşmak” adlı bir Durucan şiiri:  Kararsızlık zincirini kırıp / İnatla yürümek umuda / Sevginin hamurunu / Sevincin ışığında yoğurup / Mutluluktan uçmak /  Yasalar ve yasaklarla bir arada / Yürümek yaşamın üstüne üstüne / Amaç bir, düşünce aynı / Haykırmak olanca coşkuyla / İşte bu, işte bu çığlık : / Sevgiye koşmak! / Dünden bugüne.”

 

          Okumak ve yazmak, erdemli bir uğraş ve mutlulukların en güzelidir! Takdir okurların. Başarı ve mutluluk dileklerimle...

 

                                                                      Yard. Doç. Dr. Ülkü VARLIK                                                                     Biga İİBF Kamu Yönetimi Bölümü Başkanı                 

 

 

***

 

CAN CAN, MUHSİN DURUCAN

Sevgili Muhsin Durucan ile 1968 yılında Isparta’da asker ocağında tanıştık. Nerelisin, kimsin derken can-ciğer olduk. Bir vesileyle O’nun 23 Nisan 1948 doğumlu olduğunu öğrendim. O’nun doğum günü, dostluğumuzun başlaması ve devamı için yetti de arttı bile.

Asker ocağında O’na 1965 baskılı “Çim” adlı şiir kitabımı da verdiğimi sonradan öğrendim. Değerli eşleriyle birlikte Fethiye’ye geldiklerinde Ünal Şöhret Dirlik ve beni ziyaret ettiler. Birlikte bir televizyon programına katıldık.

Şimdilerde ise sadece bilgisayar mektuplarıyla birbirimizin hal ve hatırın sorabiliyoruz.

Birkaç günden bu yana işte o asker arkadaşım Muhsin Durcan’ın, Güneydoğu Anadolu gezisi notlarını topladığı son kitabını okuyorum.

Önce kitabın ön kapağına baktım “GÜNEYDOĞU ANADOLU SEVDASI” MUHSİN DURUCAN, D Yayıncılık yazıyor. Arka sayfasını çevirdim, üstte bir cadde ortasında Muhsin’in resmi, resmin altında da bir yazı:

Gezi-yorum, yazı-yorum

Can kardeşim, Dupduru Can kardeşim,

Son blog yazınızı okudum. Yazıyı önce bir solukta sonuna kadar okudum. Sonra önüme bir harita koyup bir kez daha okudum.

Uçakta, otobüste yanınızda ben de vardım, nasıl görmediniz beni? Antep baklavasını götürürken, Urfa kebabını içini çeke çeke dişlerken, badem şekerini kırarken yanınızdaydım, yanı başınızda…

Siz şiir okurken, ben “Mardin kapı şen olur, “Urfalıyım ezelden” türkülerini çığırıyordum, nasıl duymazsınız! Siz kelaynak kuşlarını seyrederken ben bir kelaynakla konuşuyordum, nasıl görmezsinizRecai Şahin

Gelelim kitabın içine. Bu kaynak kitap üç bölümden oluşmuş. Birinci bölümde Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Diyarbakır illerimizin tarihi, yüzölçümü, nüfusu, tarihi turistik yerleri, mesire yerleri, iklimi, bitki örtüsü, yerüstü yeraltı zenginlik kaynakları, tarım ve hayvancılık durumu, gezilecek görülecek yerleri, bölgenin Türk ekonomisine katkıları konusunda ayrıntılı bilgiler verilmiş.

Kitapta bölgenin genel özellikleri ise söyle anlatılmış:

Türkiye’nin öteki bölgeleriyle karşılaştırıldığında; alan bakımından en küçük, nüfusta sonuncu, ormanda sonuncu, ekili-dikili alanda dördüncü, hayvancılıkta ikinci, Antep fıstığı, mercimek, karpuz yetiştirmede, fosfat ve petrol kaynaklarında birinci sırada yer alıyormuş.

Buharlaşma ve yaz kuraklığının en fazla olduğu bölgede, hiç doğal göl yokmuş.

Eğer bir gün Güneydoğu Anadolu bölgesine gitmek isterseniz Muhsin’in bu kitabı mutlaka cebinizde olmalıdır. Muhsin, kitabı için; “Güneydoğumuzu tanıma isteğinde olanlar için bir el altı yapıtı özelliği de taşır” demektedir.

Bu kitapta, bölgeye nasıl gideceğiniz ve neler yapmanız gerektiği konusunda da ayrıntılı bilgiler bulacaksınız

Kitabın ikinci bölümünde folklorik şiire ve edebiyatımızda ilklere yer verilmiş. Üçüncü bölümde ise güneydoğu Anadolu’dan görüntülere yer alıyor.

Muhsin sonuç olarak demiş ki; “Okurlarımın Güneydoğu Anadolu sevdasına tutulmalarını dilerim.”

Bizim buralarda sevdaya, hatta biraz da kara sevdaya kısaca, “zevde” deyiverirler. Muhsin’in bu on ikinci kitabını okuduktan sonra bırakın Güneydoğu Anadolu sevdasına tutulmayı, “zevdelisi” bile oldum diyebilirim.

