Şair (D. 29 Eylül 1883, İstanbul - Ö. 16 Kasım
1935, İstanbul). Ahmet Celal, Sahir, Velhan, Şarık, Hikmet Celal, Velhan gibi
takma adlar da kullandı. Babası Yemen vali ve komutanı İsmail Hakkı Paşa’dır.
Beş yaşındayken annesi ile babası ayrıldılar. Celal Sahir annesiyle büyüdü.
Numune-i Terakki Özel İlkokulunda, Davut Paşa Rüştiyesinde (Ortaokulunda)
okudu. Vefa İdadisini (Lisesini) bitirdikten sonra bir süre Mekteb-i Hukukta
(Hukuk Fakültesinde) öğrenim gördü. Ancak okulu yarıda bırakarak Dışişleri
Bakanlığında memurluğa (1903) başladı. 1904’te Halet Hanım’la evlendi. 1907
yılından itibaren İstanbul Mercan ve Kabataş liselerinde öğretmenlik yaptı.
1914’te teklif edilen İstanbul Üniversitesinde edebiyat hocalığını kabul
etmeyerek yayıncılıkla uğraştı. 1919’da Lütfiye Hanım’la evlendi. Birinci Dünya
Savaşı sonlarında (1917-18) ticaretle uğraştı. 1928’de Zonguldak Milletvekili
seçildi. Aynı yıl üçüncü evliliğini Atiye Hanım’la yaptı. Türk Dili Tetkik
Cemiyeti üyeliğine getirildi. Harf Devrini Kuruluna katıldı. Türk Ocaklarının
1932’de kapatılmasına kadar orada çalıştı. Son yılları hastalıklarla geçti,
akciğer kanserinden öldü. Bakırköy Mezarlığında toprağa verildi.
Şiire olan ilgisi eski tarzda şiirler ve
şarkılar yazan annesinin etkisiyle başladı. Dokuz yaşında iken şiir okuma ve
hitabet yeteneği ile II. Abdülhamit’in dikkatini çekti. Padişah, onu Saraya
davet ederek şiirler okuttu, konuşturdu ve liyakat nişanı ile ödüllendirdi.
Bundan dolayı lise öğrencisi iken “nişanlı şair” adıyla tanındı. Vefa
Liseesinde Peyami Safa’nın babası olan şair İsmail Safa (Esgin)’dan edebiyat
dersi gördü. Servet-i Fünûn topluluğunun en genç şairi olarak ve daha çok aşk
ve kadın temalarını işlediği şiirleriyle tanındı. Şiirleri, önce Ahmet Celal ve
Sahir gibi takma adlarla İrtika, Malumat, Musavver Fen ve Edeb, Pul,
Lisan dergilerinde çıktı.
Celal Sahir’in kendi imzasıyla ilk şiiri Servet-i
Fünûn (Ekim 1899) dergisinde çıktı. Gündelik Sabah gazetesinde bir
iki küçük hikâyesi yayımlandı. Mehmed Rauf ve Halid Ziya ile tanıştı. 1901
yılında derginin kapatılmasına kadar Servet-i Fünûn’da şiir ve yazı
faaliyeti devam etti. Kısa bir süre Demet adlı bir kadın dergisi çıkardı
ve feminizmi savundu. Musavver Muhit dergisinin yazı işleri müdürlüğünü
yaptı. 1909’da kurulan Fecr-i Ati topluluğuna ilk katılanlardan biri oldu. Servet-i
Fünûn dergisinin yönetimini üzerine alarak, dergiyi Fecr-i Ati’nin yayın
organı haline getirdi. 1909’da Servet-i Fünûn’da Lisanımız
başlıklı üç makalesi çıktı. Burada savunduğu dilde sadeleşme ile Selanik’te
başlayan Yeni Lisan hareketinin İstanbul’da ilk savunucusu oldu. Fecr-i Ati
topluluğu dağılınca (1914) Celal Sahir Türkçülük akımı ile ilgilenmeye başladı.
Millî Edebiyat akımının etkisiyle daha sade bir dil kullandı. Çağdaş Türk
edebiyatında serbest nazmı ilk kullanan şair oldu. Hece ölçüsü ve serbest
koşukla yazdığı şiirleri, yayın müdürlüğünü yaptığı Halka Doğru
dergisinde yer aldı. “Yeni Lisan” hareketini destekleyen yazılarını Hak
gazetesinde yazdı. 1911’de Selanik’e giderek Genç Kalemler dergisini
çıkaranlarla tanıştı. İstanbul’a dönünce, Türk Yurdu, Türk Derneği, Genç
Kalemler gibi yeni hareketin belirdiği dergilerde yazdı. Türk Yurdu ile
Halka Doğru, Türk Sözü ve Bilgi Mecmuası’nı yönetti.
Celal Sahir Erozan’ın şiirleri, dört evrede
incelenebilir: Servet-i Fünûn devresi, Fecr-i Ati şiirleri, Türkçülük devresi
ve Cumhuriyet’ten sonraki şiirleri. İlk şiirleri klasik nazmın özelliklerini
taşıdı. İkinci dönemde şiirlerinin konusu hep aşk ve kadındır. Bu yüzden şair
olarak tanındığı ilk yıllardan itibaren kadın şairi diye anıldı. Ona göre şiir
bir duygu işi idi. Beyaz Gölgeler’de güçlü ve orijinal olmayan betimlemeler,
derinlik taşımayan duygulanmalar ve mutsuzluk başat ögelerdir. Servet-i Fünûn
ve Fecr-i Ati yıllarında aşk ve kadından başka tabiat, hayal-hakikat çelişkisi,
hüzün ve melâl, yalnızlık, ölüm gibi konuları işledi. 1908’den itibaren sade
bir dille yazdı. Meşrutiyet ve Cumhuriyet yıllarında sosyal olaylara karşı ilgi
duydu. Buna bağlı olarak şiirilerinde vatan sevgisi öne çıktı.
