Eğitimci, şair ve yazar. 1986’da Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde doğdu. Fatih İlköğretim Okulu ve Süleyman Nazif Lisesi’ni bitirdikten sonra, eğitimimi Harran ve Anadolu üniversitelerinin dış ticaret ve işletme bölümlerinde tamamladı. Yedi çocuklu çiftçi bir babanın en küçük çocuğu olarak, ailede eğitimini tamamlama şansını elde eden ilk kişi oldu.
Daha
ilkokul yıllarında, edebiyata olan ilgisi öğretmenlerinin dikkatini çekti. Bu
yıllarda GAP projesi kapsamında hazırlanan şiir ve kompozisyon yarışmalarında
iki ayrı dalda birincilik kazandı. 2003’te babasını kaybetmesi, üniversiteye hazırlık
ve yüksek öğrenim öğrenciliği sebepleriyle yazmaya bir süre ara verdi. 2013 yılında
ilk eseri Şah ve Piyon’u yayımladı.
Halen Ergani’de öğretmenlik mesleği yanı sıra şiir ve roman çalışmalarına devam
etmektedir.
KAYNAK:
Sedat Eroğlu arşivi (2013), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve
Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2015).
Pamuktan
çeliklere sarıldı bedenim.
Soğuk,
serin topraklara yatırdılar.
Haykırdım!
siz çekip giderken.
Duymadın
mı sesimi ,figanımı…
Yalnızım
buralarda, kimsesizim ben evlat.
İçmedin
mi sütünü ak göğüslerimden?
Bir
bardak su uzanmadı mı buruşmuş ellerimden?
Bu
nankörce terk edişin yaktı cansız bedeni mi evlat!
İlk
kelimelerini duyan kulaklarımda
Yılanların
çıyanların acımasız sesleri var.
Korkmuyor
musun artık şimşeklerden yıldırımlardan ?
Kaybediyormuşum
meğer seni :
Sen
her adım attığında
Bedenimde
büyüttüm seni.
Bedenimde
uyuttum…
Ben
sana bir hayat miras bıraktım
Sen
beyaz bir kefen ıslak bir toprak
Azraile
kardeş misin sen evlat
Gel
desem uyu desem bir gece sadece bir gece
Mezarımın
başında ……..
Bir
yanımda münker bir yanımda nekir
Beden
özlemde ruh azapta!
Yok
mu imkan ellerimi tutmaya?
Bıraktığın
kabirdeyim evlat
Soğuk
ve karanlıkta…
Ne
taşlar dizdim çatı olsun diye başına;
Sıcak
geniş odalar…
Bir
taş koydun başımın altına
Yastık
ettin bana.
Ellerim
soğukken dokunmazdım tenine.
Üşümesin
yüreğimin içi diye…
Bu
soğuk yorgan nedir evlat ?
Çektin
yüzümün üstüne.
Gidiyorsun
işte kalabalığın içinde.
Doğruluyorum
başım çarpıyor taşlara!
Burası
hangi memleket evlat?
Bu
yabancı ülke neresi?
Ölüm
diyorlar vuslat diyorlar…
Bu
hakka doğru yolculuk diyorlar.
Sen
benim değil mişsin ben senin değil mişim.
Melekler
tutuyor omuzumdan .
Yatırıyor
beni topraktan yatağıma.
Senin
zannettiğin hiç bir şey senin değil diyorlar .
Usulca
izliyorum gidişini.
Açıp
okuyorum bana ait olan defteri mi.
Bir
günahlarım varmış benim .
Bir
sevaplarım varmış .
Sen
de benim değilmişsin evlat.
(Şah
ve Piyon, 2013)