Durucan, Türk dilini en iyi kullanan yazarlar arasında ilk sıralarda yer alır. Onu güler yüzüyle içten ve insancıl tavırlarıyla yüz yüze tanımak da ayrı bir şanstır.

O’nu tanıdıktan ve kitaplarını okuduktan sonra, “Gerçek dost” yazar, iki nokta koyarsanız, bu iki noktanın önüne mutlaka Muhsin Durucan yazarsınız.

( İletişim: [email protected] )

Recai Şahin

Eğitimci, şair ve yazar

Konuk yazar

Recai Şahin'den etkili arka kapak yazısı

/Kitap/milliyet blog

23 Ağustos 2010

 

 

 

 



 

ÜLKÜ VARLIK

 

EDİRNE SEVDALISI BİR SANATÇI; ARAŞTIRMACI, YAZAR VE ŞAİR

MUHSİN DURUCAN

“Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır.’’

Montaigne

 Eğitimci yazar Muhsin Durucan’ı Edirne’de Eğitim Müfettişliği görevini sürdürdüğü kişiliğiyle dik duruşlu yıllarından tanırım. Geçmişte Edirne Trakya Televizyonunda ‘Haber Aktif Programı’mda konuğum oldular. Bu programlarda, Durucan’ın şiirleri ve yazıları işlendi tümce tümce… İletişimimiz dünden bugüne sürmektedir. Durucan’ın şimdiye dek on yedi kitabı yayınlandı. Yayınlanmış yapıtların bu sütunlarda on dördüne yer vermek,  kısa kısa değinmek istiyorum:

1-Bir Tutam Şiir: Eğitsel ve sosyal şiirlerinden bir demeti içermekte olup 1970 yılında yayınlanan ve öğrencilere yönelik ve ilk yapıtı.

2-Bir Heybenin İki Gözü: Heybesinin birinci gözünde duygularını koyduğu doğa, yaşam ve yurt şiirleri; ikinci gözünde, önemli sayılacak kimi yazıları zevkle okuyoruz.1975 yılında yayınlandı.

3-Umut Türküsü: Yazarımız, öğretmenlik mesleğini sürdürmekte olduğundan, kitapta kaleme aldığı ünitelere uygun öğrenci şiirleri var.1976’da İzmir’de basılmış olup 35. sayfadaki kimi “güzel sözler” okunmaya değer.

4-Söz Kaynağı Anadolu: Durucan Yayınları’nın dördüncüsü olarak geçmekte. l979 yılında Isparta’da basılmış. Büyük Şairimiz Cahit Külebi tarafından kaleme alınan ‘Sunu’ okunmaya değer içerikte. Yapıtın son kısmında kimi yazar ve şairlerimizin Durucan’ın kitaplarına ilişkin değerlendirmeleri yer almakta.

5-İlimiz Denizli: Denizli ilinin ayrıntılı bir incelemesi olup Özgül Yayınları’nca Durucan’a yazdırılmış ve MEB’nın 2207 Sayılı Tebliğler dergisinde tavsiyesi yapılan araştırma ve tanıtım kitabı.

6-Eğitim ve Mutluluk: 1991, 1992 ve 1998 yıllarında olmak üzere üç kez basımı yapılmış, el altı-başucu kitabı. Zaman zaman okunması gereken özgün bir yapıt... Milli Eğitim Bakanlığı’nca 2349 Sayılı Tebliğler Dergisinde tavsiyesi yapılmış. Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınan kitap, yurdumuzdaki kütüphanelere gönderildi. Düzyazı ve şiirlerle bezeli okunası bir çalışma.

7-Canca Şiirler: Kapak görüntüsü gibi, içindeki şiirler de albenili! 1997 yılında İstanbul’da basılmış. Şiirler konularına ve ana duygusuna (tema) göre sıralanarak altı bölüm halinde sunuldu.‘Şiir Gözlüm’ ile başlayıp ‘Güzel Kıbrıs’ım’ ile noktalanmakta.66.sayfadaki ‘Cangülleri’ kapak kompozisyonu ile özdeşik... Bu yapıttan da Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınarak kütüphanelere ulaştırıldı.

8-Anma ve Kutlama Günleri: Ders kitapları A.Ş. tarafından İstanbul’da Aralık-2000’de basılan Muhsin Durucan’ın sekizinci kitabı. Özenle ve hazırlanmış uzun soluklu bir çalışmanın ürünü. Benzerlerine kıyasla başarı çizgisi görüntüleyen bir çalışma. Her kesimden yöneticilere öğretmenlere, öğrencilere, ana-babalara ve ilgi duyanlara armağan edilebilecek nitelikte bir kitap! Beş bölüm ve 208 renkli sayfadan oluşan yapıt, Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınarak kütüphanelere gönderilmiş ve kimi kitapçılarda da bulunmakta.

 

Bu yapıt için Durucan : “Gözlük numaramı artıran, uzun soluklu bir çalışmamın sonucu ve günceldir.” diyor. Kitapta Edirne’de yaşamını sürdüren Ertan Sezer, Metin Koca, Necdet Tezcan, Özlem ve Mehmet Ağırgan’ın şiirleri yanında; Tekirdağlı eğitimcilerden Niyazı Orhan, Yücel Coşkun ve Ali İhsan Tertemiz’in ürünleri yer almakta. Kültür Bakanlığı’nca satın alınarak kütüphanelere gönderildi.