Celal Sahir düzyazı olarak da, Servet-i Fünûn
görüşlerine bağlı kalmak üzere, çok eser verdi. Sanat ve edebiyat üzerine
görüşleri oldukça sağlamdır. Yazılarında tiyatro konusunu sistemli ve ciddi
olarak işledi. 1908’den itibaren devrinin edebî, sosyal ve siyasî sorunlarının
içinde oldu. Yayımlanmış eserleri dışında kalan çok sayıda ve çeşitli konularda
yayımlanan şiir ve makaleleri vardır.
“Servet-i Fünûn döneminde yazılmış şiirleri,
tamamiyle ferdî konuda ve ‘güzellik için sanat’ formülüne uygun bir mahiyet
gösterir. (…) İlk şiirlerinde
Fikret’le Faik Ali’nin tesirleri göze çarpmakla beraber, bunların pek kısa bir
müddet ve basit bir şekilde devam edebildikleri ve henüz on altısında olmasına
rağmen, genç şairin şahsiyetini büyük bir hız ve kolaylıkla bulduğu görülür (…)
Şiirlerinde dinmeyen bir melâl havası eser. Fecr-i Ati bu mariz hassasiyeti
daha da besledi. (…) Ölümüne kadar, seyrek de olsa, diri ve samimi bir
heyecanla yazılmış şiirler yazmakta devam etti.” (Kenan Akyüz)
“Celal Sahir’in millî meselelere olan
hassasiyeti, onu diğer Servet-i Fünûnculardan farklı kılmaktadır. Şair bu
davranışıyla özellikle Cenab’a tezat teşkil eder. Dikkati çeken diğer bir nokta
da onun bir Servet-i Fünûn şairi olarak tanınmasına, mizacı ve karakteri
itibariyle Servet-i Fünûn’un tipini temsil etmesine rağmen, millî edebiyat
cereyanı içinde canlı ve aktif bir şekilde yer almasıdır. Bunda kanaatimce onun
orta derecede bir şair olmasından çok, uyumlu mizacının etkisi vardır. (…)
“O, hassas mizacının yanında aktif ve pratik
bir zihniyete de sahiptir. O, ne Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin gibi bir yol
açıcı, ne de Tevfik Fikret ve Yahya Kemal gibi büyük bir sanatkârdır. Hayatı
onun bir uygulayıcı olduğunu gösteriyor. Enerjisi ve çalışkanlığı ile Türk
edebiyat ve siyaset hayatında ortaya atılan akım ve inkılapların yayılmasında
ve benimsenmesinde etkili olduğu söylenebilir.” (Bilge Ercilasun)
ESERLERİ:
Kardeş Sesi (uzun tek şiir, 1908), Beyaz Gölgeler (şiirler, 1909), Buhran
(şiirler ve düzyazılar, 1909), Siyah Kitap (şiirler ve düzyazılar,
1911), Simon (Eugene Brieux’den çeviri, Mahmud Cemal ile 1909’da
Servet-i Fünûn’da kısmen tefrika, bas. 1913), Kıraat-i Edebiye (ders
kitabı, Fuat Köprülü ile, 1914), Mebus Namzetlerim (manzum mizah, 1917,
Hakkı Naşir takma adıyla), Müntehab Çocuk Şiirleri (antoloji, Mehmet
Asım’la, 1919).
HAKKINDA: Şahabeddin Süleyman / Beyaz Gölgeler
(Servet-i Fünûn, sayı: 961, 1909) - Celal Sahir Bey “Nevsal-i Milli” (sayfa:
244-245, 1911), Recaizade Ekrem / Servet-i Fünûn’a (Beyaz Gölgeler Hakkında)
(Servet-i Fünûn, sayı: 974, 1910), Mustafa Nihat Özön / Celal Sahir Erozan
(Aylık Ansiklopedi, c. 2, 1945, sayı: 588), Kenan Akyüz / Batı Tesirinde Türk
Şiiri Antolojisi (1970), Sadettin Nüzhet Ergun / Türk Şairleri (c. 2, s.
938-935), Agâh Sırrı Levent / Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri
(1972), Feyzi Halıcı / Parlamenter Şairler (1990), Nesrin T. Karaca / Celal
Sahir Erozan, Hayatı-Dönemi, Eserleri (1993), Türkiye Büyük Millet Meclisi
Albümü 1920-1991 (1994), Bilge Ercilasun / İkinci Meşrutiyet Devrinde Tenkit -
1. Türkçü Tenkit (1995), Yusuf Ziya Öksüz / Türkçenin Sadeleşme Tarihi, Genç
Kalemler ve Yeni Lisan Hareketi (1995), Âdile Ayda / Bir Demet Edebiyat (1998),
İbnülemin Mahmud Kemal İnal / Son Asır Türk Şairleri (c. 1, 1999), Behçet
Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul /
Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (6. bas. 1999), Nesrin Karaca / Celal Sahir Erozan
(Cumhuriyet Kitap, 16.3.2000), Mehmet Nuri Yardım / Edebiyatımızın Güleryüzü
(2002), Bilge Ercilasun / Büyük Türk Klasikleri (c. 10, 2004, sayfa: 151-153),
Mehmet Atilla Maraş / Şair Milletvekilleri 1 - 22. Dönem 1920-2005 (2005).