9-Durucanca Duygular: Kendi yayını olup Durucan’ın 9.kitabı. Eylül 2004-İstanbul baskılı. Yürekten kopup dizeleşen şiirleri içermektedir. Yer yer Cahit Külebi biçemi (üslup) egemen… Albenili kapak kompozisyonu arasında 96 sayfada ‘Sevda Kentim” ile başlayıp ‘Alara’ ile tamamlanmaktadır.

10-Düşüncemiz Sizinle: ‘Durucanca Duygular’ ile ‘Düşüncemiz Sizinle’- yazarının ağzından- “ikizlerim” sözcüğüyle nitelendirilmekte. Her ikisi de aynı tarihte ve aynı yer baskılı. Her ikisinin de kapak düzenlemesinde belirgin benzerlikler görülmekte. Kapak resimleri, şair ressam Mehmet Ergönül ’e ait. Yayınevlerinin duyarsızlığına inat, yazarının tüm güçlüklere katlanarak yayımlamış olduğu çalışmaları…

11-Bir Sevdadır Balkanlar: Balkanlarda Türk olmak; insanlara hem onur, hem de acı vermektedir! Başka bir söylemle; yüzyıllara yaşıt kültür yapısıyla Balkanlar, değişken zenginliği olduğu kadar büyük mü büyük acılara da ev sahibi oldu! Bir Sevdadır Balkanlar; belli konular çerçevesinde kaleme alınmış günlüklerin oluşturduğu bir çalışmadan devinimle inceleme-araştırma, gezi yazısı, kimi konuşmalarla söyleşi, yersel süre dizin (kronoloji) sayılabilir. Harita ve fotoğraflar eşliğinde okundukça empatik geleceği ve okuyanlara mutluluk vereceği de bir gerçektir.

12-Güneydoğu Anadolu Sevdası: Yapıtının önsözünde yazar: "Kültür ve turizm amaçlı çizgide Güneydoğu Anadolu illerimizden Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Batman ve Diyarbakır’a yapılan gezi sırasında tutulan notlar ve alınan görüntüler sıcağı sıcağına düzenleyerek kitaplaştırmaya çalıştım. Kısa sürede de olsa adı geçen illerimizi gezip görmek, araştırmak ve edindiklerimi, ilgi duyarak okumayı yararlı bir uğraş olarak algılayan duyarlı insanlara ve ülke sevdalılarına sunmak istedim. Gözlem ve incelemelerime araştırmalarımı da katarak bir kitap oluşturdum kanısındayım. Güneydoğumuzu tanıma isteğinde olanlar için bir el altı yapıtı özelliği de taşır. Doğu ile batıyı birleştirmeyi esas aldım. Bununla birlikte kitaplarımın sayısı düzineye ulaştı. Belli konular çerçevesinde kaleme alınmış günlüklerin oluşturduğu bir çalışmadan devinimle inceleme-araştırma, gezi yazısı, kimi yerde söyleşi, yersel süre dizin (kronoloji) sayılabilir. Harita ve fotoğraflar eşliğinde okundukça empatik geleceği, okuyanlara haz vereceği ve o bölgeyi gezmek isteyenlere kılavuz olacağı inancındayım. Okurlarımın Güneydoğu Anadolu Sevdası’na tutulmalarını dilerim." diyor.

13-Sevdanın Gözü: Şiir kitabının Sunu’sunda şairin şu tümceleri kullandığını okuyoruz: “Sanatçı, şair ve şiir üstüne kimi açıklamalar ya da güzel sözcükler geçti belleğimden... Sanatçı, güzelliklere âşık olur. O, alışmış evrenin dışında yaşar. Güzel bakışlar ya da bakmayışlar esin kaynağıdır onun için. Sanatçı, bir okurdur. Sanatçı bir yazardır. Sanatçı, hiç kimseyle ilgili olumsuzluk düşünmediği gibi karıncayı bile ezemez.’’

 14-Önyargısız Düşünceler: Bu yapıtın sunuş yazısı şöyle: “Basit anlam da önyargı, ‘ön’ ve ‘yargı’ sözcüklerinin birleşmesinden doğan ‘peşin hüküm’ karşılığını içermektedir. Çoğu zaman önyargı bireyi yanlışa yönlendirerek hırsa götürür. Bu konuda Alfred Adler, bakınız ne söyler:“ Bazen insanlar, kendini beğenmişlik ya da kibir sözcüğü yerine kulağa daha hoş gelen hırs sözcüğünü kullanarak kendilerini biraz temize çıkarmaya çalışırlar.Önyargı; genel anlamda bir taraf tutma şekli, olarak algılanabilir. Bir siyasi düşünceyi ya da bakış açısını koşulsuz desteklemek, anlamında da kullanılır. Buradan devinimle siyaset alanında iktidar partisi ile muhalefet partileri arasında kendi düşüncelerini onaylatma, karşıyı dikkate almama baskınlığından sağlıklı iletişim olmaz.

     Sağduyulu düşünerek ve iletişim kurarak önyargı azaltılabilir. Çoğu kez duyduğumuza ve her zaman okuduklarımıza inanmayıp gördüklerimizi ve düşündüklerimizi devinime geçirerek önyargının tuzağına düşmeyebiliriz. Tüm insanların önyargısız bir ortamda sağlıklı yaşamalarını amaçlayarak bu kitap titizlikle kaleme alındığını görüyoruz.

 Sanatçının, ulusal basında ve Milliyet Blog’da yayımlanan iki yüz elli sayıda yazısından en çok okunan yazılar  seçilerek bu kitabı oluşturulmuştur.

 Kıymetli can dost Edirne sevdalısı Durucan’a, kitaplarından, şiirlerinden ve yazılarından  onlarca ödüller verildi. “Anımsa Emi!” adlı şiiri, muhayyerkürdî şarkı makamında ve yürük semaî usulünde İsmail Ötenkaya tarafından bestelendi. Ülkemizde yayımlanan dergi ve gazetelerde yazı ve şiirleri yayınlanmakta olup Durucan, TYS üyesidir. Yazdığı zamanlarda rahatladığını birlikte olduğumuz zamanlar sohbetlerinde söylemiştir.

İşte “Sevgiye Koşmak” adlı bir Durucan şiiri: “Kararsızlık zincirini kırıp / İnatla yürümek umuda / Sevginin hamurunu / Sevincin ışığında yoğurup / Mutluluktan uçmak / Yasalar ve yasaklarla bir arada / Yürümek yaşamın üstüne üstüne / Amaç bir, düşünce aynı / Haykırmak olanca coşkuyla / İşte bu, işte bu çığlık : / Sevgiye koşmak! / Dünden bugüne.”

Okumak ve yazmak, erdemli bir uğraş ve mutlulukların en güzeli!

Bu değerli dostuma, en içten güzelliklerle örülü, Başarı ve mutluluklar diliyorum.                                                      

             Ülkü Varlık

Edirne Yenigün Gazetesi                                                                      

      Yayın Tarihi: 24 Aralık 2015

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

         

 

Yazar: Çeşitli Yazarlar

MUHSİN DURUCAN VE KİTAPLARI

 

MUHSİN DURUCAN VE KİTAPLARI

 

 

                         Yard. Doç. Dr. Ülkü VARLIK'ın  

                                            kaleminden...  

 

 

(Değerli dostum, güçlü kalem araştırmacı yazar Ülkü VARLIK’ın özenle hazırladığı yazıyı köşeme aktarıyorum. )

 

                         

 

"Sanatçı, alnında ilk ışığı duyan insandır.”

K. Atatürk

 

“Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır.”

Montaigne

 

"İnsan odur ki bırakır her yerde bir eser,

Eseri olmayanın yerinde yeller eser."

Mevlana

 

Edinilirse okuma uğraşı

Yok olur olumsuzluklar ve başı...

Muhsin Durucan

 

           Eğitimci yazar Muhsin Durucan’ı Edirne’de Eğitim Müfettişliği görevini sürdürdüğü kişilikli ve dik duruşlu yıllarından tanırım. Geçmişte Edirne Trakya Tv’de Haber Aktif Programı’nda konuğum oldular. Bu programlarda Durucan’ın şiirleri ve yazıları işlendi tümce tümce… Daha sonra kendisini şiirleriyle kimi ulusal tv kanallarından coşkuyla izlediğimiz oldu!

 

           İletişimimiz dünden bugüne sürmektedir. Durucan’ın şimdiye dek on sekiz kitabı yayınlandı. Yayınlanmış yapıtlarına kısa kısa değinmek gerekirse:

 

           1-Bir Tutam Şiir: Eğitsel ve sosyal şiirlerinden bir demeti içermekte olup 1970 yılında yayınlanan ve öğrencilere yönelik ve ilk yapıtı.

 

           2-Bir Heybenin İki Gözü: Heybesinin birinci gözünde duygularını koyduğu doğa., yaşam ve yurt şiirleri; ikinci gözünde önemli sayılacak kimi yazıları zevkle okuyoruz. 1975 yılında yayınlandı.

 

           3-Umut Türküsü: Yazarımız, öğretmenlik mesleğini sürdürmekte olduğundan, kitapta kaleme aldığı ünitelere uygun öğrenci şiirleri var. 1976’da İzmir’de basılmış olup 35. sayfadaki kimi “güzel sözler” okunmaya değer.

 

          4-Söz Kaynağı Anadolu: Durucan Yayınları’nın dördüncüsü olarak geçmekte. l979 yılında Isparta’da basılmış. Büyük Şairimiz Cahit Külebi tarafından kaleme alınan ‘Sunu’ okunmaya değer içerikte. Yapıtın son kısmında kimi yazar ve şairlerimizin Durucan’ın kitaplarına ilişkin değerlendirmeleri yer almakta.

 

          5-İlimiz Denizli: Denizli ilinin ayrıntılı bir incelemesi olup Özgül Yayınları’nca Durucan’a yazdırılmış ve MEB’nın 2207 Sayılı Tebliğler dergisinde tavsiyesi yapılan araştırma ve tanıtım kitabı.

 

          6-Eğitim ve Mutluluk: 1991, 1992 ve 1998 yıllarında olmak üzere üç kez basımı yapılmış, el altı-başucu kitabı. Zaman zaman okunması gereken özgün bir yapıt... Milli Eğitim Bakanlığı’nca 2349 Sayılı Tebliğler Dergisinde tavsiyesi yapılmış. Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınan kitap, yurdumuzdaki kütüphanelere gönderildi. Düzyazı ve şiirlerle bezeli okunası bir çalışma.

 

          7-Canca Şiirler: Kapak görüntüsü gibi, içindeki şiirler de albenili! 1997 yılında İstanbul’da basılmış. Şiirler konularına ve ana duygusuna(tema) göre sıralanarak altı bölüm halinde sunuldu. ‘Şiir Gözlüm’ ile başlayıp ‘Güzel Kıbrıs’ım’ ile noktalanmakta.66. sayfadaki ‘Cangülleri’ kapak kompozisyonu ile özdeşik. Bu yapıttan da Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınarak kütüphanelere ulaştırıldı.

 

         8-Anma ve Kutlama Günleri: Ders kitapları A.Ş. tarafından İstanbul’da Aralık-2000’de basılan Muhsin Durucan’ın sekizinci kitabı. Özenle ve hazırlanmış uzun soluklu bir çalışmanın ürünü. Benzerlerine kıyasla başarı çizgisi görüntüleyen bir çalışma. Her kesimden yöneticilere (özellikle vali, kaymakam, milli eğitim müdürü, okul müdürü, gibi) öğretmenlere, öğrencilere, ana-babalara ve ilgi duyanlara armağan edilebilecek nitelikte bir kitap! Beş bölüm ve 208 renkli sayfadan oluşan yapıt, Kültür Bakanlığı’nca yeterli sayıda satın alınarak kütüphanelere gönderilmiş ve kimi kitapçılarda da bulunmakta.

 

         Bu yapıt için Durucan : “Gözlük numaramı artıran, uzun soluklu bir çalışmamın sonucu ve günceldir.” diyor. Kitapta Edirne’de yaşamını sürdüren Ertan Sezer, Metin Koca, Necdet Tezcan, Özlem ve Mehmet Ağırgan’ın şiirleri yanında; Tekirdağlı eğitimcilerden Niyazı Orhan, Yücel Coşkun ve Ali İhsan Tertemiz’in ürünleri yer almakta. Kültür Bakanlığı’nca satın alınarak kütüphanelere gönderildi.

 

         9-Durucanca Duygular: Kendi yayını olup Durucan’ın 9.kitabı. Eylül 2004-İstanbul baskılı. Yürekten kopup dizeleşen şiirleri içermektedir. Yer yer Cahit Külebi biçemi(üslup) egemen. Albenili kapak kompozisyonu arasında 96 sayfada ‘Sevda Kentim” ile başlayıp ‘Alara’ ile tamamlanmaktadır.

 

       10-Düşüncemiz Sizinle: ‘Durucanca Duygular’ ile ‘Düşüncemiz Sizinle’- yazarının ağzından- “ikizlerim” sözcüğüyle nitelendirilmekte. Her ikisi de aynı tarihte ve aynı yer baskılı. Her ikisinin de kapak düzenlemesinde belirgin benzerlikler görülmekte. Kapak resimleri, şair ressam Mehmet Ergönül ’e ait. Yayınevlerinin duyarsızlığına inat, yazarının tüm güçlüklere katlanarak yayımlamış olduğu çalışmaları…

 

        Düşüncemiz Sizinle; armağan olabilecek özellikte ve ‘Eğitim ve Mutluluk’ çizgisinde el altı-başucu kitabı. Onlarca adla renklendirilmiş özveri damlacıkları ve düşünceler var. Yoğun ilgi ile okunabilecek; çoğunluğu gazetelerde ve dergilerde yayınlanmış beğeni toplayan örnek yazılar, 192 sayfaya sıkıştırılmış. Ancak okunduktan sonra üzerinde konuşulabilecek titiz bir çalışmanın ürünü, denebilir.

 

       11-Bir Sevdadır Balkanlar: Balkanlarda Türk olmak; insanlara hem onur, hem de acı vermektedir! Başka bir söylemle; yüzyıllara yaşıt kültür yapısıyla Balkanlar, değişken zenginliği olduğu kadar büyük mü büyük acılara da ev sahibi oldu! Bir Sevdadır Balkanlar; belli konular çerçevesinde kaleme alınmış günlüklerin oluşturduğu bir çalışmadan devinimle inceleme-araştırma, gezi yazısı, kimi konuşmalarla söyleşi, yersel süre dizin (kronoloji) sayılabilir. Renkli harita ve pırıl pırıl renkli fotoğraflar eşliğinde okundukça empatik geleceği ve okuyanlara mutluluk vereceği de bir gerçektir!

 

         Durucan, Balkanları gezip gördü, araştırdı ve edindiklerini, okumayı yararlı bir uğraş olarak algılayan güzel insanlar ve Balkan sevdalıları için kitaplaştırdı. Balkanlar gezisindeki gözlem ve incelemelerine araştırmalarını da ekleyerek ortaya koyduğu özgün ve hacimli bir kitap... Balkanları görmek isteğinde olanlar için bir el altı yapıtı özelliğindedir...

 

        12-Güneydoğu Anadolu Sevdası: Yapıtının önsözünde yazar: "Kültür ve turizm amaçlı çizgide Güneydoğu Anadolu illerimizden Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Batman ve Diyarbakır’a yapılan gezi sırasında tutulan notlar ve alınan görüntüler sıcağı sıcağına düzenleyerek kitaplaştırmaya çalıştım. Kısa sürede de olsa adı geçen illerimizi gezip görmek, araştırmak ve edindiklerimi, ilgi duyarak okumayı yararlı bir uğraş olarak algılayan duyarlı insanlara ve ülke sevdalılarına sunmak istedim. Gözlem ve incelemelerime araştırmalarımı da katarak bir kitap oluşturdum kanısındayım. Güneydoğumuzu tanıma isteğinde olanlar için bir el altı yapıtı özelliği de taşır. Doğu ile batıyı birleştirmeyi esas aldım. Bununla birlikte kitaplarımın sayısı düzineye ulaştı. Belli konular çerçevesinde kaleme alınmış günlüklerin oluşturduğu bir çalışmadan devinimle inceleme-araştırma, gezi yazısı, kimi yerde söyleşi, yersel süre dizin (kronoloji) sayılabilir. Harita ve fotoğraflar eşliğinde okundukça empatik geleceği, okuyanlara haz vereceği ve o bölgeyi gezmek isteyenlere kılavuz olacağı inancındayım. Okurlarımın Güneydoğu Anadolu Sevdası’na tutulmalarını dilerim." diyor.

 

         13-Sevdanın Gözü: Şiir kitabının Sunu’sunda şairin şu tümceleri kullandığını okuyoruz: “Sanatçı, şair ve şiir üstüne kimi açıklamalar ya da güzel sözcükler geçti belleğimden... Sanatçı, güzelliklere âşık olur. O, alışmış evrenin dışında yaşar. Güzel bakışlar ya da bakmayışlar esin kaynağıdır onun için. Sanatçı, bir okurdur. Sanatçı bir yazardır. Sanatçı, hiç kimseyle ilgili olumsuzluk düşünmediği gibi karıncayı bile ezemez.

 

          Şair; cenazede düğünde, iyi günde kötü günde, sevinçte üzüntüde, ağlamıştır gülmüştür. Şairler; duyduklarını, gördüklerini, yaşadıklarını, sezdiklerini, okuyarak özümsediklerini ilgi duyanlarla bölüşen şiir işçileridir. Duygu uğruna ve sanat adına uğraş verirler.

 

          Şiir; güzel sanatların bir dalıdır. Müzik gibi işitsel (fonetik) sanatlardandır. Bireydeki güçlü duyguların taşmasıdır şiir… Şiirin ülkesi, sonsuzluğun üst yanıdır. Yeryüzünüzdeki tüm güzelliklerde şiir vardır. Çocuklarda dil ustalaşması sağlar. Onların duygu dünyalarına katkıda bulunur. Güzelduyunun (estetik) gelişimini hızlandırır. Yurt, doğa, ulus ve insan sevgisinin oluşmasında etkili olur. Sağlıklı kişilik oluşumuna yardım eder. Yetişkinlere yaşamı sevdirerek yaşama gücü verir. Bireyi tüm olumsuzlukların ötesinde tutar.

 

          Genişlemekte olan dünyalara duygu zenginliği katma işlevinde olan şiir, göz ardı edilmemelidir. Şiir, insanın ikinci evrenidir.

 

          Şiirler; yürekten kopan, beyinde oluşan, okura ulaşan ve herkesin kendine görelikler bulacağı (empatik) duygu demetidir.

 

          Bu çerçeveden devinimle şiirlerimi kitaplaştırdım. Her şiirinde kesinkes güzel bir dize vardır. Bol okumalı ve şiir güzelliği günler dilerim.”

 

           14-Önyargısız Düşünceler: Bu yapıtın sunuş yazısı şöyle: “Basit anlamda önyargı, ‘ön’ ve ‘yargı’ sözcüklerinin birleşmesinden doğan ‘peşin hüküm’ karşılığını içermektedir.

 

          Çoğu zaman önyargı bireyi yanlışa yönlendirerek hırsa götürür. Bu konuda Alfred Adler, bakınız ne söyler:“ Bazen insanlar, kendini beğenmişlik ya da kibir sözcüğü yerine kulağa daha hoş gelen hırs sözcüğünü kullanarak kendilerini biraz temize çıkarmaya çalışırlar.”

 

          Önyargı; genel anlamda bir taraf tutma şekli, olarak algılanabilir. Bir siyasi düşünceyi ya da bakış açısını koşulsuz desteklemek, anlamında da kullanılır.

 

          Buradan devinimle siyaset alanında iktidar partisi ile muhalefet partileri arasında kendi düşüncelerini onaylatma, karşıyı dikkate almama baskınlığından sağlıklı iletişim olmaz.

 

         Ön yargı, genellikle halk arasında bir kişinin kararlarının yoğun şekilde tek yanlı ortaya çıkmasında kullanılmaktadır. Önyargı; bir kişinin kararlarının nesnel (objektif) olmayıp öznel (subjektif) olduğu, anlamını içermektedir. Ne ki önyargılı birisi, kararlarını verirken nesnel değerleri kullandığını savunur.

 

         Önyargı; hoşnutsuzluk, korku, kin ve nefret türü olumsuz duygularla yüklü bir davranış olup adil olmayan bir tür karşı davranıştır. Üç bileşenle eyleme geçer: İnançlar, duygular ve eğilimler. Gönül ister ki, hiç kimse yaşam boyu bir başkasına önyargılı davranmasın. Özellikle müfettişler, hakemler, hâkimler, savcılar, gibi değerlendirme ve karar verme işlevinde olanların önyargılı olmamaları beklenir.

 

        Gerçekler çoğu zaman oldukça nettir.. Ne ki önyargıdan kaçamadığımızdan o güzelim fırsatlar kaçar. Kişi, düşüncelerinin tutsağından kurtulmadığı sürece önyargının çıkmazında tutsak kalır. Önyargılı bireylerin oluşturduğu toplum, bir bakıma tutsaklar kampıdır.

 

        Sağduyulu düşünerek ve iletişim kurarak önyargı azaltılabilir. Çoğu kez duyduğumuza ve her zaman okuduklarımıza inanmayıp gördüklerimizi ve düşündüklerimizi devinime geçirerek önyargının tuzağına düşmeyebiliriz. Tüm insanların önyargısız bir ortamda sağlıklı yaşamalarını amaçlayarak bu kitap titizlikle kaleme alındı.

 

        Ulusal basında ve Milliyet Blog’da yayımlanan üç yüzü aşkın yazımdan en çok tıklananları alarak bu kitabı oluşturdum. El altı-başucu kitabı denebilir."

 

        15-Haykırış: 84 sayfada onlarca şiir... Yediden yetmişe tüm okurlara hitap etmektedir. Okur, apayrı bir şiir zevki tadarken kimi duygular empatik gelecektir. Cahit Külebi'nin tanıtım yazısı ile Dahi Yayıncılık''ta kitaplaştırıldı. Kitap, okurlarca ilgi görmektedir.

 

        16-Özel Günler: Anma ve Kutlama Günleri'nin sadeleştirilerek Dahi Yayıncılık'ta yayınlanmış olanı... Özel Günler'de il ve ilçelerimizin kurtuluş günleri, dini bayramlarımız, kutsal günler ve gecelerden sonra ilgili özgün şiirlen mevcuttur. Öğrenci, öğretmen ve ilgi duyanların el altı başucu yapıtı niteliğindedir.

 

        17-Bir Sevdadır Azerbaycan: Yazar Durucan, gezi yazılarından oluşan kitabının ‘Sunuş’ sayfasına şunları yazdı:

 

        " Can Azerbaycan, sözcüklerini yıllarca duydum. Bilmem siz duydunuz mu? Ne ki duymak yeterli olmadı, asıl olan gezip görmektir. Ağırlıklı olarak şiir, kültür, sanat ve turizm açılı Azerbaycan gezisi amacına ulaştı, diyebilirim. Harita ve fotoğraflar desteğinde empatik geleceğine, severek okunacağına koşut bu güzel ülkeyi gezmek isteyenlere kılavuz olacağına da inanıyorum.

 

        Dostlarımın hoşgörüsüne sığınarak onların kaleme aldığı yazıların ve şiirlerin yanı sıra gönderilenleri, araştırmalarımı ve gözlemlerimi de katarak kitabımızı oluşturmaya çalıştım. Azerbaycan’ı tanıma isteğinde olanlar için BİR SEVDADIR AZERBAYCAN, bir el altı yapıtı özelliği taşımaktadır.

 

        Belli konular çerçevesinde kaleme aldığım günlüklerin oluşturduğu çalışmadan devinimle inceleme-araştırma ve planlı bir gezi yazısı çalışmasıdır. Sağduyunun ve sanatın sağı solu olmaz, özsözünü esas alarak; değişik düşünceden kalemler sayfalarımızda yer aldılar. Bu yaklaşım, yapıtta mozaik olarak da algılanabilir.

 

        Doğu ile batıyı birleştirmeyi esas aldım. Kimi usta kalemlerin yazı ve şiirlerini de sayfalarıma aktararak okunurluk ve kalite yüksekliği gerçekleştirmeyi amaçladım. Bu uygulamada özenli seçimle tekrardan kaçınıldı. Bununla birlikte kitaplarımın sayısı on yediye ulaştı. On sekiz evladım oldu, diyebilirim.

 

        Edindiklerimi, okumayı yararlı bir uğraş sayarak algılayan duyarlı insanlara ve ülke sevdalılarına sunmak istedim. Okurlarımın Azerbaycan Sevdası’na tutulmalarını dilerim.”

 

        18-Görüntülü Öyküler: Durucan, öykülerden demetlenen yapıtının "Sunu" bölümünde şunları aktardı: " Evde ana-babaya, okulda öğretmene ve çocuk kitapları yazarlarına önemli ölçüde görevler düşer. Çünkü kitap çocuğu yaşama hazırlar ya da geleceğini şekillendirir.

 

         Çocuk öykülerinde; okuma, çalışkanlık, sevgi, saygı, uyumlu arkadaşlık, gezip görme, inceleme, hayvan sevgisi, aile ve yurt sevgisi gibi ana düşüncenin ağırlıklı olması beklenir. İstenilen konulu işlevsel kitaplar, öğrencileri amaçlanan değerlere yönlendirir. Bilindiği gibi öykü: Hayatta olmuş ya da olması gereken olayları edebi bir dille birkaç sayfada anlatılan yazın türüdür.

 

         Sevgi, saygı ve dayanışma duygusuyla öğrencileri donatır. Çocuk yazınında kahramanlar (kişiler) önemlidir. Onların özdeşleşecekleri kahramanlar özenle seçilir. Onların empatik bulacağı gerçek hayattan alınır. Yapıt, belli bir tasar (plan) çerçevesinde hazırlanır. Giriş, gelişme ve sonuç bölümleri gerekirse serim, düğüm ve sonuca ulaşır.

 

          Kitaplar; öğrencilerin görüş ve düşünce ufuklarını genişletir, onları öğrenme ve araştırmaya yöneltir, toplumsal değerlerine ve ulusunu sevmelerine rehber olur. Etiksel ve sosyal değerlere gereken önemi de verir. Coşku verici ve düşündürücü olur. Güzelduyu kavramını öğretir ve ruhsal eğitime yardım eder. Seslendiği kesimin yaşantısıyla bütünleşir.

 

          Emek ürünü olan tüm çalışmalarımız; bugünün öğrencilerine, yarınının büyüklerine yönlendirmede bulunur: “Bir çocukla uğraşırken iki dünya içinde ol: Çocuk olduğu için sevgi, yarın büyüyeceği için saygı…”

 

          Yalın, anlaşılır, arı ve duru nitelikli sözcüklerde dil ve biçem (üslup) önemlidir. Cinaslar, sözcük oyunları ve kavramakta güçlük çekecekleri biçem oyunları kitaba zarar verir. Yaşayan Türkçeyle örülmüş kısa tümceler yapıta nitelik kazandırır. Okuyanı da yazanı da amaçlanan başarıya götürür. Anten Çehov’un dediği gibi: “Açıklık, duruluk ve sadelik başarının anahtarıdır.”

 

         Yetkin adlar tarafından kitaplarımızın dil, içerik, anlatım ve empati (duygudaşlık) yönüyle 7’den 70’e seslendiği söylenir. Kitaptaki öykülerimiz; öğretmen-öğrenci, gezi ve sevimli hayvan konularını içerir.                                                                                      

 

                                                                                 ***

          Tüm bunlardan hareketle; “Yazarlar Okullarda” Projesi kapsamında okullarımıza söyleşi için konuk edildiğimizde: “Öykü kitabınız var mı?” türü öğrenci, öğretmen ve yönetici soruları ile karşılaştım. Duyarlı bir yaklaşımla ve özenle GÖRÜNTÜLÜ ÖYKÜLER adını verdiğimiz kitabımızı hazırladık.

 

          Çalışmalarımızın kitaplaşmasında katkıları olan kızım Gülşahiden’e, torunlarım Alara ile Durucan’a ve eşim Sebahat’a şükranlarımı sunarım.

 

           Değerli okurlarım geziniz, görünüz ve okuyunuz! Umutlu ve mutlu günler dilerim."

 

                                                                                  ***

           Şiirlerinden ve yazılarından Durucan’a onlarca ödüller verildi. “Anımsa Emi!” adlı şiiri, muhayyerkürdî şarkı makamında ve yürük semaî usulünde İsmail Ötenkaya tarafından bestelendi. Ülkemizde yayımlanan dergi ve gazetelerde yazı ve şiirleri yayınlanmakta olup Durucan, TYS üyesidir. Yazdığı zamanlarda rahatladığını belirtmektedir.

 

           İşte “Sevgiye Koşmak” adlı bir Durucan şiiri: “Kararsızlık zincirini kırıp / İnatla yürümek umuda / Sevginin hamurunu / Sevincin ışığında yoğurup / Mutluluktan uçmak / Yasalar ve yasaklarla bir arada / Yürümek yaşamın üstüne üstüne / Amaç bir, düşünce aynı / Haykırmak olanca coşkuyla / İşte bu, işte bu çığlık : / Sevgiye koşmak! / Dünden bugüne.”

 

           Okumak ve yazmak, erdemli bir uğraş ve mutlulukların en güzeli! Ne ki değerlendirme ve takdir yine de okurlara aittir.

 

         Muhsin Durucan’ın kitapları, İstanbul Cağaloğlu Yokuşu’daki Saatli Maarif Takvimi Kitabevi’nden temin edilebilir.


Yazar: Yard. Doç. Dr. Ülkü VARLIK

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör